Baştan şunu söyleyeyim; çok zengin olmak istiyorsanız otelciği seçmeyin. Her yerde söylüyorum otelcilik iyi yaparsanız sizi iyi yaşatır ama kesinlikle zengin olmak için otelcilik yapılmaz. Yani para için pul için yapılmaz. DOĞRU SÖZE NE DENİR :)
Turizmden Portreler - TurizmGüncel
1970 yılında Mustafa-Kezban Karacabay’ın 7. çocuğu olarak İstanbul’un Fatih ilçesine bağlı Kocamustafapaşa semtinde dünyaya gelen Aydın Karacabay, hem kendi özel işindeki başarısı hem de turizm STK’larında aldığı görevlerle sektörde tanınan bir isim.
Yıl 1986, İngiltere yaz okulu
Yozgat, Ankara, İstanbul...
O henüz doğmadan ailesi Yozgat’tan Ankara’ya taşınmış. Daha sonra ise istikamet İstanbul olmuş. İlkokul birinci sınıfa Kocamustafapaşa’da başlayan Karacabay, “Ondan sonra oradan Bahçelievler'e taşındık. İlkokul ve ortaokulu Bahçelievler'de bitirdim Liseye Çavuşoğlu Kolejine kayıt yaptırdım oradan mezun oldum ondan sonra üniversite hayatı başladı....” diyor.
“Yozgat’tan, Anadolu’dan İstanbul’a gelmiş bir aileyiz” diyen Aydın Karacabay, ailesi ile ilgili şu bilgileri paylaşıyor:
Annem ev hanımı. Yedi kardeş olduğumuz için ancak onlara bakabilmiş, bir iş hayatı olmamış. Bu yedi kardeşin 3’ü erkek 4’ü kız ve en küçükleri benim. Abilerimden ikisi iş insanı. Birini ise trafik kazasında kaybettik., diğeri de yine burada otelci.
Aydın Karacabay annesi Kezban Karacabay ve babasi Mustafa karacabay ile birlikte
Mustafa bey Belçika’da kömür madeni işçisi
Babam 1960’lı yıllarda Belçika’da kömür madeninde çalışmaya başlıyor. Kömür madeninde çalıştığı üçüncü yılda madende büyük bir göçük meydana geliyor ve babam yaklaşık 10 ay hastaneden yatıyor. Az kalsın ayağını kaybedecekmiş. Doktorlar ayağı kesip kesmemeyi tartışıyor. Sonuçta ayak kesilmiyor ama uzun süre tedavi görmek zorunda kalıyor.
“Tazminatını verip babamı emekli ettiler”
Maden şirketi babamın artık madende çalışmaya elverişli olmadığına karar veriyor. Babama bir miktar tazminat veriyorlar ve o da bu parayla ticarete başlıyor. O zaman işe Avrupa’daki kullanılmış traktörleri Türkiye’ye ithal ederek başlıyor. Zaten eskiden dedemden kalma bir traktör alım-satım işi varmış. Oradan işi de biliyor.
İngiltere’den tarım makineleri ithalatı
Babam daha sonra İngiltere’ye gidiyor ve orada çalışmalar yapıyor. İngiltere'den gemiler kiralıyor ve traktör, biçerdöver saman balya makineleri tarım makineleri ithal ediyor, bu konuda uzmanlaşıyor. Uzun yıllar, ta ki 2000’li yıllara kadar yapıyor bu işi.
Aydın Karacabay'ın doğum günü partisi - Notthingham Üniversitesi 1991
Karacabay ailesi 1988 yılında ilk otelini Sirkeci’de açıyor
Babam daha sonra burada Sirkeci'de şirketin kurulduğu Karacabay iş hanında çalışmalarını yürütüyor. Devamında Sirkeci’de aileye ait gayrimenkuller alınıyor. Tabi o zamanlarda turizm yavaş yavaş gelişiyor. “Bunları nasıl değerlendirelim?” diye düşünürken, 1988 yılında 3 yıldızlı, Bakanlık belgeli ilk otelimizi Metropol Otel ismiyle açtık. İkişer yıl arayla, 1990 ve 1992 yıllarında iki tane Karacabay Otel daha açtık.
“Okul çıkışı otele gider, orada çalışırdım”
Oteller açıldığında siz neler yapıyordunuz? Otellerde çalıştınız mı?
