#direngeziparki'nin düşündürdükleri ve turizme etkileri
Türkiye son bir haftadır, tarihinde görmediği bir sosyal patlama yaşamaktadır. Bu eylem, iyi analiz edilmeli. Özellikle, ana teması ''problemden kaçış üzerine kurulan'' turizm sektörümüz açısından sebep ve olası sonuçları masaya yatırılmalıdır.
Herşeyden önce bu haraket, birkaç ağaç kesilmesine karşı bir eylem değildir. Ağaçlar, sadece olayların başlamasına sebep olan figürlerdir. Bu, İstanbul Valiliği'nin kriz yöntemi yanlışlığından kaynaklanan polis zorbalığı ile ilerlemiş. Sayın Başbakan'ın ''birkaç çapulcu'' sözü ile de önü alınamıyacak bir genel pretostoya dönmüştür.
Eylemlerin arkasında, aşağıda örneklerini vereceğim. Senelerdir uygulanan yanlış politikaların birikimi vardır.
- Bu toplumu devlet yapan, birbirine kenetleyen, ortak değerleri olan milli bayramların yok sayılması için her türlü uygulamanın yapılması.
- Toplumun tek güvencesi olan yargıdaki adaletsiz uygulamalar... Ucu açık davalar ile insanları içeri atarak, hürriyetlerini gasp etme.
Bu ülkede Genel Kurmay Başkanlığı yapmış, bu hükümetle senelerdir beraber mesai yapmış. Ülkenin güvenliğinden 1. derecede sorumlu. Güvenlik Konseyi üyeliğinde bulunmuş insan şu an terörist suçlaması ile içerde.
- Sözde eğitim reformu denilen alecele, sonuçları düşünülmeden ortaya atılan ve eğitimde KAOS'a sebep olan 4+4+4 diye bir sistemin hayata geçirilmesi.
- Muhatap Kürt kökenli vatandaşlarımız olması gerekirken, onların yerine bu ülkede 50.000 insanın ölmesine ve şehit olmasına sebep olan PKK terör örgütü ile masaya oturma. Şehitleri yok sayma.
Okuyucularım isterse, bu konuyu kaleme aldığım bloğuma göz atabilir: :http://blog.milliyet.com.tr/pkk-ve-guneydogu-problemi-nasil-cozulur/Blog/?BlogNo=380041 …
- İşsizlik, hayat pahalılığı. Türk insanı dünyanın en pahalı; elektrik, gaz, iletişim, alkollü içecek, benzin, et ve süt ürünlerini kullanmakta.
- Kontrolsüz kapitalizm, anglo sakson ırkın ve kilisenin ABD gücünü kullanarak, islam ülkelerinde oluşturulan sözde Arap Baharı'na karşı uygulanan yanlış politikalar. Özellikle Suriye...
- İkide bir toplumu sınıflandıran beyanlar, dizi filimlere kadar giden suni gündem yaratmalar.
- Siyasi iktidiarın, asli görevi olan; toplumun yaşam kalitesini artırmak yerine toplumu dizayn etmeye yönelik politikaları. Ve bunun getirdiği, halkın büyük bir kesiminin duyduğu. Yaşam şekline müdahele korkusu.
- Ve, toplumun sesi olması gereken yazılı ve görsel medyanın, üç maymunu oynaması.
#direngeziparki Eyleminin daha süreceği aşikar. Allah göstermesin, olabilecek ölümlerde ve orantısız güç kullanımında..
Korkarım daha kötü sonuçlara gidebilir. Belki Sayın Başbakan'ın bir balkon konuşması ile büyüklük gösterip halktan özür dilemesi ve tüm halkı kucaklayıcı beyanı bir çözüm olabilir.
Ama, bu zor görünüyor. Gerek kendi kişiliği, gerekse yanında bulunan sözde danışmanlarının basiretsizliği ve evet efendimciliği, bunu zora sokuyor. Danışman konumundaki beyefendi, hala ''Başbakanı Yedirtmeyiz'' beyanları veriyor. Hem, senin Başbakan'ın, bu halkın neyi oluyor? Aslında sen bu beyanınla, gerçekleri görmeyerek ve halı altına süpürerek Sayın Başbakan'a en büyük kötülüğü yapmaktasın.
Tek umut, bu eyleme daha objektif bakma yetisinde bulunan Sn. Cumhurbaşkanımızın üretebileceği çözümlerde.
Turizme etkisine gelince: İstanbul için iptaller başladı. Ama, Icberg sejour bölgelerine vurabilir. Avrupa Birliği tüketici hakları doğrultusunda herhangi bir ülkede olabilecek can güvenliği tehlikesi durumunda. O ülkede sejour (dağ-deniz) programı satan tur operatörü, extra bir ücret almadan, program alan tüketiciyi başka bir destinasyona götürmekle mükelleftir der. Rakamların üretme gücünün sahnelendiği turizm tiyatrosunda yaşanabilecek olaylara hazır olmalıyız.
- Demokratik ülkelerde STK' lar bir sektörün veya bağlı olduğu gurbun sesini duyurmak ve istediklerini elde etmek için oluşturulan güçdür. Bu STK ların başında ve yönetiminde bulunan insanlar vizyonu olan konusunda birikimli ve bilgili insanlardır. Talepleri hiç bir zaman kendileri için olmaz. Sadece misyonunu üstlendikleri STK içindir. Bunun içindir ki muhataplarına korkmadan kendi doğrularını söyleme medeni cesaretine sahiptir. Zaten, demokrasinin gereği de budur.
