Zafer Cengiz

Seçimlerde Turizmin Durumu ve Yorumu

Yoğunlaşan bir seçim ortamına girdiğimiz şu günlerde, turizmin su altında kalan gerçekleri iyice açığa çıkıyor

Yoğunlaşan bir seçim ortamına girdiğimiz şu günlerde, turizmin su altında kalan gerçekleri iyice açığa çıkıyor. Bahar aylarında yeni bir genel seçim sınavı geçiren ülkede her şey tümüyle elden ve gözden geçiyor. Sosyal ve ekonomik altyapımızın yansıması olan politik oluşumun tercihleri şekillenecek. 

Türkiye ekonomisinde yadsınamaz bir konuma oturmuş olan turizmin gerçek ölçüsü ve değeri ne kadar anlaşılmıştır? Son 30 yıldır her türlü engellere rağmen kendisini fazlasıyla kanıtlamış olsa da, yeterince kullanılamamış bir potansiyel olarak kenara itilmiştir. Bugün artık dünya çapında dikkat çeken bir ürün olmasına rağmen, turizmin hala randımansız bir üvey evlat durumunda olduğu aşikardır. 

1970’lerde piyasa tarafından benimsenemeyen, ancak Özal teşvikleriyle kabaran yatırımcı iştahları ile oluşturulan bir turizm sofrası söz konusudur.  Aradan geçen 40 yıllık süreçlerde global çapta ilk ona girebilen bu sofranın gelişmesi, tamamen Anadolu’nun zengin değerlerine bağlıdır. 

İtalya ve İspanya gibi Akdeniz ülkelerinde gelişen turizme Fransız kalarak kaybedilen yıllardan sonra, blucin modası gibi hızla benimsenen ve tepe-tepe kullanılan turizmin durumu vahimdir. Özellikle son 10 yılda katmerli olarak kanıtlanan kritik ve özlü detay, turizmimizdeki randıman düşüklüğüdür. 

Dillere destan olan turist sayısı artışı karşısında, beklenen gelirler sürekli hayal kırıklığı yaratmaktadır. Üstelik, giderlerin de artması paralelinde eldeki toleranslar tüketilmiş ve artık zarar etmeksizin turizm çarklarını çevirmek için her türlü cambazlık çarelerine girilmiştir. 

Fakat diğer yandan turizmin dünya çapında yükselişi devam etmekte, minicik turizm potansiyeli olan ülkeler bile kolları sıvayarak bu çekici pastadan pay almaya soyunmaktadır. Bu anlamsız ve tutarsız çelişkinin çok bilinmeyenli denklemlerinin çözülerek düze çıkılması için beklenen nedir? 

Turizmin Sorunları Netleşmiştir: 

Oysa gelişen turizm yapısı kapsamında su yüzüne çıktıkça teşhis edilen sorunlara çeşitli tedavi öneri ve yöntemleri gündeme gelmiştir. Turizm gibi çok geniş ve kompleks bir yapıda yıllar boyunca geçiştirilen ve yapısal temelleri sarsılan mekanizma, bu günlere kadar çeşitli badireler atlatmış ve aşırı yorgundur.  Daha önce yıllar boyunca dile getirdiğimiz temel eksikleri, çok öz ve net olarak ifade etmeye çalışalım;  

1) Turizmin Devlet’çe öncelikli sektör olarak ele alınması; 40 yıl önce turizm macerasında yola çıkılırken ön planda yer alan bu yaklaşım, halen algılanamamıştır. Turizmin ihracat sayılmasını bile anlayarak
benimseyemeyen zihniyetler, planlama ve yönetimden yoksun biçimdeki kaynakları heba etmektedir. 

2) Tanıtım ve pazarlama etkinliği sağlanması; Elinizde geçerli talep olan mal varken bunu yılboyu ve piyasa rayiçlerinde satamamak, turizmin genel hastalığıdır. Bu karakterin getirdiği doğal sonuç ise, randımansızlık ve karsızlıktır. Karar verilen ve bütçelenen minimum harcamalar bile yapılmamaktadır. 

