Tokat ve turizm

Tokat ve turizm
''Tokat’ı bu şartlar içinde değerlendirmeye çalıştım.''

Ülke hiç görmediği bir yangın felaketiyle kavrulurken, Turizmciler, Tokat’ta bir otelin salonunda ekoturizm konulu uluslararası bir çalıştay düzenliyorlardı. Ekoturizm derneğinin başkanı kısa, net cümlelerle ekoturizmi özetledi.Kısaca söylemek gerekirse cenneti anlattı. Eko-turistin; saygılı, temiz, iletişim ve tanıtım konusunda başarılı olduğunu, lüks ve gereksiz tüketimden kaçındığını, kaynakların doğru kullanılması ilkesinden hareket ettiğini söyledi.
Ben de bir turizmci olarak anlattıklarını kafamda şehirle entegre etmeye çalışıyordum. O sırada Akdeniz kıyıları alevlere teslim olmuştu. İnsanlar büyük bir çaresizliğin pençesinde kıvranıyorlardı. Geldiğimiz nokta korkunçtu. Tokat’ı bu şartlar içinde değerlendirmeye çalıştım.

Eko Turizm ve Tokat

Tokat, ekoturizm konusunda kalabalık bir kitleyi ağırladı. Kenti, konukların beğenilerine sundu. Uygunmuydu derseniz, biçilmiş kaftandı. Suyu ve yeşili bol, bereketli topraklara sahip bir kentti. Eko, Agro, kuş gözlemciliği, bitki araştırmacılığı, meyve, sebze, tarım zenginliğiyle gastronomi turizmi açısından güçlüydü.
Geniş ovalarında uçsuz bucaksız asma bahçeleri vardı. Bu bahçelerden elde edilen yaprak, hatırı sayılır ölçüde bir ekonomik girdi sağlıyordu. Sonra aynı bağlardan hem şaraplık hem sofralık üzüm alınıyordu. Şimdi sıra turizmde olmalıydı. Bağlar ve turizm, kulağa hoş geliyor değil mi? Doğa, işte bu başarıldığı zaman korunmuş oluyor ve biz o zaman gelecek nesillere karşı görevimizi yerine getirmiş oluyoruz. O zaman doğa insanoğlundan öç almak yerine, ona kendisini daha fazla sunma ihtiyacı duyuyor.

Sadece Eko Turizm mi?

Tokat’a gidiş sebebimiz, bir eko turizm çalıştayıydı. Ama, Tokat öyle bir şehir ki; tarihin ilk devrelerinden bu yana yerleşim görmüş. Coğrafi olarak önemli bir noktada bulunuyor. Buradan geçen her uygarlıktan izler barındırıyor. 1071 Yılı sonrasında, Danişmendliler Anadolu Selçukluları, İlhanlılar, Osmanlılar katkı sunmuşlar. Cumhuriyetin kuruluş aşamasında hatırı sayılır ölçüde önemli bir kent olmuş. Kültür turizmi konusunda zengin olanaklar sunuyor. Strabon dahil birçok tarihçinin kaleminden anlatılmış. Padişahlar bu şehri önemsemişler. Fatih Sultan Mehmet, Akkoyunluların elini zayıflatmak, Osmanlı ekonomisini güçlendirmek için, ikinci bir gümrük kurmuş burada. İran’dan gelen ipek halılar ve diğer mallar Tokat’ta gümrüğe tabii tutulmuş. Şehir İpek yolu üzerindeki en önemli noktalardan biri olmuş. Birçok han ve kervansaray günümüze kadar gelebilmiş.

