TURİSTİK TESİSLERDEKİ TEMEL SORUNLAR
Turistik tesisler endüstriyel yapılardır. Mimari tasarım ve kullanılacak donanımın buna uygun olarak planlanması hem önemli hem de para kazandırıcı etki yapar
TURİSTİK TESİSLERE GİRİŞ:
Turistik tesisler endüstriyel yapılardır. Mimari tasarım ve kullanılacak donanımın buna uygun olarak planlanması hem önemli hem de para kazandırıcı etki yapar. Nasıl mı? Bu yazıda biraz bu konuya giriş yaparak gelecek yazılarda farklı örneklemeler vereceğim.
Belki de hiç aklınıza gelmemiştir ama turistik tesiste kaç çeşit tavan tipi vardır ve her birinin yerden yükseklikleri ne olmalıdır? Öncelikle tavan tiplerini gözden geçirelim:
A) Müşterinin gördüğü yerler: Misafir odaları, koridorlar, yemek salonları, toplantı salonları, otel girişi, varsa sağlık kulübü, garaj
B) Müşterinin görmediği yerler: İdari ofisler, diğer ofisler, servis koridorları, mutfak, çamaşırhane, teknik mahaller, makine dairesi.
Normal ve ortalama boy ölçüsü ırklara ve milletlere göre değişmekteyse de genel bir değerlendirme olarak belli yükseklikler kabul etmek zorunluluğu vardır. Bunun en basit nedeni ise, turizm gibi ülke bazında değil ancak uluslararası bir iş sahasında yer alacak tesislerin dünya insanına göre uygun boy ortalamasını uygulayacak normları kullanmasının gerekliliğidir. Bunu bir tarafa koyarak insan boyu üzerine bir kol mesafesi ilavesi ve daha sonra bireyin olası bir atlama ve zıplama mesafeleri hesap içine alınarak basit bir yükseklik ölçüsü bulunabilir. Genelde mimari temel tasarım kitaplarında tavan yükseklikleri ile ilgili belli standart ölçüler ortak kullanıma sunulmaktadır. Ancak özellikle klimatize edilmiş mahallerin enerji gereksinimi de ele alınarak bu mesafelerin hesaplanması ve inşasının belirlenmesi daha doğrudur.
Böylece müşterinin gördüğü bir tavan yüksekliği ortaya çıkar. Gördüğü ibaresi, tavan içinde görünmeyen bir bölümün olduğunu vurgulamaktadır. Bu mesafe müşterinin rahat etmesi için odaya yerleştirilen elektrik kabloları, sıcak ve soğuk kullanma suyu, sıcak ve soğuk klima suyu, pis su, havalandırma kanalları, yangın söndürme boruları olarak sıralanabilir. Tabi ki tek bir oda içerisinde bu malzemeleri güzel bir şekilde yerleştirmeniz kolaylıkla mümkün ancak bir otel veya hastanede odalar yan yana olduğu için bir uçtan diğer uca tüm bu servis hatlarının birbirine ilave edilerek taşınması gereklidir. Böylece mesafeye bağlı olarak yatay ve dikey eksenlerde boru çapları ve kanal kesitleri değişiklik göstermektedir.
Ayrıca önemli bir proje hesaplaması, bu farklı iletim elemanlarının birbirleri arasında olması gereken kritik mesafeleridir. Su borusunun geçtiği yerden elektrik kablosu geçemez gibi. Bunların da bir şekilde halledildiğini düşünelim, en önemli detay olası bir arızada bu sayılan hizmet uçlarına nasıl ulaşılacağı ve tamir olanakları veya değiştirmek gerekirse bu işlemin nasıl yapılacağının önceden öngörülmesidir. Buraya kadar sayılan tüm parametre ve özellikler göz önünde tutularak basit bir toplama hesabı yapıldığında bir odanın inşasında imalata esas olacak tavan yüksekliği ortaya çıkmaktadır.
Bu anlatılan metot normal olarak yapılması gereken bir hesap işlemi ancak neden tesislerde yerine getirilmiyor sorusunun yanıtı her tesise göre farklı olmaktadır.
• Bazen her katta tesisat için bırakılacak 10-20 cm mesafenin toplamda, örneğin 10 katlı bir binada 100-200 cm yükseklik ve buna bağlı diğer teknik ve mali sorunları beraberinde getirdiği öne sürülmektedir.
• Bazen mimari olarak belirlenen kat ve toplam bina yüksekliğinin farklı çıkmaması için bu detayın önemsenmediği öne sürülür.
• Bazen de bina projelerinin mimari dışındaki diğer disiplinler açısından yeteri kadar irdelenmediği gerçeği benzer sorunları ortaya çıkartmaktadır.
HANGİ ÖNERME DOĞRUYU YANSITIYOR?
Yukarıda bahsedilen üç farklı önermeden sonuncusu daha gerçek bir davranışı ortaya koymaktadır. Üzülerek söylemek gerekir ki ülkemizde el birliği ile bir şeyler ortaya çıkartma erki ortadan kalkmış ve şahsi değerler dizisi baskın duruma gelmiştir. Bu noktadan hareketle bir çizim ile bina bitirilmeye çalışılmaktadır. Bina tasarımı söz konusu olduğunda da aynı karmaşıklık ortaya çıkarak binalar bazı kişiler tarafından sahiplenilmektedir. Bu durum aynı vücudun en faydalı organı hangisidir sorusuna bulunan yanıt gibi her organın çok önemli olduğunu anlamaktan geçmektedir. Sadece beyin veya kalp değil her organın kendine özgün işlevini projeye de yansıtabiliriz. Bundan kasıt, özellikle son 20-30 yıldır olması gerekenin tersine inşaatlarda koordinasyon ve disiplinlerin birbirini tamamlama alışkanlığından vazgeçilmiş olmasıdır. Peki, yapılan uygulama nedir diye sorarsanız, projelendirme süreci malzeme satıcısı firmalarla çözülmeye çalışılmaktadır. Bu büyük bir yanılgıdır. Basit bir hesaplama yapalım, proje firmasına bedel olarak ödenmeyen miktar kadar tasarruf edildiğini var sayalım, imalat sırasında çözülmemiş detay ve alternatifi olmayan uygulamalar tesiste kalıcı ve düzeltilemeyecek sorun noktaları olarak kalacaktır. Hangisi daha pahalı okuyucunun görüşüne bırakıyorum.
