'Yatak artışı ürkütücü boyutta'

'Yatak artışı ürkütücü boyutta'
TUROB Genel Sekreteri Levent Erdoğan, İstanbul Sultanahmet'te düzenlenen bombalı saldırıdan Türkiye imajının değişmesine, artan yatak sayılarının doluluk, karlılık ve küçük tesislere etkisinden günübirlik evlere ve otelinde yaptığı yenilemeye kadar pek çok konuda TurizmGüncel'e değerlendirmelerde bulundu. İstanbul'da yatak arzının sorumsuzca arttığını belirten Erdoğan fiyatların ve doluluğun sürekli düştüğünü, küçük ölçekli tesislerin ise zor durumda kaldığını kaydetti.


Savaş Daş - TurizmGüncel


Ülkenin belirli bölgelerinde meydana gelen olumsuz olayların Avrupa medyası tarafından Türkiye'nin tamamını yansıtıyormuş gibi gösterildiğini ve bir algı oluşturulduğunu belirten Levent Erdoğan, "Sanki Türkiye'nin her bölgesinde ateş, kaos var gibi bir algı yaratılıyor. Misafirlerimizden, 'Ortaköy'ü Taksim'i görmek istiyorum ama çok korkuyorum' sözlerini duyduk. Nedenini sorduğumuzda ise 'Televizyonlarda İstanbul'un her yeri cehennem gibi gösteriliyor' yanıtını aldık. Bahsettiğim insanlar zaruriyetten dolayı buraya gelmiş insanlardı. En ufak bir olay bile, maksatlı bir şekilde abartılarak yansıtılıyor." dedi. Yunanistan'da büyük sokak olaylarının yaşandığı dönemde bu ülke için de benzer bir algı yaratıldığına dikkat çeken Erdoğan, "Olayların zirve yaptığı dönemde Selanik'e defalarca gittim. Dışarıdan bakınca Yunanistan yanıyor diye düşünüyorsun ama gidip baktığında olayın sadece Atina'nın belli sokak ve meydanlarında cereyan ettiğini görüyorsun. Bizdeki durum da aynı." dedi.

Bombalı saldırı için seçilen noktanın da sıradan bir nokta olmadığını belirten Erdoğan, "Beylikdüzü değil, Halkalı değil; Sultanahmet. Üstelik seçilen hedef de turizm polisi... Kötünün iyisi, olayın ocak ayında, turistin en az olduğu dönemde gerçekleşmesi." yorumunu yaptı.

Levent Erdoğan, kendisine yönelttiğimiz sorulara şu yanıtları verdi:

"YAVAŞ KALIYORUZ"


Yaşanan bu tip olayların ardından turizm otoritelerinin verdiği reaksiyonu nasıl değerlendiriyorsunuz? Biraz yavaş hareket edildiği eleştirisine katılıyor musunuz?

Yavaş kalıyoruz. Biz burada ne kadar basın toplantısı, televizyo yayını, video yayını yaparsak yapalım, artık dünyada sosyal medya diye bir gerçeklik var. Bunu insanlar iyi veya kötü niyetli olarak kullanabiliyorlar. Dolayısıyla sizin burada yapacağınız açıklamalar yeterince inandırıcı olmayabiliyor. Yunanistan'da ortalık karışmışken, turizm bakanının çıkıp “yok böyle bi şey” demesi ne kadar inandırıcı olabilir? Tabii, turizmciler kendi olanakları çerçevesinde gerek sosyal medya gerekse başka kanallardan açıklama yapıyor ama bu ne kadar yeterli tartışılır. Zaten şu anda turizm sektörünün bir araya gelip bütünlüklü bir çalışma yapması da olanaklı değil.

"GELEN YOLCU SAYISINI ÇOK FAZLA ETKİLEMİYOR"

Özellikle son 1 yıldır Avrupa'da Türkiye imajının değiştiğini görüyoruz. Sürekli savaş ve IŞİD terörü gibi konularla gündeme geliyor. Bu durumun gelen yolcu sayısını etkilediğini düşünüyor musunuz?

Ben çok etkilediğini düşünmüyorum. Her ne kadar çok sağlıklı olmasa da, elimizde havalimanından giriş yapanlara ait veriler var. Verilerden kayda değer artışlar olduğunu görüyoruz. Bu nedenle önemli bir ziyaretçi kaybı olduğunu düşünmüyorum. Ama mutlaka, az da olsa bir tedirginlik yaratır.


"3 - 4 YILDIR LÜZUMSUZ BİR YATAK ARTIŞI VAR"


Veriere göre İstanbul'da doluluk oranları ve oda başına gelir düşüyor. Bu çerçevede, 2015'i nasıl görüyorsunuz?