- Bunu, eğer toplumun vizyonunu üstlenen insanlar söylemezse..Sokaktaki çapulcu söyler.
Artık sayın turizm derneklerimizin sayın yöneticileri, en az sokaktaki çapulcu kadar demokratik haklarını bilip, vergisi ile maaşlarını ödediği sayın siyasi iktidar sahipleri ile devletin bürokratik kesimine sesini duyurup, bu sektörün haklarını savunmalı, isteklerini söyleyebilmelidir. Unutulmamalı ki, güçlü bir Türkiye. Ancak, doğru kararları aldığı zaman olur.
Son bir söz...''Korkunun ecele faydası olsa idi. Azrail işsiz kalırdı''
Bu Makale 02.07.2013 - 14:53:54 tarihinde eklendi.
Kullanıcı Yorumları
-
Nazik yorumunuz için teşekkür ederim Serdar Bey. Sizin de belirttiğiniz gibi, her aklı selim insan gerçekleri tüm çıplaklığı ile görebiliyor. Ama asıl görmesi gereken Yüce Devletlum yetkilileri, maalesef bu yetilerini kaybetmiş görünüyor. İşin üzücü tarafı, uyarıcı görevi bulunan media ve iktidara yakın çevreler de buna çanak tutmakta. Dün akşam büyük kanallarımızın birisindeki açık oturumda. Çok Sayın bir bilen beyefeni, Gayle Lynds e taş çıkartacak seneryolar üretiyor. Bu olayın 4 ay öncesinden tezgahlandığı ve hükümeti zor duruma düşürmek için sahneye konulduğunu söylüyor. Olayların basiretsizlik veya kasti olarak iyi analiz edilememsi, çözümü imkansız kılar ve problemin artarak devamına sebep olur. Sonuç, Taksim olaylarında gördüğümüz gibi, telafisi güç sosyal patlamalara sebep olur. Halbuki, Gezi Parkı olayının ana fikri o kadar basitki Ben senin özeline girmiyorum, sene benimkine karışma arkadaş ile halka baskı kurmakta VANDALLIK sınırlarını zorluyan DEVLETE karşı çaresizlik. Tek sığınılacak kurum olan YARGIYA güvensizliğin getirdiği KORKU. Yazıların zevk ile okuduğum Sn Av. Artun Çağlayan Bey hukuk devletinin iflasınıKORKUYORUMyazısı ile güzel anlatmış. Ana problemler bunlar iken, öküz altında buzağı aramanın manası ne. O Sayın STK Başkanının verdiği beyan ise, STK ların içinde bulunduğu durumun adeta bir özeti.Yani bilgi eksikliğinin getirdiği cehaletin, uygulamalardaki dayanılmaz hafifliği ve sosyal statüsü olması gereken STK ların bireyselliklerine kullanımı. Sosyal yönünü birtarafa atarak. Yanaşmıyan gemiden $ USA 5 Milyon zararı olduğunu söyleyerek kişisel kayıplarını göz önüne sermeye çalışan o muhterem. Gemideki yolculara yaklaşık kişi başı $ USA 5.000. lik ne satıyor. Gayrimenkul mü Sayın STK Yöneticilerimiz hayali rakamlar ile gündem yaratmak yerine, sektörlerinin gerçeklerine uygun çözümler üretmek için çalışmalılar. Göreve geldiği zaman gerek Sn Başbakan a yakınlığı, gerekse vizyonu ile. Bu sektör için büyük umutlar beslediğim. Ama, Gezi Parkına Topçu Kışlası yapılacak beyanı ile hayal kırıklığı yaşadığım Bakanımız Sn Ömer Çelik Beyefeni ye bir sorsunlar. Yahu bakanım, bu Topçu Kışlası Turizme ne kazandıracak....
-
Sayın Zekeriya Bey,
Çok güzel bir yazı olmuş, elinize sağlık. Evet, şaşı bakmak huyunu terk etmek gerekiyor. Bugün dünyanın en hızlı iletişim yöntemi kullanılarak olaylar tüm dünyada yankı bulurken bunları sanki provokasyon sonucu ortaya çıkan münferit olaylar gibi basite indirgemek yanılgının en büyüğüdür. Dünyanın pek çok ülkesindeki proje paydaşlarım ve dostlarım görüntüler ile resmi açıklamaların neden farklı olduğunu sorguluyorlar. Sonuçta da kamu güvenilirliği zarar görüyor. Halbuki olayı kabul etmek ve toplumu normalleştirmek en doğru ve akılcı yöntem ancak bilinen tarz ve alışkanlıklar nedense bunun tam tersini işaret ediyor.
STK uyarınız da çok yerinde çünkü turizm sektöründeki ünlü bir STK başkanı yandaş TV de bir geminin İstanbula yanaşmadığını ve böylece ekonomi ve turizmin tek gemiden 5 milyon USD kaybettiğini ağlamaklı ses tonuyla anlattı. Eğer bir gemiden bu miktar para elde ediliyorsa, turizm gelir hesaplarını farklı yapmak gerekebilir. Ufak hesaplar ve yönlenirilmiş vicdanları artık terk etmek gerekli. Gezi bize aslında bu büyük fırsatı sunmaktadır.
Saygılarımla.