Her şehrimize bir logo bir de tema lazım
Eğer aramızdan birileri çıkıp da, bizim şehrin logosu da var teması da, bu makalede neyin nesi böyle derse işte o zaman ciddi bir tartışma başlıyor demektir baştan hatırlatayım.
Eğer aramızdan birileri çıkıp da, bizim şehrin logosu da var teması da, bu makalede neyin nesi böyle derse işte o zaman ciddi bir tartışma başlıyor demektir baştan hatırlatayım. Bu konu üzerine yazmayı düşündüğüm anda okuduğum bir haber fikren yalnız olmadığımı gösterdi bana. Haberde SKAL International Ankara Başkanı Savaş Çolakoğlu, "Turizm dağınıklığı kaldırmaz, bir bütünlük ister. Ankara için bir veya iki tane turizm teması seçilmeli, diğer varlıklar, oluşturulan turizm politikasında destekleyici veya renk katıcı unsur olarak yer almalıdır. Başkent Ankara’yı taşıyan bir turizm kimliği oluşturmak ilk hedefimiz olmalıdır" diyordu. Aklıma o zaman başkan Melih GÖKÇEK ile konuşunda Hitit güneşini tekrar Ankara’nın sembolü yapın diye yorum yapmak geldi ama neyse.
Başkan ÇOLAKOĞLU son derece haklıydı, zira hepsinin olmasa da bazı illerimizin kendine ait, o şehri anlatan ve birçoğu tarihi nitelikler taşıyan temaları var, ancak ya yeterince kullanılmıyor ya da ön plana çıkartılmıyordu. Aslına bakarsanız estetik açıdan bir çoğununda tekrar çalışılması gerekiyordu. Bazı illerimizde futbol kulüplerinin kullandığı tema ve logolar vesilesi ile tanıtım yapıyorlardı. Antalya Büyük Şehir eski Belediye Başkanı Menderes TÜREL iken yapmayı planladığı, kamuoyuna açıkladığı ancak bir türlü bir projelendiremediği bir düşüncesi geldi aklıma. TÜREL Antalya şehrini bütün olarak ele almayı, bir tema oluşturmayı ve bunu destekleyici öğelerle, bir konsept çerçevesinde tanıtım ve pazarlama yapılmasının gerekliliğini vurguluyordu. Yani albenisi yüksek akılda kalıcı bir şehir logosu, ardından t-shirt, şapka, kupa v.s tüm hediyelik eşyaların üzerine bu logonun baskısı, tüm iç ve dış tanıtımlarda bu yönde çalışma ve aklınıza gelebilecek her türlü tanıtım aktivitesi.
Başkanın ya bunları yapacak kadar vakti olmadı ya da bu konuda gerekli desteği bulamadı bilinmez, ancak gerçek olan bir şey var ki o da Antalya hala kendi temasını ve karakteristiğini pek de yaratabilmiş gibi durmuyor. Antalya tanıtım vakfı öncülüğünde hazırlanan logo başta valilik olmak üzere, turizm kuruluşları, turistik içerikli yayınlar ve iç ya da dış tanımlarda sıklıkla kullanılmakta.
Yazı karakteri ve tasarımı ile ilgi çeken bu logo oldukça şık olmasına rağmen Antalya denildiğinde akılda kalıcı bir etki bırakmıyor maalesef. Zaten neden ısrarla portakal üzerinde durulur yıllardan beri, bunu da anlayabilmiş değilim doğrusu. Millet olarak estetik anlayışımızı ortaya çıkartacak olan genimiz kuvvetle muhtemel eksik olduğundan, sürekli bir sembol bulma kaygısı yaşamaktayız. İstanbul boğazına yapılması düşünülen Mevlevi figürü de bu akıl karışıklığımızı en iyi ifade eden olay olsa gerek. Antalya Büyükşehir Belediyesi’nin halen kullandığı amblem ise, 1975 Antalya Altın Portakal Film Festivali sırasında, Resim ve Plastik Sanatlar Sempozyumu etkinleri sırasında ortaya çıkmış. Grafikeri ise merhum Mengü Ertel. Mengü Ertel, 1975'teki bu festival etkinlikleri kapsamında Antalya Logosu'nu yaparak belediyeye hediye etmiş. 1975 yılından itibaren bu logo Antalya Büyükşehir Belediyesi tarafından kullanılmakta. Dönemine göre iddialı sayılabilecek tasarım ne yazık ki bence günü yakalayamamakta.
