Serdar Sağlamtunç / FCSI

Bilgi, deneyim ve liyakat üçlemesi

Güncel karmaşa içinde nedense “liyakat” çok fazla kullanılan bir sözcük oldu. Henüz ne olduğu belli olan ama halka çaktırılmayan bir garip darbe girişimi üzerinden geçen 51 güne rağmen toz ve dumanı aralayabilmiş değil. Anlamak için fazla çaba sarf etmek ve olayları sürekli tekrarlayarak medyatik meta haline getirmek yerine bir yerde nokta koyarak ne yapılması gerekliliğine odaklanmak fayda getirebilir. Çünkü üç adet konum var: Darbe girişimi öncesi, darbe sırası ve darbe sonrası. Eğer buradaki dinamikleri anlamazsak çözüm bize çok uzakta kalacaktır.

Öncesinde durum neydi? 
 
Kamuya ait tüm mal alımı ve yapım ihaleleri belli adreslere yönlendiriliyordu ve bu durumu destekleyecek her türlü ihale sistemi ve değerlendirme yöntemleri yanlı karar alacak şekilde oluşturulmuştu. Dikkat çekici olan ihalelerde yetkinlik ve iş yapabilme değil yandaşlık en yüksek puanı alarak işi kotarıyordu. Sistem kurgusu olarak alınan işlerde %10+10 sistemi ile çalışma prensibine uygun olarak devasa projeler devreye sokuluyordu. Olabilirlik ve ÇED bir tarafa atılarak ne kadar büyük bütçe olursa paylaşımın o kadar büyüceği şartına bağlı olarak doludizgin projeler kotarıldı. Güncel tartışma olan köprü, Deli Dumrul timsali geçene de geçmeyene de ödeten sistemin tuzu ve biberi olarak algılanabilir. 
 
Benzer şekilde 60 milyon kapasiteli havalimanı önce 90 sonra 120 milyon yapılıverdi. İşin içinde hesap ve olabilirlik çalışmaları yok olsa da yapım sürmekte. Hâlbuki turizmdeki “her şey dâhil” sisteminin bir benzeri olarak, büyük kapasiteli havalimanını doldurmak için diğer şehirler feda edilmektedir. Ankara’dan yurt dışına çıkmak için mecburen İstanbul’ a uçup oradan dış hatlara geçmek yerine bunun tersi yapılarak ekonomi sağlanabilirdi. Son 10 yıllık uluslararası havalimanı inşaat raporlarına bakarsanız yeni binalar yerine mevcutları kullanma yolunun seçildiğini görürsünüz. Çünkü yakın gelecekte uçak seyahatleri yüksek karbon ayak izi nedeniyle yerini temiz enerji kullanacak sistemlere bırakacaktır. Sürtünmesiz ve güneş enerji ana sistemine sahip bu düzeneklerin çalışmaları tamamlanmıştır. Açığı kapatmak için güneş sistemli uçaklar yapılmaya başlasa da büyük kapasitelere ulaşma süresi en iyi olasılıkla yirmi yıl olacaktır.
 
Sırasında yapılmaması gereken her şey yapılma niyetiyle yasalar ve yöntemler değiştirildi. Çevre ve doğa yok edilircesine eskisinden belki bin kat fazla tehdit altında. Ana hedef yine İstanbul. Şehir durma noktasına gelmesine ve yönetimin kontrolünden çıkmış olmasına rağmen dev projeler arka arkaya gelmeye devam ediyor. Bu güzel ve tarih dolu şehir için yapılması gerekenleri yıllar boyu dile getirdik ama tek bir tedbir alınmadığı gibi, ‘’nedir bu görüşler, fayda sağlayabilir mi’’ diye soru soran bile olmadı. Üçüncü köprü trafiğin farklı bir koldan akmasına neden olacak ama çözüm yerine sıkışıklık artacaktır. Bu karşıdan delice gelen sel ve akıntıya karşı bent açmak ile benzer bir durumdur ve asla kaçış yoktur, belki bir süre oyalama taktiği olabilir sadece. 
 
