Berat Yıldız

Kültür ve turizm perspektifinden Moldova

Moldova, Avrupa coğrafyasında yer alan en fakir ülkelerden biri olması yanında yüzölçümü olarak da Avrupa’nın en küçük ülkelerinden birisi. Osmanlı Devleti’nin Boğdan eyaletinin sağ tarafını oluşturan günümüz Moldova’sının nüfusu 4 milyonun biraz üzerinde. Kişi başı yıllık geliri 2 bin dolar dahi olmayan Moldova siyasi olarak son yıllarını sürekli istikrarsızlık içinde geçirdi.


 
Türk girişimciler başka ülkelerde olduğu gibi Moldova’da da yatırımlar yapmışlar. Bu turizm alanında daha fazla hissediliyor. Başkent Kişinev’deki otel yatırımlarının birçoğu Türk işadamları tarafından gerçekleştirilmiş, hala da en iyi otellerin yönetim kadrosunda Türkler var. Ülke turizm potansiyeli olarak pek zengin sayılmaz. Belki bu konuda dünyanın en büyük şarap mahzeni olarak Guiness rekorlar kitabına giren 2 milyon şarabın depolandığı Mileşti Miçi’den bahsedilebilir. Kişinev’in yarım saat dışındaki bu bölge Moldova’ya gelen herkesin temel uğrak noktası. 

Otobüs ile ucuz bir şekilde organize edilen turlar ile Romanya ve Bulgaristan, Moldova’dan turist çekse de uçak ile seyahat edilebilen yurtdışı turizm destinasyonları içinde Antalya neredeyse tek yer olarak tebarüz ediyor. 

Ülkemize Moldova’dan gelen kişi sayısı 2005 senesinden beri 90 ile 110 bin arasında gidip geliyor. 2011 rakamı 101 bin. Yurtdışına charter ile gerçekleştirilen operasyonlarda varış merkezinin sadece Antalya olduğundan hareketle Antalya istatistikleri burada önem kazanıyor. 2005 senesinde Antalya’ya gidiş 14 bin iken 2011 senesinde 40 bin civarlarında seyretmeye başlamış. 
10 bin kişinin de ülkemize Rus ve Rumen pasaportu ile giriş yaptığını düşünüyoruz. Siyasi sebeplerden ötürü Moldova vatandaşlarının bir kısmı bu iki ülke pasaportlarını kullanıyor. Bu iki ülke için ülkemiz vize ücreti talep etmediğinden bu pasaportların kullanılması mantıklı. Toplamda 50 bin kişi Moldova’dan tur paketi almak suretiyle ülkemizi ziyaret ederken diğer 50 bin kişi ise çalışma, ticaret ve aile ziyaretleri için ülkemize geliyor.
Türkiye’nin küçük büyük ülke ayırt etmeden her bir pazarda var olma çabasının neticesi Moldova örneğinde açıkça görülüyor. 2012’de yine Antalya neredeyse tek destinasyon oldu. Moldova tur operatörleri arasındaki rekabet Ukrayna’dan daha sert geçiyor. Turist sayısında geçen seneki yüzde 5’lik artışın üstüne yine bu sene en az yüzde 5 konulacak gibi. Anlaşması yapılan vize muafiyetinin de bürokratik işlemler sonrası -tahminen 2013 ilkbaharına kadar- yürürlüğe girmesi ile 2013 senesinde ciddi bir artış yaşanacağı muhakkaktır.  

Moldova ve yakın coğrafyasında, Türkiye ile ilgili 2 önemli kültürel nokta var. İlki dini olarak Hristiyan Ortodoks etnik olarak ise Kıpçak-Türk ailesine mensup Gagavuzlar. Komrat, Çadır Lunga, Kıpçak, Beşelma gibi şehirlerde yerleşik olan Gagavuz Türkleri kültürlerini ve dillerini yaşatmak için ciddi çaba sarf ediyorlar. Türkiye’yi çok seven Gagavuzların her ailesi içinde mutlaka İstanbul’da çalışan veya okuyan vardır. Turizm fuarlarında Türkiye standına yakın bir yerde kendi bölgelerini tanıtmak için stant kuran Gagavuzların önemli bir özelliği de birçok yazar, folklor araştırmacısı, şair çıkartması. Beşelma’daki Dimitri Karaçoban Müzesi, bölgenin etnografik kimliğini anlamak için birebir. 

Bir diğer kültürel alaka ise belki de dünyada ayakta duran en ihtişamlı Osmanlı kalelerinden biri olan Bender üzerinden kurulabilir. Bu kalenin bulunduğu kentin iki adı var. Osmanlı tarafından Bender olarak isimlendirilen bu şehir Kanuni zamanında Dinyester’in hemen kenarında Mimar Sinan tarafından proje edilen kaleden alıyor ismini. Kent için Tigina ismi de kullanılıyor. O da Kıpçak Türkçesinden geçme, Tekin kelimesine referans verir. Kıpçak grupları tarafından aşılması zor olan bölgeyi ifade etmek için Tekin Geçiti olarak isimlendirilmiş. Yakın zamanda çatışmaların yaşandığı bir bölgede, askeri bir üssün içinde kalan kalenin restorasyonu bir yandan devam etse de sonuç pek iç açıcı olmayacak gibi duruyor.  

Turizm elbette nihayetinde iktisadi bir uğraş ama farklı dine mensup, farklı etnik aidiyet sahibi hatta farklı siyasi düşünceye sahip grupların birbirlerini anlaması ve keşfetmesi açısından perde arkasında önemli rol oynuyor. Nihayetinde tekrar tekrar vardığımız sonuç şudur ki; Turizm, hâlihazırda Türkiye’nin başka ülkeler ile olan sivil ilişkilerini tesis eden ana etkendir. Bu cümleden Moldova ile ilişkilerde de temel unsur olarak öne çıkıyor. Biraz da bu gözle bakmak gerekiyor sektöre. 
 
 
 
           
 
 

Bu Makale 13.11.2012 - 12:15:35 tarihinde eklendi.


Kullanıcı Yorumları
  • göksel 17.11.2012 - 01:09

    moldovaya vizeler kalkmadımı daha? geçenlerde sanki trt haberde kalktı falan diyordu

En Çok Okunanlar
Bunları Okudunuz Mu?
Yazarlar
Tüm Yazarlar
GÜNCEL HABERLER
SEKTÖREL HABERLER

Turizm gündemine ilişkin haberlerin her gün mail adresinize gelmesi için abone olun.