Kişisel Değerlendirmem

Kent yöneticilerinin turizm konusunda kararlı olduklarını hissettim. Konuya hakim olduklarını gördüm. Restorasyonlar yapıyor, halkı turizm konusunda bilgilendirip dahil etmeye çalışıyorlar. Yanlışlar var mı? Mutlaka vardır. Ben bu konuda uzman olmasam da uzağında da sayılmam.Yeşilırmak’ın içine beton dökülüp de ışıklandırılmış olmasını sindiremiyorum. Neden nehirle bu kadar oynama gereği duyuyorsunuz? Zaten birçok yerde suyuna gem vuruluyor. Bırakın doğal mecrasında aksın. Beton beş yüz metrelik bir kısma atılmış. Amaç; ışıklandırıp, bu küçük yerde Osmanlı kayıklarıyla bir iki tur atmak. Özellikle kente gelen Arap turistlerin rağbet ettiklerini gördüm. Peki, değer mi? Bana göre nehrin doğallığına müdahale biraz tehlikeli bir durum. Balıklar bu beş yüz metreden atlayabilir mi, yumurta bırakıp üreyebilir mi, bu müdahaleye uyum sağlayabilir mi, emin değilim. Doğallıktan yana isek kaçınmalıyız derim. Tokatlılar da nehri olduğu gibi sevip faydalanmalılar. Bu şehir için söylemiyorum ama diğer yerlerde yapılan ve felaketlere davetiye çıkaran bütün yanlış uygulamalar, hep böyle küçük bahanelerle gerçekleştirildiler.
Örneğin, bu seyahat sırasında iki defa Almus Baraj Gölü’ne gidildi. Almus küçük bir ilçe. Belli ki turizme soyunmuş. Gerçekleştirdikleri ve henüz proje halinde olan çalışmaları var. Baraj Gölü’nü, Tokat’ın Alaçatısı ve Maldivleri gibi sloganlarla sunuyorlar. Hatta, tanıtırlarken Salda’nın adı da geçti. Ama, gölde balık çiftlikleri var. İlçe balıktan önemli bir girdi sağlıyormuş. Balık çiftliğinin olduğu bir yerde göl turizme nasıl açılacak merak ettim doğrusu. Zor bir konu. Neden böyle bir şeye gerek duyulmuş anlamadım. Belki gölün kenarındaki doğallığa yönelseler daha başarılı olacaklar gibi görünüyor. Yanlış uygulamalar nelere mal oluyor görüyoruz. Koca Salda’yı bile bitirdiler.

Tokat’ın Turizmdeki Şansı

Tokat, turizm alanında güçlü bir şehir mi derseniz, ben çok güçlü olduğunu söylerim. Sadece, olabildiğince az hata yapmaları belki de hiç yapmamaları gerekiyor. Yakında Tokat bir müze açılışı yapacak. Ülkenin ilk Tuvalet Müzesi’ni açacaklar. Düşünün artık, şehrin turizm konusunda ne kadar zengin olduğunu. Coğrafik olarak önemli bir noktada bulunuyor. Karadeniz’e paralel uzanan sıradağlar, doğuya doğru birbirlerine yaklaşıyor ve yükseklikleri de artıyor. Kazova, Omala, Turhal, Erbaa, Artova ve Zile isimleriyle yedi güzel ovaya sahip bulunuyor. Yayla ve baraj gölleri de eklenince, tarım, hayvancılık ve turizm alanında eli güçleniyor. Tokat’ı sulayan Yeşilırmak ve kolları geçtiği yere bereket saçarak, gidenlere doğanın bütün zenginliğini sunuyor. Tarihi eserlerin büyüleyici ve farklı hikâyeleri de cabası. Yeter ki bir on beş yirmi sene daha şehrin bozulmadan devamını sağlayabilsinler. Toplum; doğa, tarih, turizm alanında gittikçe daha çok bilinçleniyor ve geleceğin bu üç kavramın korunmasına bağlı olduğuna inanıyor. Şimdilerde yaşanan büyük yangınların yanı sıra ürkütücü seller hep tabiatın tahribinden kaynaklanıyorlar. Tokat gibi şehirlerin turizm alanındaki başarılı çalışmaları, örnek olmalı ve yüzünü doğaya dönmüş şehirlerin artması sağlanmalıdır.


Bir başarı öyküsü yazan Beypazarı gibi bu şehrin de bunun üstesinden gelebileceğini düşünüyorum. Umarım yanılmam.

Haber: Bilsen Gürer


Bu Haber 16.08.2021 - 12:34:18 tarihinde eklendi.
Kullanıcı Yorumları
Henüz yorum yapılmadı.
En Çok Okunanlar
Bunları Okudunuz Mu?
Yazarlar
Tüm Yazarlar
GÜNCEL HABERLER
SEKTÖREL HABERLER

Turizm gündemine ilişkin haberlerin her gün mail adresinize gelmesi için abone olun.