Bürokrasi hala, yolcu sayısını hesaplamak için pasaportla havalimanından girenlerin sayısını esas alma hatasını yapıyor. Bunların hepsi İstanbul'da konaklayan insanlar değil. Gelenlerin bir kısmı İstanbul'daki havalimanlardan  başka kentlere gidiyor. Bu durum, istatistiklerde sapmalara neden oluyor. Dolulukları ve gelirleri hesaplamak için STR Global'in verilerini kullanıyoruz ancak, bu datalar ağırlıklı olarak 5 yıldızlı tesisleri kapsıyor. Bu nedenle ölçüm sistemini tabana yayamıyouz.

İstanbul'un yatak kapasitesi sorumsuz bir şekilde artıyor. Son 3 – 4 yıldır lüzumsuz bir artş trendi ortaya çıktı. Bu artışın nedeni istatistiklerde İstanbul'a gelen ziyaretçi sayısının sürekli artıyor olarak görünmesi. Bu da ister istemez yatırımcının iştahını kabartıyor. Ziyaretçi sayısındaki artış artan yatak kapasitesine paralel değil. Dolayısıyla müşteri de yayılmaya başladı ve herkes bir başkasından müşteri çaldı. Dolayısıyla doluluklardaki düşüşün nedeni artan yatak arzı.

Serbest piyasa... Parası olan otel yapabiliyor. Durdurulmalı mı bu sizce?

Türkiye'de organize sanayi bölgeleri dışında planlanmış bölge yok. Böyle olunca da herkes istediği yerde otel açabiliyor. Biz bu yapılan otellerin önemli bir kısmının lokasyon olarak yanlış noktalarda olduğunu, bunların yatırım maliyetlerinin ger dönüş sürelerinin çok uzun olduğunu söylüyoruz.

"YATIRIMIN GERİ DÖNÜŞ SÜRESİ İKİ KATINA ÇIKTI"

Yatırım maliyetinin geri dönüş süresi ne kadar uzadı İstanbul'da?

Yatırım maliyetinin geri dönüş süresi çok uzadı. 10 yıl önce, yatırımın durumuna göre, 7 – 8 yılda yatırımın geri dönüşü sağlanabiliyordu. Şu anda bu süre 14 – 15 yıla, yani iki atına çıktı. Bazı yatırımlarda bu süre 28 – 30 yıla kadar çıkabiliyor. Bazı yatırımları eleştiriyoruz. Zaten bikaç yıl sonra yatırımcı da yaptığın otelin efektif olmadığını fark ediyor ama geçen süre zarfında piyasanın tamamına zarar veriyor. 5 yıldızlı tesisler 3 yıldızlı fiyatına satılıyor. Doluluklar her geçen yıl ufak ufak düşüyor.

"5 YILDIZLI OTELİN 3 YILDIZLI FİYATINA SATILMASINI MÜŞTERİYE İZAH EDEMİYORSUNUZ"

Bu durum küçük otelleri nasıl etkiliyor?

Her otelin ayakta kalabilmesi için satması gereken bir fiyat var. 5 yıldızlı tesis 3 yıldızlı fiyatına satılıyorsa, siz bunu müşteriye nasıl izah edeceksiniz. Bu otel Beylikdüzü'ne yapılmış, merkezden uzak. Satabilmesi için fiyat kırması gerekiyor. Öte taraftan, lokasyon olarak merkeze uzak ancak bizden çok daha üst segment tesislerde konaklayan insanların da mutlu olmadığını görüyorsunuz.

"İŞ ARTIK ÜRKÜTÜCÜ BİR BOYUTA ULAŞTI"


Bir yandan standartlarınızı koruyup, bir yandan bu tesislerle nasıl rekabet ediyorsunuz?

Bu konuda iş artık ürtükütücü bir boyuta ulaştı. Artık lokal markalarda ve kobi tarzı işletilen otellerde çok ciddi risk var. Rekabet çok sertleşiyor. 20 odalı bir tesisler 40 odalı bir tesis arasında aylık gider anlamında fazla bir fark yok ama gelir anlamnda çok büyük fark vardır. Dolayısıyla büyük tesis sayısı arttıkça bu fark da açılmaya devam ediyor. Bizim gibi tesislerin, özellikle Anadolu yakasında, eski işleri kesinlikle yok. Öte taraftan, yeni açılam tesisler gereksiz bir şekilde çıtayı sürekli daha fazla yükseltiyorlar. Küçük otellerin bu değişime yak uydurması imkansız.

"ÜÇÜNCÜ HAVALİMANI EN ÇOK THY'NİN İŞİNE YARAYACAK GİBİ"

Üçüncü havalimanının istanbul'un turist sayısına etkisi ne olur sizce?

Etkisi olacaktır kuşkusuz ancak bence üçüncü havalimanı daha çok THY'nin işine yarayacak. Diğer taraftan, beklendiği gibi İstanbul'un ziyaretçi sayısına büyük etki edecekse, vay haline İstanbul'un. Şu anda bile yaşadığımız trafik keşmekeşi artık facia boyutunda. Ne yaparsanız yapın aslında yetmiyor İstanbul'a. Bu sorun çözülmeden nasıl olacak bu iş, ben hakikaten endişeliyim.

