Medusa’nın selamları var!

19-22 Nisan Turizm Haftası kutlamaları, Türkiye’nin birçok şehrinde, özellikle sahil şeridindeki turizm yörelerinde değişik etkinlikler, organizasyonlar, toplantılar ve sempozyumlar yapılarak gerçekleştirildi. Ben yıllardır Turizm Haftası kutlamalarının, esasında sezon açılışı ve yazın habercisi olduğunu savunuyorum. Turizmde 'sezonluk' kavramı yeterince bilinmemekte ve tek sezon ile turizm işletmeciliği yapılmaktadır. Oysa, yılın farklı sezonlarında farklı turizm ürünleri sunulmalıdır. Sadece yaz sezonu ile kısıtlanan Türkiye'deki turizm anlayışının değişmesi gerekliliği ayrı bir konudur.

2015 yılının sezon açılışını, Antalya’da yaptığımız etkinliklerle kutlamıştık. Bu sefer de Muğla’da 2016 sezonuna merhaba dedik. Turizm Haftası etkinlikleri çerçevesinde, Adnan Menderes Üniversitesi, Didim Meslek Yüksekokulu Müdürü Yrd. Doç. Dr. Tuğrul Ayyıldız koordinatörlüğünde gerçekleştirilen “2016 Yılında Türk Turizmi” konulu sempozyuma davetliydim. Çok geniş bir katılım ile gerçekleşen sempozyumda, internetin geçmişten günümüze turizmi nasıl etkilediğini ve gelecekte de nasıl etkileyebileceği hakkında bazı bilgileri paylaştım. Bu güzel organizasyon için, başta Tuğrul Hocama ve organizasyon ekibine çok teşekkür ederim.
 
'Didim’e gelip; Apollon Tapınağı ve Milet Antik Kenti'ni gezmeden dönemem' diyerek, iki gün orada kalmaya karar verdim. Öncelikle bir turist gibi araştırma yaparak istediğim bilgilere ulaşmayı hedefledim. Elbette yeni nesil bir turist gibi internet olanaklarını kullanarak. Turist, ilk olarak, 'kalacak yer' araştırması yapar. Benim gibi bir turist iseniz, ilk durağınız TripAdvisor olur. Öncelikle sıralamada ilk 10'da yer alan otellere bakıyorum. İkinci olarak, yorumları okumaya başlıyorum. Sonra otelin web sitesini inceliyorum. Diğer otel yorum sitelerine bakıyorum. Tutarlılık ölçümü yapmaya çalışıyorum. Bütün kaynaklar bende otel hakkında olumlu fikir yaratıyorsa, bu sefer fiyat karşılaştırmasına başlıyorum. Şunu da hemen belirteyim, her destinasyonun konaklama yapısı farklı olabiliyor. Didim daha çok apart-otel konseptinde gelişmiş bir turizm destinasyonu. Benim gittiğim dönemde resort oteller henüz sezonu açmamışlardı. 
 
Akademik ya da bir iş amaçlı gitmiyorsam, benim tercihim küçük ve butik otellerden yanadır. Ne yazık ki; Didim’de bu konsept henüz yeterince gelişmediği için sadece tek bir butik otel buldum. Ancak bugüne kadar kaldığım birçok butik otelden çok daha iyi olduğunu da belirtmem gerek. Bahçede taş masalar üzerinde yapılan kahvaltıyı mı anlatayım, yoksa sabah kuş sesleri ile uyanmayı mı? Esasında her köşesinde öyle güzellikler var ki; yaşanması ve görülmesi lazım. Otelin sahibi Mustafa Bey, benim hemşerim, Karadenizli. Mustafa Şentürk ve Ingrid Pieper Şentürk burayı yoktan var etmişler. Otelin bulunduğu yerin eski halini gösteren fotoğraflara baktım, otelin küçük taş evlerinin bulunduğu yerde hiçbir şey yokmuş. Yıkık ve dökük bir yerden muhteşem bir dünya yaratmışlar. Burasını otel girişimciliği örneği olarak sizlerle de paylaşmak istedim. Şu bir gerçek ki doğru yatırım, vizyon ve hayaller sizi hep başarıya götürür. Medusa House’un hikâyesi de bu bence. Mustafa Bey ve Ingrid Hanım’ın hayalleri size yoktan var edileni, canlı örnek olarak yansıtmakta. 


 
Didim genel anlamda, görülmesi ve yaşanması gereken birçok güzellik barındıran ve bir kez olsun mutlaka ziyaret edilmesi gereken bir destinasyon. Elbette ki, yoğun iş tempolu hayatlarından uzaklaşmak isteyen turistlerimiz için deniz-kum-güneş konseptli otel ve tatil çok önemli. Ama kültürel gerekçelerle bilgilenmek ve antik kentleri gezerek dolaşmak size günümüzde herkes için çok gerekli olan zihinsel bir dinlenme de sağlayacaktır. 

