Feyzi Açıkalın

Turistin ürkekliği

Yazının başlığında Jodie Foster’in Oscar aldığı, bir psikolojik gerilim filmi olan Kuzuların Sessizliği’nden esinlendim.

Filme konu olan romandaki gibi gerilimli günler mi yaşıyoruz? Evet… Psikolojik mi? Eh, biraz benzeteceksek sosyolojik diyelim. Ama yakın coğrafyamızdaki paylaşım ve çıkar kavgaları o denli net ki, bunu her hangi bir bilim disipliniyle açıklamaya gerek bile yok.



ABD’nin hapşırsa dünyanın hasta olacağı bir dünyada, kendi asker eş ve yakınlarının derhal ülkeyi terk etmelerinin istendiği bir coğrafyada turizm yapmaya çalışıyoruz. Gergin olmamak mümkün mü? Gelen konukların ürkek olmaması olası mı?
Turizmdeki düşüşün ülke güvenliğiyle ilgili olduğunun bir türlü itiraf edilemediği günler Berlin Turizm Fuarı ile geride kalmıştı. Orada, körlerin sağırları ağırladığı akraba(!) stand ziyaretlerinden başkaca bir aktivitenin olmaması olayın vahametini gözler önüne sermişti. Sonrasında da patlamalar geldi…

Artık, sanki ilk kez görüyormuşuz gibi şehirlerimize gelen konukların kimliğini anlamaya çalışıyor, onlara minnetle bakıyorduk. İlginç bir şekilde bu karşılaşma, karşılıklı bir süzme(!) şeklinde geçiyordu. Belli ki gezi planı iptal edilememiş, edindikleri haber ve önyargılarının ne denli gerçeklik içerdiğini anlamaya çalışıyorlardı.



Biz onları Alanya limanı ve çarşısında, her zamankinden farklı, temkinli bir tacizle(!)  karşıladık. Onlar da, alışagelmiş kavruk yanıtlar yerine ürkekçe ifadelerle atakları savuşturmaya çalıştılar. O kadar ürkektiler ve çevreyle ilişki kurmamaya çalışıyorlardı ki, aynen dükkanlarının önündeki şahane portakal çiçeği kokusuna duyarsız turizm esnafı gibi, onlar da güzellikleri teğet geçtiler.

Kara çarşaflılar vardı, hangi ülkeden olduklarını esnafın ilk anda kestiremediği. Bu hanımların rıhtımda, arkalarına Alanya manzarasını alıp, yüzlerini kapatan peçeleriyle selfie çektirmeleri traji komikti… Geçen yıllardan kalan “Russia” yazılı solmuş tişörtler giyen tekne çığırtkanları sessizce oturmaktaydı. Onların yerine, bu yıl yine ümit bağlanan Almanları çekebilmek için, “Almanya’dan bir nedenle gönderilmiş fiziğindeki!” er kişiler görev başındaydı…



Nevruz ile İranlı, Paskalya ile çocuklu Avrupalı turist geldi. İranlıyı Gazipaşa havaalanında alay-i vala (cümbür cemaat) karşıladık. Konuklara değil ama uçağın pilotuna alanın ortasında pasta yedirdik ama her ne kadar Bakan Çavuşoğlu, “Ben Zarifi ile konuştum, İran uçakları direk Gazipaşa’ya inecek” dediyse de Nevruz dönemindeki sekiz slotdan başka bir hareketin, şimdilik olmadığını görüyorduk.

Nevruz, güvenlik nedeniyle şehirde kutlanamazken, İranlılar için çarşıda gece düzenlendiği söylendi. Bir turizm çeşitlemesi olabilecek Good Friday kutlamasına ise hiç girmeyelim; Müslüman mahallesinde salyangoz meselesine… Çavuşoğlu demişken; özellikle Alanya’da havalimanlarının adının belirlenmesinden uçak tarifelerine kadar  turizme ilişkin her sorun Dışişleri Bakanı üstünden çözülmeye çalışılıyor. Turizm Bakanı devrede yok. Bir hükümet temsilcisi olarak yalnızca Maliye Bakanı Şimşek pembe tablolardan arınıp, turizmde sorun olduğunu açıkladı.



Banka müdürünün sokaktaki turist sayısını gözleyerek planlama yaptığı; tapu dairesi önündeki kalabalıklara bakıp umutlanılan ama emlak satışlarının yalnızca ipotekli malların el değişiminden ibaret olduğunun anlaşılmasıyla düş kırıklığına uğranılan; şehirdeki şehit nedeniyle gerginleşen bir ortamda, belki de Alanya’nın en güzel zamanında turist bekliyoruz; gözlerimiz yollarda, kulağımız Amerika’da!

Bu Makale 20.04.2016 - 06:35:31 tarihinde eklendi.


Kullanıcı Yorumları
Henüz yorum yapılmadı.
En Çok Okunanlar
Bunları Okudunuz Mu?
Yazarlar
Tüm Yazarlar
GÜNCEL HABERLER
SEKTÖREL HABERLER

Turizm gündemine ilişkin haberlerin her gün mail adresinize gelmesi için abone olun.