Genelde uluslar arası projelerde uygulanan sistem belki de en uygun yöntemi tarif etmektedir. Bu tip projelerde önce tasarımcı ve danışmanlar masaya oturur, yatırımcı isteklerini ve eldeki projeyi sunar, tüm disiplinler mimari proje üzerinde çalışarak kendilerine ait olan bölgelerde hem kendi projesini yaratır hem de diğer bölümlerle olan ilişkileri düzenleyerek işleyen bir yapı ortaya çıkartır. İşte bu çalışmalar sırasında tavan yüksekliği gibi, cihazların geçeceği kapı açıklıkları, koridor genişlikleri, cihazların ağırlığına dayanımlı taban imalatı gibi yüzlerce detay elden geçirilir. Burada alışılmış piyasa şartlarına karşı gelen iki husus, tasarımcı firmalara ödenen bedel ile firmaların hazırlıkları için geçmesi gereken süre yatırımcı ve inşaat firmaları tarafından fazla kabul görmemektedir. Tipik bir yumurta tavuk örneklemesi yaparsak iş, ilk yapılması gereken fizibilite çalışmasına kadar geriye gider. Ne yazık ki çok iddialı tesisler bile fizibilite olmadan başlamakta ve süreç içinde geçici çözümlerle inşaatlar devam etmektedir.
İŞLETMENİN BAKIŞ AÇISI:
İşletme esas olarak tesisin yürütülmesi ve elde ettiği para kazancıyla tesisin sürdürülebilirliğini sağlayıcı etken olması nedeniyle her şartta bina yapıldıktan sonra tesiste çıkacak herhangi bir aksaklık işletme tarafından giderilmek zorundadır. Peki, eğer yapım aşamasında saydığımız detaylara dikkat edilmediyse ne olacak? İşte çoğu işletmenin karşı karşıya olduğu sorun buradadır. Yine işletme tarafından bakarsak, tesisatların belli zamanlarda kontrol edilmesi ve bazı parçalarının değiştirilmesi gerekli olmasına rağmen eğer tavan yüksekliği problem yaratıyorsa ancak büyük arıza çıktığında tavan komple aşağıya indirilerek tamir işlemi gerçekleştirilebilir. Bu ise işletme için oldukça büyük sıkıntı yaratacak özelliğe sahiptir. Çünkü olası küçük çaplı bir teknik sorun bile karşınıza kocaman bir problem olarak çıkacaktır. Bu aşamadaki müşteri şikâyetleri yanında gelir kaybı ve yapılacak masraf ciddi olarak sıkıntı yaratacak özelliktedir.
Çok sık karşılaşılan sorunlardan bazısını paylaşmak isterim:
• Klima cihazı giriş holünde yer almakta ve seçilecek cihazların montaj dışında yenilenmesi düşünülmediği için cihaza müdahale ya çok zor veya olanaksız haldedir. Örneğin su sızdırmışsa koridor tavanı su izi ve hoş olmayan renkte sararmalar görünecektir. Genelde müdahale kapakları da sıkıntı yaratmaktadır ve teknisyen kapaktan içeri rahatlıkla ulaşamayınca farklı sorunlarla karşılaşılmaktadır.
• Su tesisatında sorun yaşandığında boruların geçtiği yer iyi boyutlandırılmamışsa teknisyenin boruya ulaştıktan sonra orada takımlarıyla çalışma olanağı bulacak ergonomik açıklık yoksa arızanın tam olarak giderilmesi olanağı yoktur.
• Temiz hava üfleme ağzı genelde oda içi yerine girişteki ara bölmeye atılmaktadır. Eğer hava üfleme dengesi iyi ayarlanmadıysa ıslık benzeri sesi müşterinin gece boyunca duymaması olanaksızdır.
• Yan odadaki hareket, konuşma sesleri ve su tesisat sesi genelde duyulmaktadır. Aslında çözüm oldukça basittir.
• Oda aralarındaki ortak duvarlar yukarıdan aşağıya iyice kapatılmazsa bir odadan diğerine ses ve koku geçişi engellenemez.
• Özellikle banyolarda süzgeçlerden gelen kötü koku tipik bir tavan hesaplamasının yapılmadığı çarpıcı örnektir.
Tahmin ederim sizler de benzer birçok kötü deneyime sahip olmuşsunuzdur. Bunların tesis yapım aşamasında tekniğine uygun yerine getirilmesi ile sorun ortadan kalkacaktır. Her alanda olduğu gibi teknik arenada da paylaşım ile ortak çalışma becerisine sahip olduğumuz gün bu maddeleri neden konuştuğumuzu anlamayacağız. Yükselme her basamağın yeteri kadar sağlam ve uyumlu olduğunda söz konusudur. Ya birlikte yükseleceğiz veya hepimiz zeminde toz toprak içinde mücadeleye devam edeceğiz.
Bu Makale 17.05.2011 - 15:23:55 tarihinde eklendi.