3) Sektörel makro örgütlenmenin işletilmesi; Çağdaş turizmin eriştiği karakter ve büyümekte olan ülke turizminin yapısı, acilen kabuk değiştirmeyi gerektirmektedir. Ancak, bütünsel bakış açısından yoksun ve sahipsiz kalan sektör, bu konudaki yoğun çabaları yıllardır bir türlü sonuca erdirememektedir. 

Tüm diğer sorunların yukarıdaki temel başlıklarla çözümlenebileceği bir turizm atılımı ile, erişilebilecek boyutları anlatmak için hayal güçlerini zorlamak gerekiyor. Zira, turizmin mevcut yapısı ve işleyiş mekanizmasını yeterince anlayamayan zihniyetler için rüyalarında bile göremeyecekleri bir ortam söz konusudur. İşte, elimizde böylesine temel bir konu varken, biz seçimlerde turizmi nasıl ele alıyoruz? 

Turizm Devlet ve Millet Kesesidir: 

Turizmin beraberinde getirdiği ekonomik süreçte, yerel ekonomiye piyango kazanmışçasına kamçı etkisi yapan ve yaygın bir hizmet zinciriyle geniş çapta halka mal olan yöre dışı gelirler söz konusudur. Ülke için bu olay ‘yerinde ihracat’ ve yabancı turistlere ülke içinde mal ve hizmet satışı, yerel ekonomi için de, gelen misafirlerin yaptıkları çok yönlü yaşam harcamalarının piyasaya enjekte edilmesidir. 

Bu bakımdan, çok yaygın ve çeşitli yaşam hizmetlerinin çok çapraşık ve özgün bir şekilde tüketilmesi gerçeğinden oluşan turizm mekanizmasının ‘sanal bir fabrika’ gibi yönetilmesi gerekmektedir. Aksi halde, plansız-programsız ve sahipsiz bir şekilde ‘yağma hasanın böreği’ olarak kapışılabilen turizm nimetleri söz konusudur. Sonuçta, yıpranarak posası çıkmış bir pasta fırınından başka bir şey kalamaz. 

Zaten yıllarca piyasada görüldüğü üzere, söz konusu olumsuzluk senaryosu sahnelenmiş ve inadına tekrar tekrar oynanmaktadır. 1990’larda hissedilen ve 2000’lerde teşhis edilen tüm sektörel olumsuzluk ve hastalıklar, yaygınlaşarak ve ağırlaşarak sürmektedir. Bu durumu Devlet adına teşhis ederek bilinçli bir şekilde beklenen tedavi sürecini getirebilecek ‘oluşum’ var mıdır? Bu- ne/nasıl olabilir? 

Mevcut yapımızda oyunun kuralı serbest piyasa ekonomisi olduğu için, azıcık var olan devletin düzenleyici rolü de ekonomiden arındırılma sürecine girdiğinden, turizmin de bu konuda huzur bulması giderek zorlaşmıştır. Yani, bu güne kadar sağlanamayan ‘turizmde düzen ve atılım süreci’ bundan sonra nasıl yerine oturabilecektir? Bunu- hangi babayiğit sağlayabilir? 

Bugün için seçim piyasasında gündeme getirilen ekonomik sorunlarda öne çıkan ‘cari açık yarası’ en ciddi ve ürkütücü tehdit durumundadır. Fakat ‘revize edilmiş turizm’ mekanizmasının bu henüz bir çare bulunamamış ülke sorununa Lokman Hekim dermanı olabileceği de, henüz algılanamamış haldedir. 

Devlet bakış açısı bunu yıllardır sağlayamamış, sektörel bakış ise günlük sorunlardan kurtularak bu düzeyde makro sorunlara ve çözümlere ulaşamamıştır. Aslında, “çözüm aşaması süreci” son 7 yıldır işlemektedir. Fakat (özünde bilinçsizlik ve tutarsızlık olan) çeşitli nedenlerle ötelenmektedir. 

