Mehmet Mülayim

Her şey dahil öcü mü?

Erciyes Üniversitesi'nde Gastronomi Şenliği çerçevesinde turizm işletmeleri ve gastronomi öğrencilerine ‘Gastronomi Sanatının Turizme Etkileri’ isimli bir konferans verdim. Konferans sonunda öğrencilerin sorularını alınca Her şey dahil den nasıl da korkulduğunu, nasıl da öcüleştirdiğimizi bir kez daha fark ettim.
 
Yıllarca tüm turizmciler, kendi içimizde Her şey dahil sistemi ile savaştık. Her nasıl adlandırılmış olursa olsun, Tam Pansiyon Plus, Ultra Her şey dahil, Platinum Her şey özünde Her şey dahil. Öcü gibi eleştirilen Her şey dahil sistemi açıkça savunan çok az profesyonel var. İtiraf ediyorum, ben de Her şey dahil sistemin karşıtlarından birisiydim. Ancak başarılı örnekleri gördükçe, Türk turizmine yadsınmaz katkısını hissettikçe, yaşadıkça, etraflıca tartıp düşündükçe şimdi o dönemlerde haksızlık yaptığımı görüyorum.
 
Şu meşhur "öcü", Her şey dahil sisteme yüklenen suçlar o kadar fazla ki; Esnafı yok ediyor, gelir paylaşımı olmuyor, turist her şey dahil nedeni ile daha az döviz bırakıyor, mutfağımızı öldürüyor, hizmet sektörünün kalitesini düşürüyor, oteller para kazanamıyor ve yabancıların güzel yurdumuzu tanımasına engel oluyor...
 
KOPYALAMAYA ÇALIŞAN HİÇBİR ÜLKE BECEREMEDİ
 
Hadi kendimize gelelim ve kandırmayı bırakalım. Tamam Pollyannacılık oynamayalım ama bazı gerçekleri de görelim. Türk otelcileri her şey dahil sistemi dünyada en iyi uygulamayı başarmış olan turizmciler. Kopyalamaya kalkışan hiçbir ülke bu kapsamda beceremedi. Türkiye’ye bu konuda yaklaşan az sayıda ülke ise Türk otelcilerinin know-how’ından faydalanarak bir noktaya gelebildi.
 
Eğer Türkiye HD sisteminde bugünkü başarısını göstermemiş olsaydı, özellikle resort tipi turizmde şu anda bulunduğu noktada olma ihtimali kesinlikle yoktu. Zaten HD’yi ne zaman keşfettik ve kendimize göre sırlarını bulduk, Türk turizmi ondan sonra patladı. Alan razı, veren razı. Tüketici sizin vermek istediğinizi değil, kendi istediğini alır.
 
BARAKADAN BOZMA AVM’LER
 
Turizm bölgesi ilan edilen ve o güne kadar oralarda 1,2 bakkal dışında başkaca esnaf olmayan yerlerde dev gibi her şey dahil otellerin hemen karşısına bir anda barakadan bozma, kimi yerlerde ise mini AVM’ler dikildi. O barakaları ve AVM’leri fahiş kiralar ile saf esnafa ballandıra, ballandıra kiraya verenler suçu hemencecik otellere atıveriyor ve ‘HD misafiri otelden çıkmıyor’ deyiveriyorlar. Oysa ki çıkmayacakları zaten belliydi. HD resort sistemi misafire otelin içinde tüm hizmetleri mükemmel vermekle sorumlu. Misafirin dışarı çıkmamasına niye şaşırıyorlar, HD oteller cenneti olan bölgelere gidip niye o dükkanları pıtırcık gibi açıp çakma ürünleri satamıyoruz diye üzülüyorlar anlaşılır gibi değil.
 
BİR KASABA DOLUSU İNSAN...
 
Turizm gelirinin topluma yayılmadığı iddiası ne kadar yanıltıcı. O dev otellerin yatırımcıları bütün tahsilatı kasalarında mı tutuyor zannediliyor. Her bir otelde yüzlerce personel maaş alıyor, gıda toptancıları, kimyasalcısı, tekstilcisi, boyacısı, kâğıtçısı, plasiyeri, taksicisi yüzlerce, binlerce insan ekmek yiyor, evini geçindiriyor. 300 odalı iyi çalışan bir otelin içerde ve dışarıda ekmek yedirdiği hane sayısı 300’ün üstünde oluyor. Dile kolay her otel neredeyse bir kasaba dolusu insanı sabah-akşam doyuruyor, yediriyor, içiriyor. Toplum bundan tabi ki kazanıyor.
 
Turistin diğer rakiplerimize bıraktığından daha az döviz bıraktığı savı hep önümüzde. Buna üzülüp, dövünüyoruz. Paris’te, Barcelona’da, Londra’da ehven mekanda yiyeceğiniz bir çörek, yanına 1 kahveye 10 Avro veriliyor. Yerel halk da bunu veriyor, turist de. Suni olarak şişirilmemiş kişi başına düşen gelir ve tabi ki gider Türkiye’den kat be kat yüksek. Asgari ücret de öyle. Bizde aynı menüye 30 TL isterseniz adamı taşa tutarlar. 