“Otelimiz açıldığında lisede Çavuşoğlu Kolejinde okuyordum. Otelcilik mesleğini çok seviyordum. Okulumuz saat 15.00 gibi biterdi ve ben Bakırköy’den trenle Sirkeci’ye gelir, otelde çalışmaya başlardım. Belboyluk, ön muhasebe, barmenlik, resepsiyon... otelciliğin her alanında çalıştım.
Notthingham Üniversitesinde ekonomi okudu, seçmeli derslerin çoğunu turizmden alanından aldı
Otelciliğe beni babam teşvik etti ama ben kendim de istedim. Turizmi ve otelciği öğrenmemizi istiyorlardı. Bana üniversitede turizmle ilgili bir bölüm seç dediler ama o kısmet olmadı. İktisat okudum ve daha sonra üniversite yılları başladı. Üniversite yıllarındada da Notthingham Üniversitesinde ekonomi bölümüne girmeye hak kazandım. Ben ailenin son çocuğuyum. Dolayısıyla ben doğduğumda ailenin ekonomik durumu zaten iyiydi. Lisede derslerim çok iyiydi. Notthingham Üniversitesinde de başarılı oldum. Turizme merak saldığım için seçmeli dersimin birçoğunu turizm alanından aldım.
1991 İngiltere Notthingham Üniversitesin de başarılı geçen akademik yılın ardından kutlama partisi
“Lise 1’den itibaren her yaz Notthingham’a gidiyordum”
Peki hangi motivasyonla İngiltere’ye gittiniz? İngiltere’ye gitmenizi kim istedi?
Lisede başarılı bir öğrenciydim. Bir de yabancı dile çok düşkündüm. Yurt dışında okuma fikri beni hep heyecanlandırırdı. Lise 1’den itibaren her yaz İngiltere’ye Notthingham’a yaz okuluna gittim. İlk gittiğimde 16 yaşındadım ve her gittiğimde 3 ay kalıyordum.
1987-The Metropol Hotel’e okul çıkışında barmenlik yılları
“Babam İngiltere’de okumamı teşvik etti”
Daha sonra üniversite için başvurdum. Zaten şehri beğeniyordum ve alışkındım. Beni bir sınava tabi tuttular. Onu da başarıyla geçtikten sonra üniversiteye başladım. Babam İngiltere’den ithalat yaparken İngilizcesi olmadığı için çok sıkıntı çekmiş. Bu nedenle İngiltere’de okumamı o da teşvik etti.
1988-The Metropol Hotelde çalışırken
“Her gece valizimi topluyor, sabah olunca geri dolaba yerleştiriyordum”
Oradaki yıllarınızdan bahseder misiniz biraz?
Üniversite hayatında çok önemli arkadaşlar edindim. 16 yaşımdan beri her yıl gittiğim için orada çok sıkıntı çekmedim. Ama tabi orada 3 ay değil yıllar 3 yıl 4 yıl bi süre yani o beni biraz korkutuyordu. O kadar sene ailemden ayrı kalabilir miyim bilmiyordum. İlk başlarda her gece valizimi topluyordum. Ama sabah açıp yine yerleştiriyordum valizi. Bir kaç kere bunu yaşadım.
Turizm yapmak isteyen insan çevreyi ve kültürleri tanımalıdır. Yaptığım turizm işinde orada edindiğim tecrübenin, çevrenin ve kültürün çok önemli olduğunu düşünüyorum.
Notthignham Üniversitesi, mezuniyet kep giyme töreni
“Gebze’de traktör montaj fabrikası kurduk”
Peki turizme devam ederken tarım aletleri işiniz de devam ediyor muydu?
Otelcilikle uğraşırken makine ithalatı işi de devam ediyordu ve ana işimiz halen oydu. Daha sonra traktör ithalatından vazgeçip Gebze-Şekerpınar’da bir traktör montaj fabrikası kurduk. Orada İtalyan Landini markalı traktörlerin montajını yapmaya başladık. Öte taraftan da biçerdöver ithalatımız da gelişti ve tarım makineleri ithalatında çok ciddi bir marka haline geldik.”
Şirketteki hisselerini yeğenlerine devredip kendi kaderini çizmeye başlıyor...