Dünya Turizm Örgütünün DMO (Yerel Turizm Örgütü) uygulaması kapsamında, 2023 Turizm Stratejisi Eylem Planının 10. Maddesinde yer alan ‘Turizm Konseyi Modeli’ ne yazık ki devreye sokulamamıştır. Turizmin her yörede aktif ve pasif paydaşları tarafından ortak çalışılarak düzenlenmesi ve yönetilmesi imkanının sağlanması ile, turizmde çağ atlanması ve tüm engellerin aşılması mümkündür. 

2005’te son rötuşları çalışılan ve 2007’de resmen yürürlüğe giren 2023 TTS-Eylem Planı son 5 yıldır adeta yok hükmündedir. Bu şekilde, Devletçe sürekli ihmal edilen ve sektörce sahip çıkılamayan turizmin bu güne kadar yerine oturtulamayan dengeleri, kimin tarafından üstlenecek ve sağlanacaktır? 

Bugün için ‘mutlu bir peri rüyası’ gibi algılanan, ancak tüm sakatlıklarına rağmen gerçekliğini ispatlamış olan turizmin, demokratik işlerlikte halk tarafından anlaşılması, benimsenmesi ve sahip çıkılması süreci için “sivil toplum modeli” tarafından desteklenmesi ihtiyacı vardır. Burada, her siyasal parti programı ve seçim bildirgeleri içindeki turizm maddelerinin geçerli ve tutarlı olarak kotarılması gerekmektedir. 

Günümüzde gelişen ve değişen dünya koşullarında en geçerli ve yararlı bir ekonomik alan olarak öne çıkan turizmin, ülkemize mevcut performansa göre 3-5 kat daha fazla katkı sağlayabileceği gerçektir. Bu bakımdan, sıkıntılar içinde olsa bile göstermelik başarılar kazanan Türk Turizmini gerçek atılımlara eriştirmek için çok daha fazla bilinçli ve tutarlı hareket edilmesinde büyük ve somut yararlar vardır. 

İş-Aş-Refah üçlüsü olarak ifade edilebilecek sosyo-ekonomik alanlarda atılım için en mükemmel rolü üstlenebilecek olan turizmin, seçim ortamında bu kadar sönük kalabilmesi de ayrı bir yaramızdır. Artık Anadolu’da tüm yöreler turizmin hevesli ve heyecanlı aday destinasyonu durumunda. Fakat mevcut hastalıklardan ve olumsuzluklardan arındırılmamış turizmin yaygınlaşması da, ne kadar yerindedir? 

Bu bakımdan, sağlıklı ve randımanlı turizm dolu bir Anadolu için herkese ciddi görevler düşmektedir. Seçim ortamında bu çıplak gerçeklerin ve bakış açısının derinlemesine işlenmesini gönülden dileriz. 
 

Bu Makale 15.05.2011 - 10:18:07 tarihinde eklendi.


Kullanıcı Yorumları
  • mehmet celik 16.05.2011 - 11:33

    Sayın Zafer bey sizi teprik ediyorum bütün gercekliğinlen ve dorusyan simdiye kadar okuduklarımın içinde en doru analiz,peki bizim yetkililerimiz ne yapıyor bir turizim polaikaları varmı ? yada yeni bir turizim yasası cıkarmayı düşünüyorlarmı ? turizimi sağdece turizimlen urasanların üzerine yıkmaklan bu işler yürümez !turizimde kendini geliştiren ülkeler bu işi nasıl yapıyorlar diye bakmakta,fayda var diye düşünüyorum, nasıl o ülkelere mesela sırf Parisi görmeye gelen insan sayısı senede 40Mil. cıvarında yada daha vazla bize gelen turist sayısı senede bildihim kadar 25Mil. gecmiyor cok komik rakamlar . mehmet celik

Yazarın diğer yazıları
Tüm Yazıları
En Çok Okunanlar
Bunları Okudunuz Mu?
Yazarlar
Tüm Yazarlar
GÜNCEL HABERLER
SEKTÖREL HABERLER

Turizm gündemine ilişkin haberlerin her gün mail adresinize gelmesi için abone olun.