1970'LERDEKİ BUTİK DESTİNASYON DEĞİLİZ
 
Neymiş o zaman? Türkiye ucuz bir ülkeymiş. Eh! ucuz bir ülkeye gelen turistte bizim bütçemize göre kazık olan bir ülkede bıraktığından daha az döviz bırakması normal değil mi? Turistin kişi başı bıraktığı gelir devamlı düşüyor. Doğru, ama bir yandan da turist sayısı ve turizm geliri dünyadaki artışın üstünde her sene rekorlar kırarak artışa devam ediyor. 
 
Artık 1970’lerdeki butik destinasyon değiliz. Hacimli, etlenmiş, kapasiteleri dev gibi büyümüş bir destinasyonuz ve artan turist sayısı işsizliğin hazin göstergeleri olan ülkemizde daha çok insanın evine ekmek götürmesine yardımcı olan lokomotif sektör.
 
Türk mutfağının HD sistem nedeni ile öldüğü sık, sık gündeme geliyor. Oysa akın, akın HD otellere gelen misafirler Türk mutfağının sadece kebap’tan mütevellit olmadığını öğreniyorlar. HD mutfaklarında çalışan ne kadar başarılı şefler olduğunun bu yukarıdan bakanlar tarafından görülmediği ortada. Tabi her otel aynı değil. İyisi var, kötüsü var. 

KESEYİ AÇACAK, BEDELİ VERECEKSİNİZ
 
Kalkıp gecelik kişi başı 50-100 TL verip sonra da mükemmel mutfak beklenirse ona da ‘El insaf’ denir. İyi mutfağı olan tesiste kalmak istiyorsanız keseyi açacak, bedelini vereceksiniz. Ucuza kaçtıysanız iyi mutfağın hayalini kurmayacak, karnınızı doyuracaksınız. Türk mutfağını öldüren şey HD değil, mutfaklara giren hazır çorbalar, hazır soslar, evlerinizde de kullandığınız hazır et bulyonları.
 
OLMAYAN ŞEY NASIL ÖLÜR? 
 
Hizmet sektörünü HD’nin öldürdüğü görüşü çok yaygın. Pardon, Türkiye’de bundan 15-20 yıl önce hizmet sektörü mü vardı? Olmayan şey nasıl ölür? Türkiye’de turizmin ivme kazanması son 25 yılda olmuştur. Geçmişte pideyi terli koltuk altına sıkıştırıp getiren ter kokulu garsonlar müşterilere ‘abi, yenge, amca’ diye hitap ederdi. 
 
O günlerden şimdi tıraşını olmuş, yaptığı iş ile gurur duyan profesyonellerin dünyasına geçiyoruz. Görmek istemeyen gözler çevresine baksın. Şimdi beğenilmeyen servis elemanları arasından ne başarılı genel müdürler çıkacak hepimiz şahit olacağız. Turizm okulları harıl harıl gençleri yetiştirmeye çalışıyor. Birçok başarılı tesiste ise güler yüzlü, pırıl pırıl gençler çalışıyor. Profesyoneller gönülden, üşenmeden bu gençleri desteklerse hizmet sektörü o zaman zirve yapar.
 
Oteller HD’den para kazanılmıyor diye düşünenler yanılıyorlar. Zaten nasıl yapıldığını herkes bilseydi o zaman rakip ülkeler artardı. Dikkatle inceleyin. HD otellerin özellikle başarılı olanlarının yatırımcıları hızla ikinci, üçüncü otellerini açıyor, zincirleşiyorlar. Bu yatırımcılar sizce işini bilmiyor mu? Her yatırımcı tüccardır ve para kazanmasa otelleri boncuk gibi dizerek açmaz. Türkiye gibi bol ve taze ürünün makul fiyata bulunduğu bir ülkede maliyetler hiç de sanıldığı kadar yüksek değil. İşletmeleri HD maliyetlerinde en zorlayan dünya standartlarına göre aşırı pahalı olan alkollü içecek fiyatları.
 
‘HD oteller yüzünden yabancıların güzel yurdumuzu tanıyamıyor’ diyenler, 2000 yılında Türkiye müzelerine giriş sayısı yıllık 6 milyon 800 bin iken, 14 yıl sonra bu gün yıllık 30 milyona dayandığından haberdar mı? Ben haberleri olduğunu zannetmiyorum. Yoksa bu iddia da bulunmazlardı.
 
Sanat, sanat için mi, yoksa toplum için mi? sorusuna ben her zaman "toplum için" cevabını veririm. Hizmet sektöründe de toplum için. Toplum hizmet sektöründen ne istiyorsa o verilir. Amaç tüketicinin talebini yerine getirerek hayal ettiği tatili yaşatarak tüm yılın yorgunluğunu atmasını sağlamaktır.
 
