Yedi Kocalı Hürmüz turizmi...
Turizm işi birçok bileşenin bir araya gelmesi ile icra edilen bir iş.
Bu bileşenlerden birindeki bir arıza, işi bazen tüm emeklerinize zarar verecek boyutlara getirebiliyor. Satış elemanının eksik verdiği bir bilgi, uçağın veya otobüsün zamanında kalkmaması, rehberin ilgisizliği, zamanında hazır olmayan otel odası, çalışmayan klima, beğenilmeyen yemekler, yetersiz şezlong, zamanında gelmeyen transfer aracı , yolda bozulan otobüs veya çeşitli nedenlerle veremediğiniz bir hizmet. Bu örnekleri turizmde çoğaltmak mümkün. Kimse bunlarda bir aksilik olmasını istemez. Nasıl seyahate gidenler bir aksilik olmasını istemezse bu işten para kazanan turizmcilerde bir problem olsun istemezler.
Her sektörde olduğu gibi turizmde de her zaman sahada olanlar masada planladığınız gibi gitmiyor. Eğer bir yerde iş yapılıyorsa orada hata olması da çok normal. Burada önemli olan sorunlar karşısında her iki tarafın takındığı samimiyet ve iyi niyettir. Bu küçük bir hata deyip umursamamakta doğru değil. Hatanın küçüğü veya büyüğü de olmaz hata hatadır. Hepsine gereken önemi gereken değeri vermemiz gerekir. Bazen bedelini çok ağır ödetiyorlar.
Bütün bunları neden söylüyorum.
Geçenlerde bir acenteci dostumla sohbet ederken kendisi bana, tur sırasında kısa bir süre yaşanılan oda problemi nedeniyle 10 yere savunma göndermek zorunda bırakıldığını ve 2 kez mahkemeye çıktığını anlattı. Haklı olduğunu ıspatlayana kadar anasından emdiği sütün burnundan geldiğini söyledi. Bana da çok yanlış gelen bu çok yere hesap verme işine belki ilgililer bir çözüm bulur umuduyla bende yazmaya karar verdim.
Şunu çok iyi biliyoruz ki, artık geçmiş yıllarda olduğu gibi tüketiciler memnun kalmadıkları bir hizmet karşısında suskun durmuyorlar. Çok daha bilinçliler. Tüketici yasasında kendilerine verilen hakları çok iyi biliyorlar. Bu yasada belirlenen hakları kötü emellerini gerçekleştirmek için kullanan art niyetli türketicilerde olmuyor değil. Ayrıca bunu yaparken her yolu da deniyorlar. O kadar çok yer size hesap soruyor ki bazen insanın inanası gelmiyor. İletişim kaynakları çoğaldı. Tüketicilerin elinde markanıza inanılmaz zararlar verecek alternatifler var. Artık bu işin şakası falan kalmadı.
İyi hizmet alan bir kişi bunu çok az kişiye anlatırken , iş kötü hizmete gelince bu sayının geleceği noktayı tahmin etmek çok zor. Eğer işin içine bir de yaşananların abartılarla ve dramatize edilerek anlatılması girmişse vay halinize. Kulaktan kulağa anlatılan kötü bir tatil serüveninin son kişilere gidinceye kadar nasıl bir senaryoya dönüştüğünü düşünmek bile istemiyorum.
Sadece sizi eşine dostuna arkadaşına anlatsa bir derece. Yazmadığı internet sayfası haber vermediği gazete kalmıyor. Hele o her yere mail atmalar yok mu. Kimle nasıl mücadele edecekseniz açıkcası içinden çıkmak çok zor...
Kimse ne olmuş neden olmuş kim haklı kim haksız demeden yazıyor sizi. Öncelikle gazetelerin Tüketici köşesi yazarlarının eline düşmeye görün. Şikayeti yarım sayfa yazarlar ancak sizin savunmanızı üç satırla geçiştirirler. Yada hiç yazmazlar.Haa haksızlık etmeyelim gazetelerden bazen arıyorlar şöyle olmuş böyle olmuş ne dersiniz diye. Ama siz ne derseniz deyin genellikle onlar yine bildiğini yazıyorlar.
Ya internet şikayet sitelerine ne demeli. Aramak şöyle dursun mağduriyeti karşılasanız bile ne hikmetse şikayeti bir türlü sayfadan ne yapsanız kaldıramıyorsunuz.. Aylar yıllar geçer hala şikayet karşınıza çıkar. Bu ne anlamsız bir durumdur. Böyle bir düzensizlik olabilirmi?
Tabi bunlardan ibaret değil tüketicinin sizi şikayet ettiği yerler. Turizmcilerden hesap soran o kadar çok yer var diye boşuna demedim. Tüketiciler, gazete ve internet sayfalarının yanında, Turizm Bakanlığı, Türsab, Sanayi Bakanlığı, Valilik, Belediye, Kaymakamlık, Ticaret Odaları, Savcılık, Tüketici Hakem Heyetleri, Tüketici Mahkemeleri, Kredi kartını çektiğiniz banka dahil en az 10 kuruma daha sizi şikayet ediyorlar.
Bunlara cevap vermek turizmci dostumun anlattığı gibi bazen günleri ayları bulabiliyor. Çıktığınız mahkemeler, yaşadığınız sıkıntılar, kaybettiğiniz paralar da cabası.
Bu kadar fazla yere şikayet edilen ve hesap veren başka bir sektör var mı bilemiyorum. Yedi Kocalı Hürmüz gibi. Herkes bu sektörden hesap soruyor. İnsanın aklına ''acaba bizim sahibimiz mi yok?'' sorusu gelmiyor değil. Eğer varsa neredeler. Ne işle uğraşıyorlar.? Neden bu işe bir çözüm bulmuyorlar.? Herşeye cevap verenlerin bu sorulara verecek cevapları vardır diye düşünüyorum.
Siz siz olun, ne söz verdinizse onu yapmaya çalışın. Bundan bişi olmaz demeyin. Verdiğiniz hizmetten memnun kalmayan müşterinizle mutlaka ilgilenin. Onları muhatap alın değer verin dinleyin. Mümkünse size başkaları emretmeden siz onların mağduruyetlerini kendiniz halledin. Aksi taktirde yukarıda bahsettiğim gibi en az 10 yere hesap vermek zorunda kalırsınız.
Mevcut düzen böyle olduğu müddetçe, yıllardır kazandığınız değerlerinizin, markanızın,prestijinizin,sinirlerinizin zedelenmemesi ve gelir kaybı yaşamamanız için şimdilik buna mecbursunuz.
Bu Makale 30.04.2010 - 11:53:24 tarihinde eklendi.