Kendisi büyük abisiyle, babası da küçük abisiyle birlikte çalışan Aydın Karacabay, birlikte çalıştığı abisini trafik kazasında kaybeder. Bunun üzerine şirketteki hisselerini abisinin çocuklarına devreden Karacabay, kendi kaderini çizmeye başlar. Babasının çalıştırdığı Metropol otele desteğe giden Karacabay, eş zamanlı olarak Karacabay Mühendislik Dış Ticaret ismiyle kendi şirketini de kurmuş. Karacabay kurduğu bu şirket için ise, “Bu şirketle uzun yıllar transit ticaret yaptım ve kendi alanında da gerçekten söz sahibi bir şirket oldu. Serbest bölgede firmalar kurduk. İtalya’dan Azerbaycan, Kazakistan, Irak, Libya gibi ülkelere endüstriyel ürün ve makine satıyorduk. Ürünleri Türkiye’ye sokmadan direkt oralara satıyordum.” bilgilerini paylaşıyor.
Yıl 2010, Levni Hotelin açılışında çekilmiş bir fotoğraf
Levni Otelin arazisi satın alınıyor...
Bir yandan ticaret işiyle uğraşan Aydın Karacabay, bir yandan da 2008’de inşaatına başlayacağı Levni Otel’in arazisini satın almıştır. İki yıl süren inşaatın ardından 2010 yılında ilk otelini açan Karacabay’ın iş yaşamında turizmin ağırlığı giderek artmaya başlıyor.
“Her erkek çocuğu gibi pilot olmak istiyordum ama...”
Peki hayaliniz turizmci olmak mıydı?
Ben her erkek çocuğu gibi pilot olmak istiyordum ama olmadı. Rahmetli abim de çok başarılı bir öğrenciydi ve iktisat mezunuydu. Biraz da ondan özendik herhalde. Turizm seçimini yaptığım için mutluyum ama pilotluk da içimde kaldı.
Aydın Karacabay Levni Hotel personeli ile birlikte - 2012
İstanbul’da 8 ay askerlik
Yıllar hızlı geçiyor... Üniversite, iş yaşamı derken, o arada askerlik ve evlilik de aradan çıkmış olmalı? Askerlik döneminizden ve nasıl evlendiğinizden bahseder misiniz?
Askerliğimiz kısa dönem olarak 8 ay İstanbul’da Harp Akademileri Komutanlığında yaptım. İngilizce imtihanı ile oraya girdim. İki yere gidebilirdim, ya Genel Kurmay Başkanlığı ya da Harp Akademileri Komutanlığı. İstanbul’da düştük. Askerlik boyunca çalıştık, İngilizce çeviriler yaptık. Askerlik bittikten sonra iş hayatına devam ederken 29 yaşında eşimle tanıştım.
“Üç çocuğumuz dünyaya geldi”
Eşimin ablasının kocası benim arkadaşımdı. Silivri’de yazlık bakmak amacıyla bizim orada bulunan yazlığımıza gelmişlerdi. Ben de yardımcı oldum. Derken orada tanıştık. Sonra aileler görüştü, Babam henüz hayattaydı, Türk usullerine göre evlendik. İkisi kız, biri de erkek olmak üzere 3 çocuğumuz dünyaya geldi. Kızım hukuk fakültesinde 2. sınıfta diğer kızım bu sene girdi sınavada o da İngiliz dili ve edebiyatı istiyor. Oğlum Akif şu an ortaokulda Bilfen okullarında okuyor. Çocuklarımın iyi bir eğitim aldıklarını düşünüyorum.
Aydın Karacabay, kızı Neslihan Karacabay ile birlikte
“Ev hanımı demek haksızlık, ‘ev emekçisi’ denmeli”
Eşiniz turizm işinde destek oluyor mu size?
Eşimin tabi benim işimle ilgili kısma çok katkısı olmuyor. Çünkü onun işi daha zor çocukların eğitimini evin düzenini yönetmek . O da çok yoğun bir şekilde çalışıyor. Aslında ev hanımı demek haksızlık oluyor, bence emekçi, ağır emekçi. Yani sağolsun o da bütün evdeki düzenimizi her şeyimizi ayarlıyor bir yerde en önemlisi o siz evde mutlu olmazsanız işte de mutlu olamazsınız aslında her türlü desteği vermiş oluyorlar.
Aydın Karacabay’a makine ihracatından vazgeçerek tamamen turizme yönelmesinin nedenini de soruyoruz..
“Çok zengin olmak istiyorsanız otelciliği seçmeyin”
Turizmde daha çok para olduğu için mi ihracatı bırakıp buraya yöneldiniz?
