Bağlıkaya HURSAD’ı hac baronluğu ile suçladı
Birlik Genel Merkezinde hac ve umre seyahat acenteleri ile bir araya gelen TÜRSAB Başkanı Bağlıkaya, ‘hac barınları’ ifadesini kullanarak isim vermeden HURSAD’ı hedef aldı.
Hac ve umre acentelerinin sorunlarının konuşulduğu toplantıya ilişkin açıklama yapan
TÜRSAB Başkanı Firuz Bağlıkaya bu faaliyet alanında tekel oluşturmaya çalışan hac baronlarına karşı hakkı yenen ve yüksek teminatlarla iş yapmaları engellenen seyahat acentalarının yanında olduklarını söyledi.
18 milyon lira sözleşme teminatı getirildi
Yolcu başına alınan teminatların haricinde, hac ve umre acentelerinden ayrıca talep edilen 2 milyon Suudi Arabistan Riyali (Yaklaşık 18 milyon lira) tutarındaki sözleşme teminatının da masaya yatırıldığı toplantıda konuşan
Bağlıkaya “
TÜRSAB’a ait temsil yetkisi ‘temsilci’ olarak seçilen kişi tarafından bir derneğe mal eden uygulamalarla kötüye kullanıyor. 6-7 sene önce feryat figan ‘Bize zulmediliyor, TÜRSAB bizden her hacı için şöyle para kesiyor, böyle para kesiyor’ diyenler şimdi aynı zulmün katmerlisini kendileri uyguluyorlar, neden şikayet ediyorlardıysa çok daha fazlasını şimdi kendileri yapıyorlar.” diye konuştu.
"Bunlar hac ve umre baronları"
İsim vermeden
TÜRSAB’ın
Bakanlıklararası Hac ve Umre Kurulu Temsilcisi Diyaeddin Şahin’i ve
Hac ve Umre Seyahat Acentaları Derneğini (
HURSAD) işaret eden Bağlıkaya “
Bunlar hac baronları. Biz onlara Diyanet İşleri’nin yüzde 60 olan hac kotasına karşılık seyahat acentalarının yüzde 40 olan payını büyütsün, acentaların hakkını hukukunu korusun diye yetki verdik, TÜRSAB’ı temsilen Bakanlıklararası Hac Umre Kuruluna gönderdik. Yetkiyi verdiğimiz kişi kurumun arkasından dolandı. Pastayı büyütüp herkese ekmek sağlaması gerekirken enerjisini küçük bir grubun menfaatlerini büyütmek, tekel oluşturmak için kullandı. Kurumuna ihanet eden her şeyi yapar. Ayrı birlik kuracaklarını söylüyorlar. Ayrı birlik kurarlarsa ne yapacaklarını şu an yaptıklarıyla şimdiden gösteriyorlar” ifadelerini kullandı.
TÜRSAB’ın açtığı davalar sürüyor
2024- 2025 Yılı Acenta Umre Şartnamesi'nin Teminata İlişkin yönetmeliğin 4’üncü maddesinin (c) bendi ile Başkanlıkça sözleşme imzalamak isteyen seyahat acentalarına 15.10.2025 tarihine kadar geçerli olmak üzere
2 milyon Riyal tutarında banka teminat mektubu veya eşdeğer miktarda dövize karşılık gelen teminat mektubu sunma yükümlülüğü getirildi.
TÜRSAB’ın söz konusu düzenlemenin ve belirlenen fahiş miktarlı teminat hükmünün iptali maksadıyla yürütmenin durdurulması talepli olarak açtığı dava Danıştay 10. Daire Başkanlığında görülüyor.
