Melih Yetiş

Antalya turizmini bekleyen tehlike ve alarm

Ülkenin gündemi o kadar yoğun ve hızlı bir şekilde değişiyor ki, korkarım bu hızlı değişen gündemler turizm endüstrisinin başkenti Antalya’yı bekleyen çok önemli bir tehlike konusunda farkındalık oluşması ve alınması gereken tedbirler konusunda bizi ihmale doğru götürmekte.
 
Hepimizin bildiği gibi turizmde olmazsa olmaz, son derece önem arz eden kriterler arasında öncelikle güvenlik ve emniyet, sonra da çevre ve çevreye duyarlılık gelir.
 
Misafirlerin tercihleri arasında artık çevre ve çevreye duyarlılık faktörü, bir turizm destinasyonunda en önemli tercih kriterleri arasında yer almaktadır. Çevre ile ilgili yaşanan herhangi bir sorun, gerek sosyal medya aracılığıyla ve gerekse medya organları aracılığıyla çok hızlı ve kısa bir süre içerisinde anında tüm dünyaya yayilabiliyor. Bu olumsuzluklar da turizm hareketlerini kesinlikle beklenilenin çok daha ötesinde olumsuzluğa dogru götürüyor.
 
Yakın geçmişte hepimiz hatırlarız; tüm dünyada global bir kuş gribi vakasi yaşanmış ve gerek Avrupa’nın çeşitli ülkelerinde, gerek uzak doğuda ve Amerika'da ve gerekse ülkemizde kuş gribi vakaları tüm medyanın gündemine oturmuştu. Salgın, uluslararasi turizmi son derece olumsuz etkilemişti. Bu dönemde hatırlarız; gerek ülkemizin görsel ve yazılı medyasında, gerekse sosyal medyada sürekli olarak katledilen, yakılan  kanatlı hayvanların diri diri kireç çukurlarına gömüldüklerine tanıklık etmiştik. Kanatlı hayvanların yakılışını tüm dünya medyası canlı yayınlanan görüntülerle dehşet içinde izlemişlerdi.
 
Bu yaşanılan olumsuzluklar, global olarak dünyanın birçok farklı ülkesinde görülen kuş gribi vakasının sanki sadece bizim ülkemizde yasanmaktaymiş gibi bir algı oluşturmuştu. Bu durum da uluslararası turizm gelirlerimizin sert bir sekilde gerilemesine neden olmuştu. Bu süreçten yaklaşık bir sene sonra büyük bir Alman medya grubunun yayın yönetmeni ile uluslararası bir turizm toplantısı akabinde yemekte ayni masadaydık. Kendisine bu kuş gribi vakasının Avrupa kamuoyunda nasıl algılandığını, medyaya nasıl yansidiğını ve bunun sivil vatandaşlar üzerindeki etkilerinin neler olduğunu sorma şansım olmuştu. 
 
Kendisi de Avrupa kamuoyunun o dönemde kuş gribinin olumsuz etkilerinden ziyade, ülkemizde kanatlı hayvanlara yapılan bu kötü muamele ve telefin Avrupa kamuoyunun akıllarında Türkiye’nin imajini cok olumsuz etkilediğini, bunun da ister istemez turizmde Türkiye tercihlerini ertelemeleri gibi negatif bir etki yaptığını anlatmıştı. Bu da bana, dünyanın neresinde olursa olsun, gerek hayvan/insan haklari ve gerekse çevreye duyarlılıkk gibi konuların artık turizmde olmazsa olmaz kriterler arasında olduğunu hatırlatmıştı.
 
Malesef hızla büyüyen kentleşme, betonlaşma, artan nüfus ve göçlerin Antalya’nın gerek sosyo-ekonomik yapısını gerekse kentsel alt yapısını çok olumsuz etkilediğini, pek çok çevresel sorunu da beraberinde getirdiğini her sene artan  bir şekilde gözlemlemekteyiz.
 
Son senelerde artan otel sayısı, artan nüfus artık arıtma vb kentsel alt yapılarının yetersizliğini gittikçe daha fazla gözler önüne sermekte...
 