Baştan şunu söyleyeyim; çok zengin olmak istiyorsanız otelciği seçmeyin. Her yerde söylüyorum otelcilik iyi yaparsanız sizi iyi yaşatır ama kesinlikle zengin olmak için otelcilik yapılmaz. Yani para için pul için yapılmaz. Biz otelcilikten kazandığımızdan fazlasını dış ticarette, üretimde ve imalatta kazanıyorduk zaten. Ama otelcilik için gerçekten biraz amatör bir ruha sahip, heyacanlı biri olmanız gerekiyor. Ben bir de yapım gereği hiç sıradan projeler içinde olmak istemedim. Yani sıradan işe hiç girmedim. İşte Levni Otel, bu konuda çok da mütevazı olmayacağım, gerçekten bölgenin çıtasını yükseltti. O konuda iddialıyım. Bölge ortalamasının üzerinde bir hizmet veriyoruz. Öte taraftan da otelcilik sevmeden yapılacak iş değil. Ofisi kilitleyip gidersiniz ama oteli kilitleyemezsiniz. Pazarınız yok, bayramınız yok...
Aydın Karacabay TÜROB'un eski başkanı Timur Bayındır, şimdiki başkanı Müverra Eresin ve genel sekreteri İsmail Taşdemir ile bielikte ITB Berlin Turizm Fuarında - 2013
Otelciliğe çok idealist olarak bakıyorsunuz fakat diğer yandan da Türkiye’de otelcilik biraz ayağa düştü. Bütün inşaatçılar otelci oldu. Bu sizin şevkinizi kırmıyor mu, bu işe nereden bulaştık demiyor musunuz?
“Eczane bile açarken Eczacılar Odasından izin alınıyor”
Tabi mutlaka kırılıyor. Şöyle aslında; bu işe bu şekilde başlayanlar çok mutsuz oluyor. İşin sonunda beklentilerini alamıyorlar alamayınca da çok büyük sıkıntılara giriyorlar. O dönemde onlar kendi yaptığı yanlışın ceremesini çekerken siz de onun yaptığı yanlıştan etkileniyorsunuz. İşletmeyi güzel yapamayınca fiyatları düşürüyor. Bu sektörde keyfimizi kaçırıyor. Eczane bile açarken Eczacılar Odasından izin almanız gerekiyor. Oda, ‘Burası uygun değil’ dediğinde oraya eczane açamıyorsunuz. Ama 50 milyon dolar para harcayıp istediğin yere otel açabiliyorsun. Bunun bir standardının olması gerekiyor. Türkiye Otelciler Birliği bu konuda görev üstlenebilir diye düşünüyorum.
Yıl 2015 - Brezilya Sao Paulo World Travel Market Latin America Fuarında açılış konuşmasını yaparken
“Turizmde eskinden daha iyi pazara kazanılıyordu görüşüne katılmıyorum”
Siz bir yanıyla Türkiye’de turizmin gelişimine de tanıklık ettiniz. Turizmin gelişmeye başladığı dönemle ailenizin otelciliğe girdiği dönem aynı hemen hemen. O dönemler için, ‘Turizmde ve otelcilikte çok daha iyi para kazanılıyordu’ diye bir efsane var. Doğru mu bu?
Yok ben bulunduğumuz bölge için çok katılmıyorum bu görüşe. Benim burada büyüdüğüm çevre Tarihi Yarımada Sirkeci Eminönü Sultanahmet. Bu bölgede öyle değildi. Bu bölge otelciğin en ucuz ve en kötü yapıldığı bölgeydi. Gazeteci Hasan Pulur’un ‘Olaylar ve İnsanlar’ diye bir kitabı var. Pulur kitabında bir kişiye ilişkin aktardığı anekdotta, “ O kadar kötü bir durumdaydı ki en son sirkeci otellerine düştü.” ifadelerini kullanıyor. Sirkeci o zamanlar, garın da burada olmasından dolayı, kente göçmüş en düşük gelir seviyeli insanların konakladığı, bekar evlerinin, hamalların bulunduğu yerlerdi. Ama tabi ticaretin de kalbiydi. Türkiye’nin en büyük otomotiv şirketlerinin çıkış noktası Sirkeci’dir.
Sirkeci’nin şansı ise, İstanbul’un UNESCO listesinde bulunan 10 eserinden 9’unun bölgemizde bulunmasıydı. O nedenle bölgede turizmin gelişmesi çok doğal oldu.