HD sistemden şikâyet eden otel yatırımcılarının kendileri Her şey dahil otel sahibi. Şikayet eden tur operatörleri ‘Arz-talep’ diyor ve HD otelleri tıkır, tıkır satıyor. HD’ye burun büken tüketiciler tatil zamanı geldiğinde ‘çocuklarla daha rahat ediyoruz’ diyerek Her şey dahil tesislere rezervasyon yaptırıyor.
 
NE YAPILMALI? 
 
Tabi ki her işi bir iyi yapanlar, bir de kötü yapanlar var. Bu oda kahvaltı otelde olsa aynıdır, her şey dahil otelde olsa aynı. Layığı ile yapanlara ‘vurun abalıya’ mantığı ile, bilip, bilmeden, görmeden, hatta kapısından dahi girmeden aşağılayanların önce başarı hikayelerini dinlemeleri, o burun kıvırdıkları tesislerin kapılarından içeri girmeleri, hizmeti ve yemekleri denemeleri gerekir. Genelleme yapmadan iyi ve başarılı olanlar ile başarısız olanları ayırt edilerek Her şey Dahil sistemin boynundaki ÖCÜ yaftası indirilerek nasıl daha iyi yaparız, nasıl daha iyi oluruz sorusunun cevabı aranmalı.
 

Bu Makale 06.05.2014 - 17:15:22 tarihinde eklendi.


Kullanıcı Yorumları
  • Abdullah Ali Femir 08.05.2014 - 08:43

    İşin uzmanı ve profesyoneli olarak yorumlarınızın doğru ve isabetli olduğundan hiç şüphem yok. Ben HD tarzı turizmi, 2 küçük çocuğumla tatile çıktığüım dönemlerde, doktoru dahil, çocukların her saat iyi bakılabildiği ve takip edildiği ve güvene hissettiğimiz tesislerde tercih ettim. Ama artık karımla, altımızda arabamız, küçük ve butik otellerde kalıp, yabancı turistin kalabalık yapmadığı yurt köşelerşini gezip ve istediğimşiz mevsimde seyahat ederek çok büyük keyif alıyoruz. Tek itirazım, abi, yenge diye hitap eden garsonlar bu hitap tarzı, çalıştığım kurumsal firmalarda ve bankalarda bile gerekli doz ve gerekli yerde kullanılmış, bizim kültürümüzün karşısındakiyle iletişim bariyerlerini kırarak, comfort zoneu zorlamadan samimiyet ve sonuçta güven tesis edilmesine yardım eden bir davranış tarzıdır. 5 yıldızlı otelin hizmet alanlarında asla yakışmaz ama bir kebapçı da gerekli doz ve doğru anda söylenebilir. Yani bu hitap tarzları, Batılı olma tutkumuza gölge düşürmez. Naçizane görüşüm. Genel geçer bir kural ile eski usul lokanta yönetim tarzımızı pek de tenkit etmemek gerekir diye düşünüyorum. Uluslarrası zincir otellerin standartı vardır ve her ülkede aynı kaliteyi sunmanın güvencesidir ama mahalli ve otantik işletmelerin keni standartları Batı kültürü esinlenmesine sahip iletişim kural ve alışkanlıklarıyla sınırlandırılamaz. Kaldı ki, her gün lokantasının başında duran ve müşterilerini kapıdan uğurlayan Beyti 40 yıldır bu tutumunu, ülkemizde henüz yabancı zincir oteller vs yokken yapmıştır. özetle, her şeyin kenine has bir yeri ve zamanı var genel geçer kurallar ile turizme bakış yanlış olur diye düşünüyorum. Burda kriz zamanları peşine düşülen yerli turistin nabzını da iyi tutmak lazım.

  • kadri aynar 06.05.2014 - 09:08

    sayın mülayim bence hem yanlış hem doğru düşünceler içindesiniz her şey dahil sistem güzel ve doğru bir sistem ancak gerektiği gibi yapılırsa yani bunu ilk yapanlar ispanyol lar ve meksika lılar amma ne istersen bulduğun bir siste ile yaptılar mesela bizde bir çok tesis sabah güzel bir kahvaltı büfesi ama her şey dahilde geç kahvaltı 2 sandöviç işte bu olmuyor her şeyi bozuyor bira sıcak meşrubat hep merdiven altı mamüller dondurma bu büfede yok arkaya bak gibi servis hataları maalesef bizde bu işin cılkını çıkarmıştır bir kere bu sistem için yeterli kullanım alanı lazım ama bizde bir sürü 3 otel yerleri müsait olmadığından servis saate bağlanmış durumda yani bunlar maalesef sistemin bozan noktalardır yani bu sistem gerekli merciler tarafından yakından takip edilir ve uymayanlar uyarılırsa belki gerçek her şey dahil uygulanabilir yoksa maalesef hüsran devam eder saygılarımla

En Çok Okunanlar
Bunları Okudunuz Mu?
Yazarlar
Tüm Yazarlar
GÜNCEL HABERLER
SEKTÖREL HABERLER

Turizm gündemine ilişkin haberlerin her gün mail adresinize gelmesi için abone olun.