Tesadüfen aynı döneme gelen turizmdeki düşüş geçen yıllarda gören gözlere sinyal vermekteydi çünkü temel sıkıntılar üst üste birikmişti. Bu sağlıksız durum üzerine bindirilen politik belirsizlikler yanında yurt içi ve dışı yanlış politikalar sistemi hırpaladı. Buna rağmen turizm toparlanabilir ama bugünkü aktörler ve şartlarla asla bu yapılamaz. Hani moda deyimle, yeni turizm düsturu ortaya konmalı ve geliştirilmelidir. Dikkat ederseniz krizden kazanım çıkartmak için herkes sırasını beklemekte ve biz bir sistem kurgusu yapmak yerine saldırıları beklemekteyiz. Kimisi PR çalışması, kimisi daha etkin reklam harcaması, diğer bazı kesimler teşviklerin artırılmasını istemekte. Ancak bakanların değişmesiyle turizm durma noktasına gelmiştir. Bu şartlarda bile tesis yatırımlarının devam etmesi aslında sistem kurgusunun hastalığını açıkça ortaya koyan en büyük göstergedir. 
 
Diğer yandan doğanın talanına meydan veren yasaların bu devirde çıkması talihsizlik olmuştur. Bunun sonuçları negatif olarak gelecek yıllarda önümüze gelecektir. Örnekleri pek çoktur ve hayvan varlığı ile botanik tahrip edildiğinde karşımıza çıkan görüntü kötülüğü kalıcı olacaktır. Tekrar yerine gelmesi olanağı ise bulunmamaktadır.       
 
Sonrası bize beyaz bir kâğıt ortaya koyma olanağı verebilir mi? Asıl soru bu olmalıdır. Turizm alanında elde edilen tüm birikimlerin tarafsız bir şekilde ortaya konabilmesi ve gelecek 10-20-50-100 yılların plan ve programlarının yapılması gerekli ve şarttır. Bugüne kadar yapılan onca hatadan ders çıkararak akıl ve bilim yolunu tutmaktan başka çözüm yoktur. Turizmden örnek verelim aynısı tüm sektör ve işlere de uyarlanabilir. Turizmi baştan ele alarak en önemli yapı taşları olan doğa, tarih ve hizmet unsurlarının irdelenmesi gereklidir. 
 
Doğa:
 
Tesis gereksinimi ve yerleşim yerlerini şehir planları kapsamında ele alarak çevrede yaratacağı etkiler (ÇED) ve alt yapı bakımından irdelenmelidir. Bu aşamada tesislerin tarım ve orman alanları dışına yapılması önem arz edecektir. Orman konusunda ise derhal bir yasa çıkarılarak, yanan orman arazilerinin aynen orman alanı olarak kalması temin edilmelidir. Böylece her yıl oluşan orman yangınları kökünden bitecektir. Şehir planlamasına göre en az 100 yıl sonrasının o yerleşkeyi nasıl şekillendireceği projelendirilebilir. Bu yapılırsa alt yapı ile tüm sorunlar giderilecektir. Aynı planın parçası olarak küresel ısınma ile oluşan selleri dikkate alarak yapıların inşası felaket yaşanmasının da önüne geçecektir. Burada ele alınması gereken önemli bir unsur ise bugüne kadar hoyratça harcanan topraklar ve gıda yetiştirilme teknikleridir. Son 10 yılda GDO her yeri sarmaya ve tehdit unsuru olmaya başlamıştır. Bu politika derhal terk edilmeli ve doğal gıda üretimine geçilmelidir. Anadolu bin yıllardır tohum ambarı olarak yabancıları kıskandırmaktaydı. Ortadan kaldırılan tohum ıslah enstitüleri yeniden açılmalı ve tüm topraklarımız bereketli duruma getirilmelidir. Turist doğal gıda için ilave para harcamaya her zaman hazırdır. Diğer taraftan gıdanın tarladan çatala kadar olan serüveninde teknik bakımdan alınacak tedbirler süratle hayata geçirilmelidir. Sadece bunlar yapılsa bile toprak, su, deniz temizliği öne çıkacaktır. Gıda üretiminde yaş sebze, meyve yanında hayvan çeşitleri ıslah edilmelidir.  
 