Bölgede turizmin gelişmesinde elbette Eminönü otelcilerinin, Sirkeci otelcilerinin kurdukları dernekler de etkili oldu. Ben de Sirkeci Otelciler Derneğinin kurucularındanım. Burada çok güzel işler yapıldı. Turizm STK’ları alt yapının geliştirilmesi için kamu kurumları üzerinde baskı kurabiliyor.
“2013 yılında standart oda fiyatı 170 euroydu”
Bizim otelimiz 1988 yılında açıldı. O zamanlar satış fiyatları kötüydü. Zaman geçtikçe, sektör kendini buldukça, yatırımlar yenilendikçe ve İstanbul'un da popülerliği arttıkça bölge değerlendi. 2012-13 yıllarında iyi otellerin standart oda fiyatları 170 euroya çıktı. 2015 sonu 2016'daki terör ve güvenlik sorunları yaşanana kadar çok iyi bir dönem yaşadık. İyi paralar kazandık ve güzel yatırımlar oldu,.Olaylardan sonra turizm sektörü o tarihten beri hâlâ krizden çıkmış değil. Sonrasında da pandemi yaşandı tabi.
“Ne kadar yatırım yaparsak yapalım buna değdiğini gördük”
Yeni yatırım planlarınız var mı, otelcilikte diğerlerinden farklı olarak nasıl bir strateji işliyorsunuz?
Bölge o kadar değerli ki, ne kadar yatırım yaparsanız yapın buna değdiğini gördük. 2008'de projeyi açıkladığımızda çok eleştirildik. “Bu bölgede bu paralar yatırılır mı geri dönüşü olmaz” dediler ama biz bölgeye lokasyona inandığımız için yatırımı yaptık. Her yer yürüme mesafesinde, Ayasofya'nın gölgesinde oturuyoruz. Karşımız deniz... O yüzden çok doğru yaptığımızı düşünüyorum.
“Çıtayı hep yükseğe koyduk”
Biz çıtayı hep yüksek yerlere koyduk ve ülkenin istikrarı iyiyse iyi paralar kazandık. Bundan sonra tabii küçük butik bir otel açtık, tramvay yoluna çok yakın bir bölgede, onu açtıktan sonra pandemi başladı ve kapatmak zorunda kaldık. Çok nitelikli ve özel belgeli turizm bakanlığına bağlı bir otel. Şu an 2 tesisimiz var. Yeni projemizi de, 2013 yılında satın aldığımız Cağaloğlu Sosyal Sigortalar Müdürlüğü binasında. Ankara’dan uzun ihaleler açık artırmalar sonucunda 2013'te aldık binayı. Binada 2016'ya kadar SGK faaliyetine devam etti. 2016'da da artık kiraya vermedik çünkü otel yapma planımız vardı. Ufak tefek bürokratik sıkıntılarımız vardı onların giderilmesi birkaç senemizi aldı. Şimdi ona başlayacağız tam karar vermedik ama yine 75 odalı bir otel planlıyoruz.
Aydın Karacabay Levni Hotels personeli ile birlikte
Yeni otelde konforu daha da artıracak
Orada iki bina daha alıp ekledik ve 2 bina 4 bina oldu, 4 binada bir proje planlıyoruz. Orada da konforu arttıracağız biraz daha. Osmanlı ve geleneksel hamam tarzını ekleyeceğiz birazcık yorum katacağız. 1,5 sene süreceğini düşünüyorum başladıktan sonra. Bir aya kadar başlarız. Açılış 2023'ün ilkbaharına denk gelebilir. Nisan mayıs aylarına açabilirsek bizim için çok büyük bir başarı olur. Ayrı bir konsept düşünüyoruz ve iki otel arasına da bir geçiş koyma düşüncemiz var ama yapıp yapmama konusunda kesin emin değiliz.
Türkiye'de turizm bu kadar gelişmiş bir sektörken turizm sektörünün lobi ayağı bu konuda yeterince gelişmiş durumda mı sizce?
