Bir pazarlamayla turizm gelirimizi yüzde 50 nasıl artırırız?
Turizm sektörü, milli gelire olan katkısının yanı sıra sağladığı döviz geliri ile ödemeler dengesine katkısı, etki alanına giren iş kolları ve yarattığı istihdam ile ülke ekonomisine katkıda çok büyük bir çapa görevi görmektedir.
Türkiye gerek coğrafi konumu ve iklimi, gerekse sahip olduğu doğal kaynaklar açısından büyük bir avantaja sahip bir ülke. Turizm çeşitliliğinin sağladığı bu avantaj ile Türkiye son 10 yılda en çok ziyaret edilen destinasyonlar arasında yer almakta. Ayrıca son yapılan turizm trendleri araştırması, 2013 yılında tatilini Avrupa'da geçirmek isteyecek gezginlerin en fazla tercih edeceği 5 ülke arasında Türkiye'nin ikinci sırada yer aldığını göstermektedir.
Bu da, zaman içinde Türkiye’de turizmin profesyonel bir anlayışla yürütülmeye başlandığını ve hem yatırımcıların hem de otel operatörlerinin hizmet standartlarında bilinçlendiğini göstermektedir.
Tüm bu gelişmelere rağmen Türkiye turizm potansiyelini tam anlamı ile kullanamamaktadır. Türkiye artık sadece güney sahillerinde her şey dahil ve ucuz konseptte hizmet sağlayan bir destinasyon olma durumundan hızla uzaklaşmalıdır.
Bu da şu anda uygulanmaya başlanan sürdürülebilir turizm politikaları ile mümkün olabilecektir.
Türkiye, sahip olduğu fiziki ve coğrafi özellikler açısından dört mevsim turizm yapılabilecek, tarihi zenginliği en fazla olan ülkelerden biridir. Ülkemizin doğusu neredeyse hiç keşfedilmemiştir.
Şu anda gizli kaynağımız çoktur, bu aslında bir eksiklik olmasına rağmen gelecekte kullanabileceğimiz bir gizli birikimdir de aslında, yani bardağa dolu tarafından bakmak da gerekir.
Diyarbakır, Urfa, Mardin başta olmak üzere burada devam eden kazılar ve mevcut eserler daha iyi bir pazarlansa doğunun en az İstanbul kadar turist ağırlayacağına inanıyorum.
Dünyada en fazla katmanda kazı yapılan yer Türkiye’dir. Özetle sadece arkeolojik sermayemizi pazarlasak neredeyse turizm gelirimiz % 50 artar.
Ülkemiz en fazla ziyaretçi alan ülkeler arasında 6. sıradadır, ancak gelir açısından henüz 1.000 $ / turist hedefi yakalanamamıştır. Bu bağlamda ziyaretçi sayısının fazlalığına oranla düşük turizm geliri elde eden Türkiye için otel sektöründeki gelişim ve değişimin zorunluluğu öne çıkmaktadır. Bu artırım başta yiyecek içecek olmak üzere çeşitlendirme ile yakalanabilecektir. Turisti tesislere hapsetmemeli, dışarıda dolaşmalarına izin vermeliyiz.
Turizm yatırımı kişi başına yapılan yatırım/getiri oranında açık ara en verimli sektördür. Bu bağlamda çok sayıda yatırımın yapıldığını gözlemliyoruz. Ancak, hızlı bir ivmeyle büyürken otel sayısında dikkatli olunmalı, detaylı pazar analizleri ile uzun vadeli planlama yapılmalıdır. Aksi halde overload bir arz yaratılabilir.
Örneğin İstanbul’da şu anda belediye belgeliler hariç olmak üzere 410 otel bulunuyor, ancak yatırım belgesine bağlanıp inşaatı devam eden veya başlayacak olan otel sayısı 140’a ulaşmış durumda. Örneğin Antalya’da her şey dahil konsepti ile birçok yeni otel, motel, pansiyon vs. yapıldı ancak çok azı yatırımını karşılayacak geliri elde edebiliyor.
Türk turizmini sekteye uğratıp sürdürülebilirliğini olumsuz etkileyen bir takım işletme sorunları da bulunmaktadır. Örneğin; başta yine İstanbul olmak üzere pek çok yerde “rezidans, apart otel, günü birlik konaklama” adı altında işletilen ve haksız rekabet yaratacak bir yapılanma olduğunu görüyoruz.
Bu tarz işletmeler yatırımcının cebindeki parayı, konukların da güvenliğini tehlikeye atmaktadır. Dahası bu yerler, yangın standartları ve oda güvenliğini göz ardı ederek hizmet vermekte, hiç bir şekilde konaklayan misafir bilgilerini kayıt etme sorumluluğunu taşımamaktadır.
Polise herhangi bir bildiride bulunmakla yükümlü de değillerdir. Dolayısıyla, her türlü güvenlikten yoksun, hukuki olmayan işletim söz konusudur. Bu aksaklıklar sağlıklı ve bölgesel birikimi olmayan bir büyümenin gerçekleşmesine de yol açabilecektir. Bu durum aslında markalı profesyonel anlamda yönetilen yapıların önemini de ortaya çıkarıyor.
Bu Makale 05.10.2013 - 14:57:39 tarihinde eklendi.
Kullanıcı Yorumları
-
Turizmin işletme ölçeklerinden çıkarak makro bakış açısıyla yaptığınız açılımlar, kesinlikle yerindedir Sn.Öztunç... Ancak bu sorunlar ve çözüm arayışlarının, hiç de yeni olmayıp, ANADOLU Turizm değerlerini devreye alma yöntemlerini ve Turizmde eksik kalan bütünleştirici örgütlenme düzenini programa bağlayan bir 2023 Turizm Stratejisi, resmen devrededir... Devleti yıllardır beklenen Turizm Politikası ve uygulama Eylem Planları belirlenmiş ve 7 yıldır unutularak kadük olmak üzeredir... Eksik potansiyelin sorunlar içinde kullanıldığı bir per102ormansla gelinen mevcut düzeyin, planlı ve çözümlü bir ortamda elbette ikiye katlanması söz konusudur... Fakat mevcut zihniyetle, per102ormansın turist sayısına enekslenerek Şampiyonluk edebiyatı ile avunulan yıllarda uğranılan kayıplar, pembe gözlüklerle görülememektedir...? Anadolu ise, Strateji Eylem Planının 10.Maddesinde öngörülmüş olan TURİZM KONSEYİ uygulamasını beklemekte, fakat zihniyet hazretleri, Turizm Otoriteleri Meclisi gibi yeni ve battal projelerle zaman öldürmektedir Bu konuda yıllardır inatla sürdürdüğümüz uyarılara verilebilen tek cevap ise BurasıTürkiye argümanıdır? Gereği için bilgilerinize sunulur...