Emir Hepoğlu

Turizmin güzel ve çirkin halleri

Hafta sonunu geçirmek için davet edildiğim otelin devasa havuzunda sudan boncuk çıkarma benzeri bir yarışma düzenlenmekte. Ülkemize kopmaya gelmiş yedi düvelden turist taifenin coşkunluğu hemen her dilden attıkları çığlıklarla tavan yapmış durumda.

Televizyon da ana haber izler gibiyim. Ocak ayında Rum Ortodokslar Haliç’de denizden haç çıkarma töreni yapıyor gibi. Ama arada fark var, burası Antalya, Temmuz ayındayız ve havuzdayız. Sonunda mikrofonu elinde tutan şef animatör sudaki onlarca mutlu ördeğin arasından ikisinin kazandığını anons ediyor. Ardı ardına 7 ayrı dilde derdini anlatmasını dinlemek hem çok eğlenceli, hem de çok yorucu. İki ıslak esmer adam sudan çıkar çıkmaz şef animatör sırayla yarışmacılara soruyor;

- where are you from ?

-i am from Israel

- where are you from ?

-i am from Iran

Sonra ne mi oluyor? Bu iki esmer Ortadoğulu düşman kardeş dostça sarılıp birbirlerini kutluyorlar.

Düşmanları bile sarmaş dolaş yapma becerisine sahip müthiş insanların mesleği turizm.

Turizmin güzel hali!

Eğitim ve muadili organizasyonlar için gittiğim luxury tesiste akşam yemeği için ana restorana doğru ufaktan süzülüyorum. Gün ortasında kendimden çok fazla ödün verdiğim için içimde bir şeylerin eksik olduğu hissiyatı oldukça kuvvetli. Dile kolay tüm gün boyunca 15.303 adım atmışım. Eksiklik hissinin açlıktan olduğu şüphe götürmez gerçek modunda. Açık büfeyi ufaktan kolaçan ediyor ve hemen boşken bile taşımakta zorlandığım pahalı ve devasa porselen tabağı su basmanı zemin olarak kullanarak yemek çeşitlerinden lezzetli bir kule yapmaya başlıyorum.

Ardından ilk bulduğum boş masaya çörekleniyorum. Bu sırada teras tarafında bir hengamedir gidiyor. Birilerinin bağırış, çağırış ve tatsızlık çıkarma çabası sonuç vermiş gibi gözükmekte. Anlaşılan o da yetmiyor ve dışarıda böğürmekte olan iyi giyimli hödük ile yanındaki tam olarak ne yaşandığını anlamamış civciv sürüsü bu sefer de şenlensin diye içeri geçiyorlar.

-Bana genel müdürünüzü çağırın çabuk, bu rezaleti hemen çözsün, yoksa neler olur bilemem artık. Siz benim kim olduğumu biliyor musunuz? ( 1 )

-Efendim ben F&B müdürüyüm yardımcı olmama izin verin lütfen.

-Efenbi mefenbi anlamam ben kardeşim, size ne diyorum O genel müdür buraya gelecek o kadar.

-Efendim kendisi tesis dışında, rica ediyorum bana şikayetinizi söyleyin, hemen çözelim.

-Yok kardeşim daha önce çözseydiniz, geç kaldınız çok geeeç. Ben buraya kaç para ödedim haberin var mı senin? Hem siz benim kim olduğumu biliyor musunuz? ( 2 )

-Emin olun kendisine ulaşıp hemen olanları bildireceğim. Lütfen siz de bana biraz yardımcı olun ve hemen dileğinizi yerine getirelim.

