Galata Sarayı Efendileri...
1905 yılı Ekim ayında Galatasaray Lisesi öğrencilerinden Ali Sami Yen, Galatasaray Lisesi’nde Mehmet Ata Bey'in dersi sırasında arkadaşlarıyla konuşarak, yeni bir futbol kulübü kurmaya karar verir: “1 Ekim 1905'te mektebin beşinci sınıfında edebiyat öğretmenimiz merhum Mehmet Ata Bey’in dersi esnasında birkaç arkadaş baş başa vererek Galatasaray’da bir futbol kulübü kurmaya karar verdik.”
Mehmet Ata Bey'in dersinden sonra tenefüste herkes futbol oynamak için yine Grand Cour’a toplanır. Oysa o dönemin II. Abdülhamit idaresi spor kulüplerini kurmak bir yana, gençlerin bir araya gelmesini bile yasaklamaktadır.
İşte Galatasaray Futbol Takımı'nın 'nüvesi'ni oluşturan ilk futbol takımları böylece oluşmaya başlar.
Ali Sami Yen'in deyimiyle bu takımları oluşturan çocukların arasında
Alexandre Dumas'nın Üç Silahşörleri’ne benzer bir bağlılık vardır. Kimi zaman hakaretlere uğrayan, kimi zaman dövüşmek zorunda kalan, kimi zaman tutuklanıp okuldan uzaklaştırılan bu çocuklar bağlılıktan doğan gücü keşfederler.
Okulda müdürleri
Abdurrahman Şeref Bey de
‘Camlar kırılıyor’ diye futbol oynanmasını yasaklar. II. Abdülhamit'e okul ve öğrenciler aleyhine jurnal verilmesi sonucunda, okul dışında da futbol oynanması engellenir. Ancak Ali Sami Yen ve arkadaşları hapsedilmeyi, sürülmeyi göze alarak her hafta İstanbul'un başka bir çayırına gidip gizlice futbol oynarlar. Bu alışkanlıkları kulüpleşinceye kadar devam eder ve onlara sürekli sıkıntı yaratır. Galatasaray Kulübü’nün büyük kurucusu Ali Sami Yen'in ifadesine göre;
"Her defasında rahmetli Abdurrahman Şeref bizleri, mektebin futbol âşıklarını odasına çağırır, karşısına dizer; 'Siz yine futbol oynamışsınız öyle mi?' diye sorardı.
Hepimiz susar, bu soruya cevap vermezdik. O zaman aziz müdürümüz yanımıza yaklaşır, tombul eliyle hepimize birer tokat aşkeder, 'Bir daha top oynadığınızı görmeyeyim'
derdi. Biz tokatları yer, mektepten izinli çıkar çıkmaz en uzak çayıra gider yine futbol oynardık."
Dönemin kolluk kuvvetleri olan hafiyeler de bu başarılı öğrencilerin top oynamasına izin vermemek için onları takip eder ve jurnallerini ilgililere iletirlerdi:
"Mekteb-i Sultanî-i Şahane talebesinin kale kurup birbirlerine top endaht ettiklerinin görüldüğü bera-yı sadakat arz olunur."
Ali Sami Yen ve arkadaşları, 1905’de Kadıköy’de bir Rum ekibiyle oynadıkları maça isimsiz olarak çıkar ve maçı 2-0 kazanırlar. Maçların sonunda, kulübün ismi seyirciler tarafından konur: '
Galata Sarayı Efendileri.'
Müdür Bey’in tokatları ve mektebin cezaları, hafiyelerin takibi veya hapse atılmak tehlikesi, 'Galata Sarayı Efendileri'nin futbol aşkını söndüremez. Hiçbir baskı, Galatasaray Kulübü’nün bu gençlerle doğmasını engelleyemez. Tam bu sırada, Galatasaray'ın en büyük şansı
Tevfik Fikret gibi bir Galatasaraylı'nın müdür olarak göreve gelişi ile gerçekleşir ve tarihi başarılarla dolu Galatasaray işte böyle doğar...