Tarih:
 
Anadolu uygarlık beşiği olarak o kadar büyük bir açık arkeoloji müzesidir ki bu zenginliğin hoyratça tahrip edilmesi, tarihi yerleşkeler üzerine tesisler yaptırılmasına izin verilmesi en azından torunlarımız için saygısızlıktır. Eğer bir ören yerinin yakınına çadır kursanız bunu bile çok iyi şartlarda pazarlama olanağı vardır. Nedense turizmde çeşitlilik bile tam olarak algılanamamış ve uygulanmamaktadır. Ülke üç yanı deniz ve dört mevsimi yaşanan bir tabiata sahiptir ve biz bunun sadece güneş ve deniz kısmı ile uğraşıp onu da ortadan kaldırmak için var gücümüzle çalışmaktayız. Son yılların efsane çeşitliliği olan sağlık turizmi de sakat olarak yerini almaktadır. Tesis yapıp içine hasta yerleştirmek ile sağlık turizmi arasındaki fark çok büyüktür. Hiç olmazsa bu konuyu yakalamak gerekir. Tesis planlaması, hizmet türü ve sağaltım metotları uygulanarak farklı bir sistem yaratılabilir. Bu tarz, büyük paralar kazandırabilir. Ama kafaların değişmesi gereklidir. Gerçekçi planlama ile uzun iyileştirme süresi gerektiren hastalarla birlikte kısa süreli uzmanlık gerektiren dallarda ilerlemek kazanımı artıracaktır.           
 
Hizmet:
 
En sıkıntılı olan ancak ucuzluğu nedeniyle ele alınmayan konu personel yetiştirme ve yetişen eleman istihdamıdır. Hizmet en zor ve kırılgan profesyonellik dallarından biridir. Yapılan tek hatanın tüm hizmeti sıfırlayabileceği bir sektör olması nedeniyle çalışanları farklı yetiştirmek gereklidir. Bu konuda dersler ile yetiştirme programlarının mutlaka elden geçirilmesi önemlidir. Diğer önemli bir husus ise tesislerin neye göre yapıldığı konusudur. Mevcut durumda 5* ultra lüks tesisler 3* müşteri fiyatlandırılması ile karşı karşıya ise, tesis maliyetlerini dikkate alarak yeni bir yapılanma planlaması yapılmalıdır. Tesisler çok pahalı olunca devlet sürekli teşvik vermekte ancak teşvikler tesislerin iyileştirilmesi değil günü kurtarma sürecinde pansuman olmaktadır. Enerji, su gibi giderler ödenmediğinden o tesisin daha iyi mühendislik hizmeti alması gerekmiyor. Sıradan tesisler yıldıza boğularak işlevlerini düşük görünüşlü olarak yerine getirmekteler. Bu durum ise yapım aşamasında teknik hizmetlerin basite indirgenmesi sorununu getirmektedir. Henüz inşaatlarda sertifikalı ustalar devrine geçememiş olmak aslında kamuya çok büyük zararlar vermektedir. Yıllardır sertifika ve yeterlilik için AB fonlarına aktarılan kaynaklarla ve yabancı eğitim kurumları ile bir adım gidilmemiştir. Bu konuda yetkinlik ve sorumluluk TMMOB’ye verilmelidir. Sadece bu yapılsa yapılardaki işçilik yanlışlıkları, hatalar ve ölümlü kazalar sona erecektir.
 
Belki de ilişkisi kurulamayan bu maddeler aslında turizmi sorun haline getirmekte, yıllardır devam eden karmaşa ise kazanımı ortadan kaldırmaktadır. Marka olabilmek, gıda ve sanayi ürünlerini ileri devletler seviyesine çıkartabilmek bu basamaklardan geçmektedir. Bu konuda her türlü bilgi ve deneyim kullanıma hazırdır. Yeter ki yeni projeler ve uygulamalar bu yöne dönüşebilsin.
 


Bu Makale 03.10.2016 - 11:44:04 tarihinde eklendi.


Kullanıcı Yorumları
Henüz yorum yapılmadı.
En Çok Okunanlar
Bunları Okudunuz Mu?
Yazarlar
Tüm Yazarlar
GÜNCEL HABERLER
SEKTÖREL HABERLER

Turizm gündemine ilişkin haberlerin her gün mail adresinize gelmesi için abone olun.