ŞEHİR & BELEDİYE AMBLEMLERİMİZ
Ülkemizdeki belediyelerin yıllardan beri kendi logoları var kullandıkları, acaba bu tasarımlar şehirlerin tanıtımı için uygun mu dur değimlidir, birkaç örnekle bir göz atalım isterseniz.
En baştaki İstanbul Büyük Şehir Belediyesi, yedi tepe, surlar ve minareler, ikincisi Ankara, minareler, ay yıldız, kubbe, üçüncüsü Erzurum ve meşhur Çifte Minareler, dördüncüsü Urfa, balıklı göl, güneş, buğday ve minareler ve son olarak İzmir, meşhur saat kulesi. Bu beş büyük ilimizin de bünyelerinde barındırdıkları tarih ve kültürel miras bağlamında turizme sunacakları binlerce done mevcut. Bizans, Selçuklu, Osmanlı, Hitit uygarlıklarının yanı sıra, doğal güzellikleri ve mutfakları ile de ön plana çıkartılacak yüzlerce, binlerce unsur söz konusu iken, yukarıda da görüldüğü gibi şehir tanıtımlarımızı sadece minare ve kuleler üzerine yapılandırmışız ne yazık. Aralarında sadece İzmir’in kendini yenileme çabası var, bunla ilgili bazı çalışmalar ve yarışmalar söz konusu o kadar.
ECNEBİLER BU İŞİ BİLİYOR
Ağız alışkanlığının yanı sıra, aslına bakarsanız gayet ciddi bir gerçeği de yansıtmaktadır bu sözcük. Avrupalı yapmış hocam, Amerikalı bu işi biliyor üstadım v.b. kurulan cümleler toplumsal özgüvenimizin ne kadar derinlere yuvarlandığının, kaybolduğunun en ciddi göstergesidir. Doğruya doğru adamlar yapmış, hem de en güzelini, ama daha güzeli yapılamaz diye bir şey yok ki. Bizde yapalım bizde gururlanalım diyen yok maşallah, varsa yoksa yakınma, hayıflanma ve klasik bezgin Bekir halleri. Şimdi sorsam bezgin Bekir ağabeylerimize New York’un tanıtım amblemini biliyor musunuz diye, ya bana I LOVE NY baskılı t-shirt lerini ya da Time Square’da çekilmiş fotoğraflarını gerile gerile gösterirler. Ancak hiçbiride, bu kadar basit ve bu kadar bilindik bir logo nasıl olurda bir şehrin tanıtımında bu kadar hayati rol oynar diye sormaz kendine. Çok da güzel oynar, hatta şehirle bütünleşir. Tanıtımla alakalı her türlü basılı materyalde, hediyelik eşyalarda, kartpostallar da, giysilerde ve hatta iç çamaşırlarında dahi görebileceğiniz bu logo şehri fazlası ile anlatmakta ve tanıtmaktadır. Aşağıdaki örnekte de görebileceğiniz gibi ABD’de her şehrin ya da eyaletin kendine has ve temasına uygun bir logosu var ve şehirler bu logolar ile tanıtılmakta ve bilinirliği sağlanmaktadır.
TANITIM İÇİN TEMAYI İYİ SEÇMEK GEREKİYOR
Şehir ya da ülke fark etmez, eğer tanıtım çalışması yapıyorsanız çarpıcı olmak, mesajını ilk bakışta algılatmak şart. Uzun süredir kullandığımız Türkiye logosu dünyadaki benzer çalışmalar ile paralellik gösteriyor, yani yerinde tabir ile modayı, günceli yakalamış durumda. Her ne kadar üzerindeki lale motifi ülkemizi iyi tanımayan turistlere pek bir mana ifade etmiyorsa da, meraklı olanlarına bunu açıklamak gayet basit. Fakat o zaman da Lalenin nasıl olup da Hollanda’nın simgesi haline geldiğini anlatmak gerekiyor, bu da tarihin bizlere bir cilvesi olsa gerek.