-Yooo o kadar basit kurtulamazsınız. Siz kimsiniz kardeşim, kim haa kiiiiim? Siz benim kim olduğumu biliyor musunuz? ( 3 )

Üç oldu saydım, vallahi de saydım, billahi de. Ben dahil tüm salonun sabrı testi hesabı taşmış, davul gibi gerim gerim gerilmiş durumda.  Şöyle en sağlamından bir La havle vela kuvvete illa billahil aliyyil azim çekiyor ve masamdan braveheart edasında kalkıyorum. Soluğu, çemkirme ustası hödük ve civcivlerinin yanında almamla, haykırarak sormam bir oluyor;

-Peki sen benim kim olduğumu biliyon mu hocam? Bilmiyon di mi?

-Hayır.

-Tamam ben de seni bilmiyom ve beraberimde şu anda bize bakan yaklaşık 300 kişi de. Umurumuzda da değilsin, derdin neyse söyle be adam, bırak da afiyetle yemeğimizi yiyelim.

-Öyle kolay değil yemezler, ben paramla hepinizi satın alırım ulan. Hatta bu oteli de alır alayınızı maraba yaparım. Siz benim kim olduğumu bilmiyorsunuz. Şurada afiyetle bir akşam yemeği yiyeceğiz haram zıkkım oldu bu salak garsonların sayesinde.

Sonradan öğrendik ki beyimizin derdi daha önce gözüne kestirdiği manzaralı masaya İngiliz konukların oturmuş olması imiş. Bütün bu martaval hepi topu bir masa için patlak vermiş.

Üç kuruş verdi diye oteli satın aldım zanneden ülkemin güzel insanları, vazgeçin artık bu huyunuzdan.

Turizmin çirkin hali!

İyi bir adam, iyi de bir genel müdür. Çalışanları onu genelde çok sever. Nedeni gayet basit, personelinin halinden çok iyi anlar. Zamanında çok kara kazan temizlemiş, çok tepsi taşımış, ama o günleri hiç mi hiç unutmamış. Kimine baba, kimine ağabey rolünde her daim. Boş zamanlarında ise otel yönetmekte. Benim otelde de bir şeyler yapalım dedi, memnuniyetle dedim gittim. Atölye yapalım gençler kaynaşsın, takım olsun, eğlensin dedim, eyvallah dedi. Gün geldi çattı, salona toplandık, otelin tüm çalışanları orada. Ne yapacağımızı, nasıl yapacağımızı anlattım, o da mikrofonu aldı biraz konuştu. Sonra haydi dedim başlıyoruz, müdürünüzde sizinle beraber.

Balon şişir dedim, şişirdi

Şarkı söyle dedim, söyledi

Jüri ol, sen seç birinciyi dedim, hiç şikayet etmedi

Sahneye koltuk koydum ‘’kırmızı koltuk programı’’ hesabı çalışanlara mektup yazdırdım, genel müdürünüz hemen burada okuyacak, şikayetinizi, memnuniyetinizi, önerilerinizi cevaplayacak dedim. Hiç birini atlamadan teker teker okudu cevapladı, hiç gocunmadı. Gün bitti kocaman bir kucaklaşma ve alkışın ardından tüm personel mutlu mesut salondan ayrıldı. Herkesin gözünün içi gülüyordu. Eğlenceyi de, yoğun mesaiyi de, kolayı da, zoru da Genel müdürleri ile birlikte paylaşmanın mutluluğu her hallerinden belliydi. Şimdi sorarım size bu otelde misafir memnuniyeti ne boyuttadır diye?.

Mutluluk tavan yapmış durumda, nerede ise şikayet yok.

EGOsunu törpülemeyi öğrenmiş yöneticilerin çevremizde çoğalması dileği ile….

Turizmin çok güzel hali!


Bu Makale 17.07.2018 - 09:11:01 tarihinde eklendi.


Kullanıcı Yorumları
Henüz yorum yapılmadı.
En Çok Okunanlar
Bunları Okudunuz Mu?
Yazarlar
Tüm Yazarlar
GÜNCEL HABERLER
SEKTÖREL HABERLER

Turizm gündemine ilişkin haberlerin her gün mail adresinize gelmesi için abone olun.