Son dönemde özellikle Alanya-Belek arasında yaşanan arıtma sorunları, denize karışan atıklar, çevreye yayılan pis koku, otellerde gittikçe artan hastalik vakaları... Bu durumun yaklaşık bir hafta önce Alman RTL TV’de görsel ve medyada yer alması çevre sorunlarının bir an önce çözülmesi gerektiğini bir kez daha anımsattı. Bu konuda gerek turizm örgütlerinin ve gerekse yerel idarelerin ve hükümetin acilen bir çözüm bulması ve eylem planı oluşturması kaçınılmazdır. 
 
TOPLU HASTALIK VAKALARI ARTIYOR
 
Turistler arasında yaşanan toplu hastalık vakalarının gittikçe artmakta olduğunu gözlemliyoruz. Bu sorunların Avrupa medyasına da yansıması ve bu sorunların birçok farklı sosyal medya kanalı aracılığıyla hızla yayılması ülkemiz turizminin geleceği ile ilgili beni ciddi şekilde endişelendirmektedir. Malesef bindiğimiz dalı kesmekte olduğumuzun farkında değiliz.
 
Son günlerde görüşmekte olduğum otel yetkililerinden eylül dönemi itibarı ile Avrupa’dan ve özellikle Almanya’dan (Avrupa medyasında çıkan bu tarz olumsuz çevre sorunlarını yansıtan haberlerin akabinde) rezervasyon iptalleri aldıklarını sık sık duymaya başladım malesef...
 
Günümüz gerçeginde artık bilgiye ulaşmak son derece kolay ve bilginin hızla yayılması kaçınılmaz. Ülke turizmi olarak yaşamakta olduğumuz mevcut alt yapı sorunlarının artık ülke turizminin geleceği için bir tehlike arz ettiği gerçeğini saklayabilmek de mümkün değil.
 
Tüm turizm profesyonelleri olarak sezonun ortasında operasyonel rutin işlere konsantre oldugumuz bu dönemde,  tüm turizm mensupları olarak bir an evvel bu tehlikeye kafa yormalı ve çözüm üretmeliyiz. Ayrıca gerek turizm örgütlerimiz aracılığıyla gerekse medya vasıtası ile yerel idare, mülki mmirlikler ve hükümet yetkililerini çevreye duyarlılık, çevresel alt yapı sorunlarının giderilmesi konusunda bir an evvel harekete geçmeye davet etmeliyiz.
 
Şu anda zaman aleyhimize işliyor kanısındayım. Her geçen zaman bizler için bir kayıp.. İş işten geçmeden "turizmde çevresel alarm" diyerek tüm tarafları bu konuda göreve davet ediyorum.
 
Temiz bir çevre olmadan, turizm olmaz, yaşam olmaz, hiçbir şey olmaz.
 
Saygılarımla
 

 
 

Bu Makale 25.08.2014 - 19:26:47 tarihinde eklendi.


Kullanıcı Yorumları
  • Zafer Cengiz 02.11.2014 - 02:00

    İşletmelerde hayatiyet taşıyan HİJYEN Konusunun Kamusalda yansıması olan ARITMALAR Tehdidi, Antalya turizminde en büyük riskleri yaratmasına rağmen, yıllardır gündeme bile gelememiştir. Yörede çözülmesi gereken 40 veya 100? adet arıtma sorunu varken, bu beldelerden birisinde ortaya çıkabilecek HASTALIK olaylarının direkt ANTALYA DENİZİ MİKROPLU Damgasını vuracağının farkında mıyız? Son kesitte ise, öne çıkan birkaç arıtma için alınan Yatırım Fonu sözleriyle geçiştirilmekte olan bu RİSK Antalya turizminin omurgasını kırabilecek bir Afet Tehdidi olarak sürdürülmektedir Önemle bilgilerinize sunulur..

  • Serdar Alp 02.11.2014 - 12:33

    hastaneler ve doktorlar fahiş fiyatlarla insanları kazıklıyorlar. Bu olaya da kimse dur demiyor. Ancak, işin ucu hepimize dokunacak bir gün... Serdar Alp

  • Alaaddin Gürses 06.10.2014 - 12:55

    Sorunları saman altına atarak ve gizli tutarak çözmeye çalışırsak bu olur ve daha neler oluyor açıklanmayan hepimiz biliyoruz. Alanya Kleopatra Bölgesi zamanlı bomba gibi geriye sayıyor, bilenlerin ilgilenmesini rica ederim.

