Zafer Cengiz

SEÇİM ERTESİNDE TURİZMİN DURUMU VE YORUMU

Son 10 yılda 545 Milyar$’lık toplam turizm girdisi ürettiği tespit edilen Türkiye’nin, gelecek 10 yılda bunu ikiye katlayacağı gibi hayal dışı verilerin, ‘titreyerek uyanmamıza ve acil eylem planı olarak konuyu ele almamıza yol açabileceğini ümit etmek’ isteriz. Fakat turizmin patronu kimdir…? Bir bilebilsek…!

Seçimlerde turizmin durumu ve yorumuna ilişkin bir önceki yazımızda özetle; turizmin mevcut piyasa gündemine ilişkin çerçeveyi irdeleyerek, seçim ortamında turizmin gereğince irdelenmesi dileğimizi vurgulamıştık. Bu süreçteki beklentilerimizi değerlendirirsek, sonuç net bir fiyasko olmuştur.

Seçim ortamında ön plana çıkan ekonomik sorunlar ve bu yönde ele alınabilecek başlıklar itibariyle aktif gündeme gelmesini hayal ettiğimiz turizm, yine üvey evlat olarak kenara itilmiştir. Ülke ekonomisine en verimli katkıyı sağlayan ve cari açık ilacı olan turizmin, hala adı anılmamaktadır. Yerel ekonomilere en kolay ve direkt destek ile istihdam sağlayan turizm, henüz sadece cılız niyetler olarak belirebilmektedir.

Bugün dikkat edilirse tüm illerimizde turizmin yerel gündemlere girerek yerleştiğini izleyebiliriz. ‘’Biz de yöremizin turizm değerlerini işleyerek ticari ürün haline getirerek turizm pastasından payımızı istiyoruz’ şeklinde özetlenebilecek bu akımların giderek hızla gelişeceğini tahmin etmek çok yerinde ve gerçekçi bir yaklaşımdır. Türkiye turizminin asıl kozu olan Anadolu elbette artık devreye sokulmalıdır.

Anadolu’nun bağrından gelen bu niyet ve istekler, aslında son 10 yıldır şekillenmektedir. Fakat mevcut koşullarda neyin nasıl yapılacağı ve hangi yöntem ve örgütlenme ile geliştirileceği son derecede belirsiz olması nedeniyle, yerel istekler ne yapacağını bilememektedir. İşte, turizmin hızla devreye alarak acil çözüm üretmesi ve yol-yordam-yöntem geliştirmesi gereken gerçek gündem başlığı buralardadır.

Bu konuda bana da okurlarımdan yıllardır Anadolu’dan gelen somut sorulara sürekli olarak aynı cevabı vermekteyim; ‘Turizm için gerekli ön çalışmalarınızı yapın, ama sakın piyasaya çıkmak için acele etmeyin. Zira mevcut turizmin müzmin hastalıkları ile yerel ürününüz kolayca heba olabilir…!’

PİYASA MEVCUT KOŞULLARDAN MEMNUN MU?

Turizm ihtisaslı araştırmacı yazarlık misyonumuz ile yıllardır durumu değerlendirerek piyasaya aynı soruları soruyoruz; ‘Turizm mekanizmasında oluşan ticari şartlardan ve ilişkilerden ne kadar memnun durumdasınız? Tüm yataklarınız dolsa bile kar edemeyen ve yarını belirsiz bir kısır döngüden kurtulmak için neden tedbirler düşünmüyorsunuz?’ Bu tür yaklaşımlar ve sorular yıllardır cevapsız kalmaktadır…!

Üstelik aradan geçen zaman içinde ürettiğimiz özel araştırmalar ve konsantre raporlar ile desteklenen yerel sondajlar yapma gayretlerinde de bulunduk. Antalya STK’larını uyararak turizmi yönetebilmeleri yönünde somut önerilerle birçok yerel çıkışlar ve denemeler yaptık. Maalesef hiçbir sonuç alamadık.