Sen böyle bir takımda oynuyorsun kardeşim... Belli ki sen Galatasaray’ın tarihini okumadan o formayı giymiş, o sahaya çıkmışsın. Okusaydın pazar günü tarihi en az Galatasaray kadar eski ve şanlı olan Beşiktaş’ımızın 2 puanını çalmazdın. Bir zamanlar formasını da giydiğin o takımın içinde bulunduğu her türlü olumsuz koşullara rağmen futbol oynamaya çalışan senin gibi emekçi arkadaşlarının sahada verdikleri onur mücadelesini ve alın terlerini alıp kaçmazdın. Başka birinin emeğini, ekmeğini, akan terini, gözünün ışığını, aklının, elinin, yüreğinin var ettiğini almaz, sahiplenmezdin.
İki oğlunu da gönülden Beşiktaşlı yapan bir baba olarak yazdım bu yazıyı. Pazar günü 86'ıncı dakikada hem beni hem oğullarımı futboldan soğuttun hem de kendinden nefret ettirdin. O sahte düşmeyi yapmayıp bize hakkıyla gol atsaydın belki bu kadar üzülmezdik, bu kadar kahrolmazdık.
Senin gibi ekmek parası için orada ter döken arkadaşlarının kursağından aldığın sevince kahrolduk... Kandırılmak gücümüze gitti...
Şu sıralarda çok ihtiyacımız olan futbol dürüstlüğünü bize yaşatmamana çok üzüldük...
Biz kaybettiğimiz 2 puanları da,3 puanları da her zaman her maçta alırız ama sen kaybettiğin bu itibarı ne zaman ve nasıl geri alacaksın gerçekten bilemiyorum.
Sen İnönü’de kendini yalandan yere attığında gözümüzün önüne Galatasaray’ın şanlı tarihinden Ali Sami Yen, Eşfak Aykaç, Gündüz Kılıç, Coşkun Özarı, Metin Oktay, Turgay Şeren ve Metin Kurt’lar geldi. Senin şimdi futbol oynadığın bu takımda, faul yapılsa bile sahada düşmenin erkekliğe sığmadığını düşünerek ayakta durmayı ilke edinen, heykelleri dikilmiş abilerini düşündük. Emeğe saygısı olmayanın kendisine hiç saygısı olmaz dedik. Seni ve senin yaptıklarını yapanları unutulmaz Galata Sarayı Efendileri'nin kurduğu büyük Galatasaray’ın tarihinde ne tarafa oturtacağımızı bulamadık..
Bulamadık Burak kardeşim, biliyor musun bulamadık...
Bu Makale 09.09.2012 - 13:56:23 tarihinde eklendi.
Kullanıcı Yorumları
-
Bahsedilen kişinin nasıl birsporcuolduğunu yıllardır anlamayanlar, bir de bunun ertesi hafta golünü attıktan sonra kameraya gidip yaptığı sus işaretini değerlenirsinler.. Bu işaret kısaca sizin değerleriniz umurumda değil anlamı taşıyor herhalde
-
bu yazıda sanki uzakdan da olsa turizme dokundurma var. Çünkü necati beyin yazıları kızım sana söylüyorum gelinim sen işit misalidir. Emeğe saygı ekmeğe saygı falan boşuna demiyor yazar.iyi anlamak lazım.güzel bir yazı olmuş.ellerinize sağlık üstad.
-
Necati Abi süper olmuş.Arada sırada sporda yaz bence. gayet güzel ders gibi yazmışsın.bencede penaltı değildi.yazık oldu beşiktaşa.saygılar abi.
-
bir galatasaray kongre üyesi olarak benim de hoşuma gitmedi eğer gerçekten penaltı değilse. bence penaltı değil zaten penaltı bile olsa içeride değil.
yazıya giriş ve konuyu bağlama tam NECATİ ÇALIŞKAN klası..
-
Kokuşmuş futbolumuza tarih ve ahlak dersi olmuş. Hocası , futbol şube sorumlusu ya da başkanı bu adamı çağırıp bu yazıyı okutmalı. Hakemlerden ümidi kestik bari futbolcuları düzeltelim.
-
Helal olsun Teşekkürler...
-
Necaticim, Burak Yılmaz bunu hep yaptı ve yapıyor. Futbol yorumcuları da her açıdan baktılar harekete, anlayamadılar, maçı izleyenler şaşırıp kaldılar. Maçı hakemler tekrar izlemişlerdir mutlaka utanmışlarmıdır, vicdanları normal yaşamlarını etkilemişmidir bilemem ama, ben çocukluğumdan beri Galatasaraylıyım. Utandım...