  • Uğur Akça 31.08.2014 - 05:21

    Yıllar önce ben bu sorunun olacağını söylemiştim zaten. Neden şimdi konuşuluyor?

  • Zafer Cengiz 29.08.2014 - 12:30

    Turizmin 40 sektörden oluşan bir enüstri olması, tüm bu alanların hassas koordinasyonunu gerektiriyor. İşte bu nedenle Yerel Turizm Yönetimi kavramında (altyapı öncelikli) ilgili kuruluşların turizm odaklı olarak hizmet zincirini oluşturamaması, turizmin dizginlerini hepten elden kaçırtıyor. Antalya Turizm Konseyi son 7 yıldır devreye girebilseydi, ülke turizminin yarısını üreten yöredeki tüm altyapıda yenilemeler yaptırılmış olurdu. Fakat mevcut zihniyetler ricacı yaklaşımla Bakan peşinde koşarak, bölgesel güçbirliğini ve ortak akıl yönetimini harekete geçirememiştir. Şimdi ise, gelişme sürecinin devamı paralelinde tüm sorunlar hızla artmakta, içinden çıkılamaz ve kriz risklerini tavana vurduran oluşumlara yol açmaktadır. Antalya yerel inisiyatifi ise, turizme giderek yabancılaşmakta ve aktif turizmciler de bu çetrefil konularda (tüm operasyonel dertlerle mahkum olarak) iyice yalnız kalmaktadır

  • Yusuf Özbudak 27.08.2014 - 04:18

    Sevgili Melih abi,ne kadar isabetli bir konuya değinmişsin.Canı gönülden kutlarım seni.Bizlerin çevreye bakışı yada çevre sorunlarına yaklaşımı ancak sorun kapıya dayanınca ortak çözüm önerileri ve bu öneriler karşısında Yerel yönetimlerinde ya aciz yada geçici pansuman önlemlerle tamamen günü kurtarmaya yönelik olmanın ötesine geçmiyor.Arıtma ve alt yapı sorunlarıyla Ölüdeniz bölgesi olarak bizlerde yıllardır mücadele etmekteyiz hadi sizler şanslısınız arıtmalarınız var peki olmayanlara ne demeli onlar ne yapsın derdinemi yansın.Türkiye nin vitrini olan bu güzelim belde de malesef özellikle OvacıkHisarönü bölgesinde henüz kanalizasyon bile yok halen foseptik gibi çağdışı yöntem ve çözümlerle turizm yapılmaya çalışılıyor.Yakında ya misafirlere maske dağıtacağız yada maske dağıtacak misafir bulamayacağız.

  • Öfkeli 27.08.2014 - 12:20

    Arkadaş, tur operatörünün hassasiyeti olmasa kimsenin umru olmayacak halimize bak, ama normal sığır çobanından otel sahibi olursa, cahil ve açgözlü biçimde klasik yurdum insanı davranışıyla sadece günü kurtarmanın derdinde birçok otelci olur. ÇEVRE kardeşim ÇEVRE bunsuz olmayacak, eğer bir gün bu yediğimiz ekmeği yiyemezsek anlayacağız ne demek olduğunu ama insanın içi yanıyor duyarsız bir grup otelciyi görünce...

  • Mehmet Mülayim 26.08.2014 - 09:24

    Sevgili Yetiş, Yazınız ve konu hakkındaki hassasiyetiniz için teşekkür ederiz. Çalıştığınız kurumun hijyen konularındaki hassasiyetini çok iyi biliyoruz. Ancak tüm operatörlerin aynı hassasiyeti göstererek, özellikle sertifikasyonunu tamamlamış, gerekli lokal çevre önlemlerini almış işletmelere kontrat dönemlerinde öncelik tanınması, tüm işletmelerin çevreci yatırımlar yapması hususunda motivatör olacaktır.

En Çok Okunanlar
Bunları Okudunuz Mu?
Yazarlar
Tüm Yazarlar
GÜNCEL HABERLER
SEKTÖREL HABERLER

Turizm gündemine ilişkin haberlerin her gün mail adresinize gelmesi için abone olun.