“İTO meclis üyesiyim ama turizme istediğim katkıyı veremedim”
Ticaret odasında meclis üyesiyim ve hiçbir zaman hayal ettiğim katkıyı ve hizmeti veremedim. Çünkü oraya bir takım halinde seçiliyorsunuz ve o takımla da anlaşmanız gerekiyor. Bazı sıkıntılardan dolayı pek katkımız olmadı. Elimizden geleni yapıyoruz fakat komitemizde pek bir faaliyet yürütemedik. Yapının değişmesi gerekiyor. Bizim sivil toplum örgütlerimiz elinden geldiği kadar çalışma yapıyor ama eksiklikler var. Bir kere Türkiye Otelciler Birliğinin resmi bir yasaya kavuşması gerekiyor. Nasıl ki eczane açmak için Eczacılar Odasından izin alınıyorsa, projenizi Elektrik Mühendisleri ,Odasına onaylatmanız gerekiyorsa otel projenizi de Türkiye Otelciler Birliğine onaylatmalısınız.
Levni Hotels'in üst düzey yöneticileri ile birlikte
“Yatırımlarla ilgili bir üst kurul oluşmalı”
Bir üst kurul oluşmalı. Yatırım ülkenin milli serveti dediğimiz paralar heba edilmeden yapılmalı. TÜROB yasası olmadığı dernek statüsünde kalıyor sınırlı etkide bulunabiliyor. Bu iş biraz da bütçe işi. TÜROB’a üye olmak için birkaç bin lira ödeniyor, sivil toplum örgütünü sürükleyen bütçesidir. Bütçesi olmayan bir sivil toplum örgütü ne yapabilir ki?
“Potansiyel yoksa milli servet heba oluyor”
Bir yerde eğer potansiyel varsa otel açılması sektöre zarar vermiyor. Oteller arttıkça bir otel bölgesi oluşuyor ama potansiyel yoksa oradaki milli servet heba ediliyor. TÜROB’un orada profesyonel yönde tavsiye vermesi görüş bildirmesi gerekir. Yatırımcıya zorlamaya yapmazsınız ama en azından tavsiye verilebilir, mutlaka ciddi bir yasayla desteklenmesi gerekir.
“Turizm döviz sıkıntısı yaşandığında hatırlana bir sektör”
Turizm önemli bir sektörken bu önem kamu nezdinde de biliniyor ve ona göre davranılıyor mu?
Türkiye'de ekonomik sıkıntılar ön plana çıktığında, döviz dengesi bozulduğunda hatırlanan bir sektör turizm. Son yıllarda dövizin hızla artması ve enflasyonun yükselmesi turizmi hatırlatıyor. Biz henüz yeni gerçek ihracatçı kabul edilmeye başladık. Daha yeni kredilere hak kazandık, turizmin değeri yeni anlaşıldı. Otelcilik sektörü istihdamı arttırıyor. Biraz üvey muamelesi gördü ama değeri anlaşılmaya başladı.
“Otelciler olarak domates, havlu, çarşaf da satıyoruz”
Devlet tarafından turizmin desteklenmesinden başka çare yok. Turizmde 40 milyon turist 33 milyar dolar gibi hesaplamalar yapıyoruz. Bunlar hariç başka gelirleri de eklediğimizde gelir 3 katına çıkıyor. Biz otelciler olarak oda satıyoruz ama domates, havlu, çarşaf da satıyoruz. Biz bunları yaparken bir ithalata gerek duymadan yapıyoruz. Kazandığımızın yüzde 100'ü burada kalıyor. Sadece otel kurulurken bir kerelik bir harcama yapılıyor dışarıdan getiriliyor jeneratör vs gibi. Ülkeye olan katkımız yeni anlaşılıyor
“O zamanlarda alt düzey bir otelcilik yapılıyordu”
Eski dönemde turizm ruhu nasıldı şu anki durumla kıyaslanınca şu anki ruh nasıl?
O dönemler genç turistlerin, düşük bütçeli insanların geldiği; esnafların Anadolu’dan gelip birkaç gün konakladığı alt düzey bir otelcilik yapılıyordu düşük fiyatlarla. Ama şu anda bölge gerçek değerini yavaş yavaş buldu.
“İstanbul daha fazla döviz girdisi sağlıyor”
İstanbul Türkiye'de Antalya'nın ya da diğer güney illerinin kazandığı dövizin çok üzerinde döviz girdisi sağlıyor. Bizim 170 eurolara standart odalara sattığımız bu dönemde, onu her şey dahil yarı fiyatına satıyorlar. Buraya gelen kahvaltısını yapıyor ve gidiyor şehirde herkese katkısı var. AVM’ye gidiyor, bara, kafeye, gece kulübüne gidiyor... Bu nedenle turist başına 600 dolar harcama İstanbul için çok gerçekçi gelmiyor.
