Berlin (ITB) izlenimleri...
Mart ayı geldiğinde dünya turizmcileri adeta bu fuarda yerini almak için Berlin'e akıyor diyebilirim. Haritada adı sanı bile olmayan ülkeler ITB'ye (Uluslararası Turizm Borsası) katılarak Alman tatilcileri etkileme mücadelesi veriyor.
15 yılı aşkın zamandır bu fuarı yakından takip edenlerdenim.
Son yıllarda Türkiye, bu ve benzeri turizm fuarlarına çok sıkı hazırlanıyor.
Turizmde her sene büyüme gösteren Türkiye'nin fuardaki performansı rakiplerimiz için de son derece önem taşıyordu.
Rakibimiz durumundaki Akdeniz'e kıyısı olan turizm ülkeleri adeta kaynamaya devam ediyor. Bir tarafta "Arap Baharı"nın yaşandığı Mısır, Tunus, Libya gibi ülkelerde hala durmak bilmeyen iç savaş ve sorunlar, diğer tarafta ekonomisi çöken AB ülkesi Yunanistan, İspanya, Portekiz, İtalya gibi can çekişen süperler, diğer tarafta da doğal afetlerle sarsılan Asya ülkeleri… Hepsinin fuarlardaki performansı adım adım takip edildi.
Turizm verilerine göre son yıllarda büyüme gösteren ülkelerin başında geliyor Türkiye. Bu bakımdan fuarlar büyümeye ve küçülmeye bir işarettir. Az da olsa içinde bulunduğu sezonla ilgili fikirler verir.
Rakiplerimizin durumuna çok fazla değinmeyeceğim ama kısa ve öz olarak şunu söyleyebilirim; sendeleyen, ayağa kalkmak için çalışan çabalayan ülkeler konumundalar.
Peki rakiplerin çırpındığı bir dönemde Türkiye ne yapıyor?
Biliyorum, yazdıklarım bazılarının pek hoşuna gitmeyecek ama burada gerçeklerin üstünü örtersek bindiğimiz dalı kesmiş oluruz.
Günden güne daha iyi olmamız gerekirken, bu sene ciddi hatalar gözlemledim diyebilirim. Bir kere duvar ve kutu tipi cezaevini andıran pavyon anlayışından uzaklaşmamız lazım. Belki bu dizayn 10 yıl önce güzeldi. Bakanlığın her sene dizayn ve organizasyon için para harcadığını biliyoruz.
Bizimkiler sanki fuar bitince o malzemeleri depoya saklıyor, Mart ayı gelince de boyayıp yeni malzemeymiş gibi tekrar getirip monte ediyor görünümünde.
Renklerde tasarımda hiçbir yenilik yok. Sinerji azalmış, dikkat çekmeyen, ruhunu kaybetmiş karma karışık, dağınık bir ülke izlenimi yarattı bende.
Örneğin, Sabah Akdeniz'e de manşet olan Kültür ve Turizm Bakanlığının yaptığı İstanbul temalı Türk Gecesi gibi. Bu gecede hem Türkiye Otelciler Federasyonu'nun hem diğer bölgelerin sektör temsilcilerinin yok sayılması dikkat çekiciydi.
Türk turizminin İstanbul'dan ibaret olmadığını artık birileri fark etmeli. Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın bu işlerden sorumlu yetkilileri ilginç uygulamalarıyla bizleri şaşırtıyor.
Sizleri ayrıntılara boğmak istemiyorum ama kötü gidişe basit bir örnek olsun diye bunu yazdım. Genel mantık aynı, değişmiyor. Bu ve benzer gecelere Bakanlık çok ciddi bütçe ayırıyor. Kimler katılıyor, kıstasları nedir, kim belirliyor bu davetlileri?
Yapılan harcama amacına ulaşıyor mu, ulaşmıyor mu?
Bence ulaşmıyor!
Almanya daha çok deniz kum güneş eksenli tatilci profiline sahiptir. Yani Almanların tatil tercihleri Akdeniz ve Ege ağırlıklıdır. Önemli bir gece yapıyorsunuz işin asıl muhataplarının haberi yok.
Körler sağırlar birbirini ağırlar misali kendi kendimize gece yapıp birilerine para kazandıracağımıza o bütçeyi daha amacına uygun bir yerde kullanabilirdik.
O amacına uymayan gecelere harcadığınız paraya gidin bir Alman gazetesine Türkiye ilanı verin daha faydalı olursunuz.
Sadece Berlin İTB'de değil, Türkiye katılığı tüm turizm fuarlarında benzer hataları yapmaya başladı.
Tekrara düşüyoruz, sinerjimizi arttıracağımıza kaybediyoruz. Bakanlığın her sene dış tanıtıma ve fuarlara çok ciddi kaynak ayırdığını biliyoruz, ancak bu kaynakların hoyratça harcanmasına da karşıyız Son yıllarda turizmde ciddi büyüme sağlayan Türkiye böylesi basit hatalar yapmamalıdır. Yapılan hatalar zinciri tabi ki bunlarla sınırlı değil. Genel mantık bu.
Hafta içinde ise Antalya'nın fuarlardaki özellikle ITB performansını değerlendireceğim.
Bu Makale 11.03.2012 - 12:04:39 tarihinde eklendi.
Kullanıcı Yorumları
-
Fuar gözlemleriniz ve eleştirileriniz, her ne kadar keni içinde tutarlı da olabilse (bu vakitten sonra) yararsız değil mi? Sn Yeni... 15 yıllık fuar tecrübelerinizin getirebileceği uygulama katkılarınızı, fuar organizasyonu çalışmalarında (AGC gibi çok önemli bir STK yöneticisi olarak) Antaya Turizm Konseyi (?) çalışmalarında verebilmiş olmanız gerekmez miydi...? Lider destinasyon olarak Antalyanın bu konularda DENEYİMLİ olarak Türkiye Fuar Organizasyonunu YÖNLENDİRMESİ beklenmez miydi...? Bunların artık UYGULAMAYA geçme düzeni ve ihtiacı, çoktan gelip geçmişken şimdi yapılan yakınmalar ve tefrika eleştiriler ne kadar işe yaramaktadır? Bir ders alınacaksa, 5 yıldır uygulan(a)mayan Turizm Konseyi modeline duyulan ihtiyacı tespit edebilmek ve YENİ TURİZM yaklaşımlarındaki eksik yönler üzerinde yararlı uyarılar safhasına (artık) geçebilmek gerekmiyor mu...? Antalya Türk turizminde LİDER ise, bunun getirdiği çok ciddi görevler ve (fuar eleştirmenliği ötesindeki) sorumluluklar nerededir acaba...???