Bu atılımlardaki senaryomuz; ‘Pilot olarak Antalya yöresi bu açılımları başarabilirse, yurt çapında öncü ve örnek bir turizm modeli ile ihtiyaç duyulan kabuk değişimi gerçekleşebilir’ umuduna dayanıyordu. Ama huylu huyundan vaz geçememektedir ve oluşan kısır döngüler bir türlü aşılamamaktadır.

Durum özeti şudur; piyasa ticari randımansızlıktan şiddetle muzdarip olsa da, çözümler için sürekli olarak devletten medet umarak ‘KDV-ÖTV-SSK-Kur politikası-v.b.’ konularda talepler üretmiştir. Devlet ise, günlük ekonomiden el çekme politikası gerekçesiyle tüm bu istekleri sürekli duymazdan gelmiştir.

Oysa; artık turizm yeterli bir düzeye erişerek rüştünü ispatlamış ve kilitlenen sorunların çözümü de tamamen makro ekonomik koşullara endekslenecek bir konuma erişmiştir. Gözden kaçan ve yerine oturamayan çözüm yolu buradadır. Kamu ve piyasanın turizme bakış açısı artık tümden değişmelidir.

KABUK DEĞİŞTİRME İHTİYACI YOK MU?

Oluşan kilitlenme sürecini aşacak en önemli unsur, devletin turizmi acilen öncelikli sektör olarak ele alması, yıllardır niyetlenilen birkaç kritik düzen tedbirini devreye sokmasıdır. Gelinen boyutlarda turizm artık Ankara’dan yönetilemeyeceğine göre, yerel turizm örgütlenmesini devreye sokacak olan ‘Turizm Konseyi Modeli’ acilen uygulamaya alınmalıdır. Bu kabuk değişimi, son 5 yıldır inatla ertelenmektedir.

2005’lerde çalışılarak 2007’de resmen yürürlüğe giren 2023 Türkiye Turizm Stratejisi Eylem Planı’nda 10. Madde olarak yer alan bu uygulama, turizm destinasyonlarını yıllardır özlenen bir şekilde aktive ederek tüm turizm paydaşlarını ortak çıkarlarda hızla bir araya getirecektir. Özellikle yerel turizm ürününün iyileştirilerek pazarlama etkinliğinin sağlanması yönünde büyük atılımlar sağlayacak olan bu örgütsel değişim, ülke turizmine ihtiyacı olan ivmeyi tek başına başlatacak ve sağlayacak bir atılımdır…!

Bu kapsamda, turizmin aktif paydaşlarının kurmaya çalıştıkları yatay meslek örgütleri ve altyapı ağırlıklı turizm ihtiyaçları tamamen yerine oturacak ve yerel planda pasif turizm paydaşları da çok etkili bir şekilde hızla devreye girecektir. Mevcut turizm mekanizmasında çok kritik bir aksaklık arz eden ‘yerel turizmin ticari payında düşüklük’ etkisi de hızla bertaraf edilerek birçok sorunlar aşılabilecektir.

Söz konusu kabuk değiştirme işleminde çok etkili rol oynayacak olan yepyeni bir unsurun da son kesitte  devreye girdiği idrak edilmelidir. ‘Kalkınma Ajansları’nın yurt çapında örgütlenmeleri yeterli ivmeyi kazanmış olarak, yerel ekonomide turizmin sorunlarını ve çözüm yollarını yönetebilecek konumdadır.

Yıllardır sorunların kilitlenmesine yol açan ‘Kamusal bakış açısı ile piyasanın kısır taleplerinin bir türlü bağdaşamaması’ unsurunda, çok etkili katalizör olabilecek kalkınma ajansları devreye girerek hızla sonuçlar alabilecektir. Bu konuda oluşan konjonktürel fırsatların yerinde değerlendirilmesini dileriz.

Seçim sonrasındaki fiili durumu değerlendirmek gerekirse; turizmin kendi yolunda devinimine hızla devam ettiği, ancak tüm sorunları ile birlikte büyüdüğünü tekrar vurgulamak gerekiyor. Global pazarda gelinen konumun pekiştirilmesi ve geleceğe dönük çok etkili bir ekonomik potansiyel olarak yönetimi için, daha fazla tereddüde ve zaman kaybına kesinlikle yer verilmemelidir.