“Çocuklarıma turizmci olmalarını tavsiye ederim”
Çocuklarınıza otelci veya turizmci olmasını tavsiye eder misiniz?
Tavsiye ederim. Çocuklarımdan bir tanesi İngiliz dili ve edebiyatı istiyor. O biraz meraklı turizme. Diğer çocuğum ise hukuk seçti. En küçük oğlumun da daha düşünmesi için zaman var. Bir ya da iki çocuğumun bizim meslek kolunu seçmesini isterim tabii
Aydın Karacabay’ın gezmekten hoşlandığı ülkeler
Siz turist olduğunuzda nerelere gitmeyi seversiniz, hangi ülkeleri ya da şehirleri merak ediyorsunuz?
Kesinlikle yaz tatillerinde Türkiye dışına çıkmam mümkün değil. Çünkü deniz, kum, güneş konusunda Türkiye çok şanslı. Ama kültür turizmi derseniz Londra sokaklarında kaybolmayı çok severim. 4 yıl yaşadığım bir ülke olduğu için Londra bana ayrı bir keyif veriyor. Ailece yılda bir kere mutlaka gidip birkaç gün geçiriyoruz. Arada bir İtalya'ya da gidiyoruz. İtalya da sevdiğimiz bir ülke. Bu aralar çok fazla seyahat yapamadık ama her şey düzeldiğinde tekrar seyahatlere çıkmaya başlarız.
Yıl 2015 - Küba
Sizin sektörde turistlerle ya da meslektaşlarınızla geçen enterasan ya da komik bir hikayeniz var mı?
Hiç memnun olmayan yorum sitelerinde çok kötü yorum yapan, puan veren bir misafirimiz tekrar gelip burada konakladı. Bizim misafir ilişkileri müdürümüz mutlaka sormuştur ama elimizden geldiğince daha fazla ilgilenmeye çalıştık, bu bana enterasan geldi işte böyle enterasan şeyler oluyor...
“Yine turizmci olurdum”
Tekrar dünyaya gelseniz yine otelci mi olmak isterdiniz?
Ben yine turizmci olurdum, turizmde gizemli beni çeken bir taraf var ve seviyorum
“Sektörden çıkmayı planlamıyorum”
Turizm sektöründen ne zaman emekli olmayı düşünüyorsunuz? Sektörü ne zaman bırakmayı düşünüyorsunuz?
Belli bir yaştan sonra, kurumsallaşmamızı gerçekleştirdikten sonra, çocuklarımın da ilgisini çektikten sonra düşüneceğim şeyler. Şu anda sektörden çıkmayı planlamıyorum bunu düşünmedim.
TurizmGüncel’in Telegram kanalı yayında. Günün öne çıkan turizm haberleri için: https://t.co/KNoOKYG8OD pic.twitter.com/UUvgvILSA1
— TurizmGüncel (@turizmguncel) January 26, 2021
Baştan şunu söyleyeyim; çok zengin olmak istiyorsanız otelciği seçmeyin. Her yerde söylüyorum otelcilik iyi yaparsanız sizi iyi yaşatır ama kesinlikle zengin olmak için otelcilik yapılmaz. Yani para için pul için yapılmaz. DOĞRU SÖZE NE DENİR :)
Çok sevdiğim kiymetli dostum Aydın beyi tebrik ediyorum başarıları daim olsun inşallah ????kendisini iyi yetiştirmiş iyi bir iş insanı ,iyi bir aile reisi baba ,iyi bir girişimci sektör temsilcisi, iyi bir müslüman , en önemlisi benim iyi bir abimdir arkadaşımdır. Aydın Karacabayı ve ailesini tanıdıgım için çok mutluyum şanşlıyım İYİKİ VARSIN
Turizm gündemine ilişkin haberlerin her gün mail adresinize gelmesi için abone olun.
www.turizmguncel.com internet sitesinde yayınlanan yazı, haber, video ve fotoğrafların her türlü hakkı Turizm Güncel A.Ş.’ye aittir. İzin alınmadan, kaynak gösterilerek dahi iktibas edilemez.
Copyright © 2018 - Tüm hakları saklıdır. Turizm Güncel
Tasarım & Yazılım Altyapısı DataNet Bilgi Teknolojileri