“Yaşanan sorunların temelinde yapılan yönetmelik değişikliği yatıyor”
Toplantıda açılan davalar ve devam eden yasal süreçle ilgili bilgi veren
TÜRSAB Hukuk Başmüşaviri Avukat İlker Ünsever, yaşanan sorunlara, 2022 Kasım ayındaki
Bakanlıklararası Hac ve Umre Kurulundaki TÜRSAB temsilcisinin hac ve umre seyahatleri düzenleyen seyahat acentaları arasında yapılacak seçimle belirlenmesini öngören
Cumhurbaşkanlığı Kararnamesinin yol açtığına dikkat çekti. Yönetmeliğin hukuka aykırı düzenlemelerle temsilciyi TÜRSAB’dan bağımsız hale getirdiğini kaydeden Ünsever, temsilciye tanınan inanılmaz yetkilerle bugünkü haksız ve hukuksuz uygulamaların önünün açıldığına işaret etti. Ünsever şu ifadeleri kullandı:
“Temsilci denetlenebilmeli ve hesap vermeli”
“Bu yönetmelikleri düzenlemelere göre belirlenen temsilci Dernekler Kanunu’na göre kaymakamlıklarla denetlenebilecek bir dernek adına
Suudi Arabistan’da faaliyet göstererek kendisine ait olmayan yetki kullanmakta, akçeli işler yapmaktadır. Biz buna karşı da 2023 yılının Haziran ayında bir dava açtık. Bu dava da devam ediyor. Bakanlıklararası Hac Kurulunda verilecek kararlarda temsilcinin bağımsız olmaması, verilen yetkiyle ilgili denetlenebilmesi, hesap verebilmesi gerektiğini dile getiriyoruz. Burada özellikle mali yükümlülüklerle ilgili mutlaka
TÜRSAB’ın görüşünün olması lazım. Kuruldaki kararların da TÜRSAB’a aktarılması gerekir. Bugüne kadar biz Bakanlıklararası Hac ve Umre Kurulu’nun bir tane kararını resmi yollarla alamadık.
Diyanet İşleri Başkanlığına yazı yazıyoruz, Bakanlıklararası Hac ve Umre Kurulu’nun kararını gönderin diyoruz. ‘Temsilci’ye gönderildi’ şeklinde cevap geliyor. Sonra İhtisas Başkanlığımızın becerisi ile kararı alıyoruz ve davamızı böyle açıyoruz. Bu davamız da sürüyor, yürütmenin durdurulması ile ilgili talebimiz henüz cevaplanmadı.”
"Hac için 10-15 yıl bekleyen insanların hakkı yeniyor"
Son mesele gerçekten işin tuzu biberi olan bir mesele. Yazımızın bir yerinde yapılan yeni düzenlemede hacı adayının kuradan sonra vazgeçmesi halinde boşalan kontenjan mevzuata göre kuraya katılmışlar arasından karşılanır dedik, Bakanlıklararası Hac ve Umre Kurulu karar değiştirdi ve hiç kuraya katılmayanlardan da belirlenebileceğini açıkladı. Buna karşı da dava açtık. Kutsal bir vazifenin ifası ile ilgili böyle bir adaletsizlik olur mu? Hac seyahati için 10-15 yıl bekleyen birinin hakkı böylece yenilmiş oluyor.”
“Açtığımız davalara müdahil olun”
“Teminat meselesi çıktı. Kırk yıllık hukukçuyum ben böyle bir şey görmedim. Teminat doğabilecek riske karşılık bu riski üstlenebilecek olan tarafların olası zararlarını peşinen korumak adına alınan bir bedele verilen isimdir. Zaten her imzalanan sözleşme ile ilgili bir teminat alıyorsun. Bunun adı ancak harç olabilir. Harç da kanunla konulabilir. Bu da kanun değil. Bu teminat konusu ile ilgili yürütmenin durdurulması yönündeki başvurumuzun incelenmesi aşamasındayız. Diyanet İşleri Başkanlığı’nın 30 günlük bir savunma süresinden sonra Danıştay 10. Dairesi bununla ilgili karar verecek. Açtığımız davalara her acentanın müdahil olarak katılma şansı var. Örnek bir dilekçe ile masrafsız bir şekilde acentalarımız bu davalara müdahil olabilirler.”
Bu Haber 08.08.2024 - 09:26:21 tarihinde eklendi.
Kullanıcı Yorumları
-
Hürsad sayesinde seçimi kazanmak ve Türsab başkanı olmak için vermediği taviz kalmamıştı Firuz bağlıkaya'nın ...Şimdi ise kayıkçı kavgası veriyorlar