 
İki günlük turistik yerlere yaptığım ziyaretlerimden bazı gözlemlerimi aktarmak istiyorum. Milet Antik Kenti'ni gezmek istiyorsunuz, arabanız ile yola çıktınız. İlk karşılaştığınız sorun (bu ne yazık ki Türkiye genelinde olan bir sorun) antik kente ulaşımda kolaylık sağlayacak kahverengi levhaların (yollarda gördüğünüz kahverengi levhalar tarihi/turistik yerleri göstermek amacı ile yapılmıştır) yetersiz ve eksik bilgili olması. Bir şekilde Google'ın harita uygulaması yardımı ile aradığınız yeri bulduğunuz zaman, Didim'den o yöne giderken antik kent sağınızda görünür. Gişenin ve otoparkın yönlendirme levhalarının yetersizliği göze çarpıyor. Otoparka arabanızı park ettikten sonra, bilet almanız ya da müze kartınızı göstermeniz gerekiyor (tavsiyem müze kartı). Ama size Milet Antik Kentini gezerken kullanacağınız bir harita ya da küçük bir bilgilendirme broşürü verilmiyor.
 
Antik kenti dolaşmamda yardımcı olacak gerekli bilgi ve haritayı Medusa House'dan Tanju Bey bize vermişti. Elimde böyle bir bilgi kaynağının olması çok önemli oldu. Antik kenti gezmeye başlamadan önce girişte, üzerinde “AUDIO TOUR – Sesli Tur” yazan küçük bir kulübe göreceksiniz. Bunun ne olduğunu söyleyeyim, size antik kente ait bilgilerin verildiği sesli rehber. Milet'i çok az kişinin gezdiğini gördüm, buna gerekçe olarak mevsim dolayısı ile diyelim. Benim haricimde bu sesli turu kullanarak ören yerini gezen yoktu. Açıkça söylemek gerekirse, henüz
'tarihi yerler nasıl gezilir, neden gezilir?' diye sorgulamadan, vitrin dolaşır gibi ören yerini gezenler olduğunu gördüm. Bu görüntünün çok üzücü olduğunu belirtmeliyim. Sesli tur çok güzel hazırlanmış. Adım adım size ören yeri ile ilgili bilgiler veriyor, dönemin hikâyelerini, bunların anlamlarını, tarihini açıklıyor. Yapmanız gereken, numaralara göre takip edip numaranın gösterildiği noktalarda durup, dinlemek. Ama ne yazık ki sesli turun da bir başka  sorunu vardı; sırası ile gitmeye çalışsanız da ören yerindeki  yönlendirme levhalarında da sorun vardı. Sorun, tabelaların uzun zamandır güneş altında korumasız kalmasından dolayı yazılarının okunamaz hale gelmesinden kaynaklanıyordu. Nerede, neyi dinleyeceğinizi bulmak ayrı bir mahareti gerektiriyordu. Yolumu bir şekilde doğru olarak bulduktan ve doğru yerde doğru açıklamayı dinledikten sonra benim için gerçekten tadına doyulamayacak , güzel bir gezi oldu. 

 
Milet sesli turu ile Apollon Tapınağı sesli turunu aynı anda indirimli olarak alabiliyor olmanız da bir diğer güzellikti. Yani, Milet Antik Kentine girişte size verilen Apollon Tapınağı giriş biletlerini saklayıp, Didim’e döndüğünüzde Apollon Tapınağı'na da girişte gösterirseniz, gezerken alacağınız sesli tur için ayrıca para ödemeniz gerekmiyor. 
 
Apollon Tapınağı'nda ise levhalar nispeten daha yeterliydi. Bilet gişesi ve sesli tur satın alma gişesi doğru yerlerde konumlandırılmıştı. Sesli tur ve belli bir düzene göre sırayla gezmek için hazırlanmış olan ören yeri haritası çok güzeldi. Oldukça başarılı bir rota ile verilen bilgileri dinleyerek ve görerek dolaşabilirsiniz. En başarılı sesli tur düzenlemesi olarak Bodrum Kalesi'ni bulmuştum, Apollon Tapınağı'nı da bu başarılı sesli yönlendirme listesine dâhil ediyorum. Apollon Tapınağı, çok ayrı ve özel bir yer. Bina restore edilerek tamamlanmış olsaymış, dünya harikalarından biri olabilirmiş. Şu anki hali ile bile ziyaret edenleri çok etkiliyor. 

 
Bu kadar kısa sürede elbette ki Didim’in güzelliklerinin hepsini görme şansım olamazdı. Geri dönmek için bir kaç neden bırakmam gerektiğini düşünerek Didim gezimi noktaladım. 
 
Tekrar görüşmek dileğiyle Medusa.
 
2016 yılı yaz sezonumuzun güzel, sevgi dolu, mutlu ve keyifli geçmesini diliyorum. 
 

Bu Makale 24.05.2016 - 11:41:01 tarihinde eklendi.


Kullanıcı Yorumları
Henüz yorum yapılmadı.
En Çok Okunanlar
Bunları Okudunuz Mu?
Yazarlar
Tüm Yazarlar
GÜNCEL HABERLER
SEKTÖREL HABERLER

Turizm gündemine ilişkin haberlerin her gün mail adresinize gelmesi için abone olun.