İspanya, Polonya, Avustralya, Romanya, Endonezya ve diğerleri, hepsi oldukça renkli, sevimli ve bir o kadarda şık hazırlanmış logolara sahipler. Bayrak, Kanguru, güneş, lale, tapınak ya da dağlar, farklı temalar üzerine kurgulanmış birçok tasarım ülkenin ya da şehrin tanınmasında ciddi rol oynuyor. Elbette aralarında sıradan olanlarda var, tasarım harikaları da. Sadece ülkenin imzası değil, görsel çalışmalarda tanıtımda çok etkili tabiî ki. Geçtiğimiz yıllarda bazı ülkeler turizm tanıtımlarını farklılaştırmak ve daha çarpıcı kampanyalar gerçekleştirmek amacı ile oldukça ilginç görseller hazırladı ve kullandılar. Genelde kullanılan tema ise cinsellik ya da çağrıştıran konular üzerineydi.
Bunların arasından birkaç ilginç örnek saymak gerekirse İSRAİL ‘in ‘‘ it’s still safe to come’’ ı, Polonya’nın ‘’ Polish Plumber ’’ı , Amsterdam’ın ‘’ Everyone’s gay in Amsterdam’’ ını ve birbirlerini dudaklarından öpen rugby oyuncularının resmedildiği ‘’ c’est so paris’’ yi sayabiliriz. Burada verilen mesaj ‘’ Enjoy The Rugby In The capıtal Of Love ‘’ olarak alt başlığa yerleştirilmiş.
Bazı Avrupa şehirlerinin yıllık ziyaretçi sayısına eşdeğer rakamlar ile koskoca ülkeye turist alan Türkiye, tanıtım konusunda sınıfta kalmasa da yine de yapacak çok şeyi olduğu kesin. Çarpıcılıktan kastımız illaki cinsellik içeren mesajlar veren görseller olmasa da, unutmamak gerekir ki Türkiye hala bir çok Avrupalı, Amerikalı, Çin’li, Japon ya da Avustralya’lı için bakir keşfedilmemiş bir ülke konumundadır. Deniz, güneş, kum, eğlence, tarih ve doğa, turizmin her alanının fazlası ile mevcut olduğu bu ülkede sembol ya da tema sıkıntısı yaşanması da ayrıca ilginç ve bir o kadar da üzücüdür. Kanaatimce bu konuda bakanlık önderliğinde bir komisyon kurulmalı ve destinasyon temsilcilerinin de katılımı ile ülke tanıtımı haricinde bölge ve şehir tanıtımlarına da acilen ağırlık verilmelidir. Şehir imajlarının bazı durumlarda ülkeden önce gelmesinin en güzel örneği Antalya’nın bazı Rus turistler tarafından ayrı bir ülke olarak tanınmasının ortaya çıkardığı trajikomik durumdur.
Saygılarımla
Emir HEPOGLU emirhepoglu@iehaturkiye.org
Bu Makale 29.11.2010 - 10:08:33 tarihinde eklendi.
Kullanıcı Yorumları
-
Emir Bey, size tamamıyla katılıyorum. Şehirler kişiselleştirilip, bir yığın anlam yüklenebilir. Ve bu anlamlar bir takım unsurlara yansıtılabilir. Zira şöyle bir incelenecek olursak, her şehirde bir karakter görebiliriz. Bunu şehirlerin kendileri için yazılmış öykülerinden de çıkartabiliriz. Ülkelerin bayrakları incelenerek, örnek alınabilir. Sunay Akın, bir kitabında bu ülke bayrakları ile ilgili çok güzel örnekler veriyor. Yazınızın bizimle ilgili kısmı ise bana, her şeyi Allah!a havale etmemiz ile ilgili fıkrayı aklıma getirdi. Eee yalanda değil yani...