Sonuç olarak; Seçim sonrası kurulacak olan yeni hükümet ve göreve gelecek Turizm Bakanı’nın aktif gündemine oturacak öncelikli konuların bugünden itibaren kulis yaklaşımıyla somutta şekillenmesinde büyük yarar vardır. Yıllardır göz göre göre kan kaybeden turizmin artık tesadüf oluşumlara, örgütsel ve kişisel keyfiyet unsurlarına terk edilmeksizin toparlanması ve yönetilmesi, hayati önem taşımaktadır.

Yıllardır makro düzeyde kamu ekonomisi olarak ele alınmasını ve çağdaş yöntemlerle özgün olarak desteklenmesini salık verdiğimiz turizmin gerçek boyutlarına ilişkin yeni WTTC verileri, bizi topyekün uyandıracak düzeylerdedir. Şok edici veriler net ve açıktır. Geçen yıl 22 Milyar$ kazandık diye bildiğimiz Türkiye turizminin, ekonomik paket olarak 74 Milyar$ hacminde olduğu rapor edilmektedir.

Son 10 yılda 545 Milyar$’lık toplam turizm girdisi ürettiği tespit edilen Türkiye’nin, gelecek 10 yılda bunu ikiye katlayacağı gibi hayal dışı verilerin, ‘titreyerek uyanmamıza ve acil eylem planı olarak konuyu ele almamıza yol açabileceğini ümit etmek’ isteriz. Fakat turizmin patronu kimdir…? Bir bilebilsek…!




Bu Makale 03.07.2011 - 20:24:13 tarihinde eklendi.


Kullanıcı Yorumları
  • mehmet celik 22.12.2012 - 08:50

    dehşetlen yazınızı okudum ve ne demek istediğinizi net anlamadım nasıl yani türkiye içi turizim luzumsuzmu yani turist gelmesin bütün tesisler kapansın imam hatip lisesimi olsun demek istediniz?calısanlar bunca yatırım ? ve bir sürü işşiz insan ve her gün artan bir nufuz ve bu sektöre bağlı bir sürü şirket onlarda gereksiz size göre? onlarda kapansın kilit vursun harikasınız araplarda aynı sizin gibi yapsın mısır,tunus,dubai,mekke medine ordada lüks hoteller ver hepsi kapansın harikasınız

  • Erdal Yeşilyurt 24.06.2011 - 10:27

    Sevgili Zafer bey. Bu kadar teknik yaklaşımız ve kullandığınız kalabalık dil ile bir şeyler anlamaya inatla sarılıyorum ama anladığım nokta şu; hükumete karşı ciddi bir muhalefetsiniz. Turizm kanadıyla bunu burada ciddi yazılarınızda göstermeye çalışıp zayıflatmaya çalıştığınız hissi uyandırdı bende. Şimdi; turizm bu ülkede acaba çok mu gerekli, ben size bu soruyu sormaktayım. Turizm ile uğraşan personelin yüzde kaçı para kazanıyor. Asıl parayı kazananlar kimler ve turizm hangi klup iiçin çalışıyor ve hizmet ediyor. Ayrımcılıkta sınıf mevkilendirmesini daha çok yapıp insanları kodlamıyor mu? Cevap; bence turizm ülkemiz için gerekli değil. Hatta olmaması çok daha iyi. İnşallah devlet turizm bakanlığı gibi gereksiz bir unsuru kaldırır, iptal eder diyecem ama o da imkansız. Napalım katlanmaya çalışacağız.

Yazarın diğer yazıları
Tüm Yazıları
En Çok Okunanlar
Bunları Okudunuz Mu?
Yazarlar
Tüm Yazarlar
GÜNCEL HABERLER
SEKTÖREL HABERLER

Turizm gündemine ilişkin haberlerin her gün mail adresinize gelmesi için abone olun.