İKİNCİ BAHAR
Tecrübe genç yaşlarımda kerhen (gönülsüzce) değerine inandığım bir kavramdı.
Yirmili yıllarımın sonunda, otuzlu yıllarımın başında, bilgiye ulaşmak oldukça kolaylaşmıştı ki tecrübeli bakışlı, kır saçlı teyzelerin, amcaların değeri benim için bir muammaydı (belirsizlikti, bilmeceydi).
Yaşım ilerledikçe, kır saçlarım arttıkça, bellek dolup, işlemci yavaşladıkça, bellek ve belleğin içeriği daha önem kazanmaya başladı benim için.
Hayat böyledir işte, empatik ( kendimsemek) olabilme özelliği aslında genç yaşlarda kazanılabilse insan sanki daha verimli olabilir, diye düşünüyorum.
Analitik (çözümsel, çözümlemeli, tahlili) bir düşünce tarzı da erken geliştirilebilirse insanlar bazı eylemlerin gerekçelerini daha rahat ve hızlı anlarlardı, dolayısı ile turizmi, memleketi, dünyayı kurtarmayı amaçlayan benim gibi kendini bile kurtaramamışlar bile daha rahat olurlardı.
Ama bu iç güdüsel, adeta hayvani, tepkisel, “ vatan kurtaran Selo eğilimi” tabi ki, arkadaş, dost, iş ve aş kaybettirebiliyor, dostdan çok düşman kazandırıyor ama ne yapayım iç güdüsel işte...
Gelelim “ İkinci Bahar” konusuna.
Son zamanlar da sektörde en icrai pozisyonlara, emeklilik yaşı gelmiş, emeklilik öncesi primi olarak üçüncü dünyanın ucunda ki tesislerine gönderilmiş tecrübeli bakışlı, kır saçlı teyze ve amcaların getirildiğini gözlemliyoruz.
Gözlemlediğimiz bilgiyi tahlili düşünce tarzı ile analiz ettiğimizde, memleketi tanıyan, bulunduğu işletme de başarılı olmuş şahsın tecrübelerinden kurumlarını faydalandırtmak amacı ile bu yönteme baş vurdukları kısa ve öz sonucuna ulaşıyoruz. Ve doğrudur adamlar doğrusunu yapmışlar kutlarız diyoruz.
Ama işin bir de aması var.
Neden mesela sizin şirketin başındaki oğlanın, kızın yerine frenk veya çakma frenk bir teyze amca getirmiyorsunuz?
Tahlili (analitik) düşünce tarzı ile cevaplarsınız;
Kardeşim;
Benim oğlan, kız, benden sonra bu işin sahibi olacak, onu frenk veya çakma frenk danışmanlarla destekliyeceğim, bende hakkın rahmetine kavuşana kadar zaten yanı başındayım oğlanın, kızın, iyice yetişecekler ve ismimizi devam ettirecekler, kardeşim...
Şimdi işte ben buraya takılıyorum Selo modunda.
İkinci baharı yaşayan çakma frenk gidince ne yapacaksınız?
Elin kızını, oğlunu da kendi evladınız gibi görseniz de, çakma frenk yerine etkin ve yetkin vatan evladını işin başına getirseniz, ona frenk, çakma frenk felan, filan danışmanlar tayin etseniz, memlekete adam, kendinize sadık bir üvey evlat yetiştirseniz, adamda konusunda gurur ve minnet duyarak isminizi devam ettirse bayrağınızı sallasa olmaz mı?
Evet olur tabii, bu işi başarı ile yapanlar da var, onları gönülden kutlarım.
Yerli malına ve insan kaynağına yatırım yapanların arttığı bir memleket dileği ile hoşca kalın...
Bu Makale 18.04.2011 - 08:54:21 tarihinde eklendi.
Kullanıcı Yorumları
-
Serdar Bey Merhaba,
Bugunlerde bu konuyla ilgili birçok makale okuyorum, hepsini de çok beğendiğimi söyleyebilirim. Ama sizin konuya tam bir nokta atışı yapmış olmanız ve bu kadar güzel bir espri usulu ile yazmış olmanıza bayıldım. Harika yazmışsınız.
Saygılarımla,
Nİhal Berkant