"TURİST SAYISINI DOĞRU HESAPLAMANIN TEK BİR YOLU VAR"

İstanbul'da dolululara ilişkin daha sağlıklı veriler elde edilmesi için bir çalışma yapamaz mısınız?

Bu işin bir tek yolu var. Otelci, yasal olarak konaklayan her bir müşteriyi emniyete bildirmek zorunda. Dolayısıyla devletin elinde, geceleyen insan sayısından, bunların milliyetine, geceleme sayılarına kadar tüm datalar var. Biz bu dataları kullanabilsek, devamında, şu kadar konaklama oldu diyebileceğiz. Dahası, oteller aylık olarak konaklayan insan sayısını ve uyruklarını bakanlığa gönderiyor. Bu bilgiler nereye işleniyor bilmiyoruz. Öte taraftan, İç pazar hareketlerinden kaynaklanan konaklamalar da dahil edilmiyor hesaplara.

"PARİS SALDIRISI İLE BAĞLANTILI OLAN KADININ İZİ, BELGELİ OTELDE KONAKLADIĞI İÇİN SÜRÜLEBİLDİ"

Günübirlik evlerle ilgili yapılan çalışmalar vardı, bir neticeye ulaştı mı?

Bununla ilgili en son, İstanbul Ticare Odası'ndan bir toplantı yaptık. Konuyu takip etmeye çalışıyoruz ama burada çok ciddi bir problem var. Bu konu sadece burada değil, tüm Avrupa'da büyük bir sorun. Borçlar Kanunu'nda bir düzenlemeye gidilmediği sürece bu işin çözümü zor. Buna göre, herhangi bir mesken, atıyorum, “1 ay ya da 3 aydan daha kısa süreli kiralanamaz” şeklinde bir değişiklik yapılmadığı sürece bunun önüne geçilemez.

Bu işin bir de asayiş boyutu var. Fransa'daki olayla bağlantılı olduğu iddia edilen kadının izi, belgeli bir tesise konakladığı için bulunabildi. Günübirlik evde konaklasaydı izini asla kimse süremezdi. Zaten günübirlik konaklama olayı arttıktan sonra, bu tip kişiler bu evlerde konaklamaya başladılar. Eskiden otellerde her gece aranan bir iki kişi polis tarafından alınıp götürülürdü. Artık bu yaşanmıyor, çünkü otellerde değil, günübirlik evlerde konaklıyorlar.



"OTELİN YENİLENMESİNDE MECBUREN 'MİMAR' OLDUM"

Son olarak, sahibi olduğunuz My Dora Otel'de renovasyon yaptınız. Mimarlığını da sizin üstlendiğiniz söylendi. Neler yaptınız?

Mimarlık işi biraz mecburiyetten oldu. Oteli kapatmadan kısım kısım renovasyon yaptık. Dolayısıyla iş yavaş ilerledi ve bir yıla yayıldı. İdeali, oteli tamamen kapatıp yenilemektir ama kapatınca yanlış algılar ortaya çıkabiliyor. İlk başta çizimleri mimarlarla yaptık ama devamında işin icrası sürecini ben üstlenmek zorunda kaldım. Taşerona verseniz, kısa sürede çok iş yapıp bir an önce işi bitirmek isteyecek. Çalışan bir otel olduğunuz için de buna imkan veremiyorsunuz.



"OTELİ A'DAN Z'YE YENİLEDİK, GARDROPLARI KALDIRDIK"

A'dan Z'ye otelde elimizin değmediği yer kalmadı. Odalar, genel alanlar tamamen yenilendi. Yenileme yaparken, müşterinin odada ortalama ne kadar zaman geçirdiğini göz önüne alarak, alanları daha etkili kullanmak adına neleri değiştirmemiz gerektiğini hesapladık. Odalarda, birkaç süit hariç, gardropları tamamen kaldırdık. İnsanların kısa süreli konaklamalarda gardrobu kullanmadığını biliyoruz. Ortalama geceleme süremiz 2,1. Bu yüzden odanın ferah olması daha öncelikli hale geldi. Gardroplar yerine özel tasarladığımız valizlik ve dolabın yerine de askı sistemi geliştirdik. Banyolarda ise marmara mermeri desenli seramik çalıştık. İnsanlar onu marmara mermeri zannediyor.



Aydınlatma konusunda da tamamen gerçek anlamda led teknolojisine döndük. Enerji maliyetleri oldukça yüksek otellerde. Tüm odalarda enerji tasarrufunu ön plana aldık. Bazıları, “yıkıp yeniden yapsaydınız” dediler, doğru belki ama bunu yapanlar oldu ve müşterilerini kaybettiler. 






Bu Haber 18.01.2015 - 16:40:55 tarihinde eklendi.
Kullanıcı Yorumları
Henüz yorum yapılmadı.
En Çok Okunanlar
Bunları Okudunuz Mu?
Yazarlar
Tüm Yazarlar
GÜNCEL HABERLER
SEKTÖREL HABERLER

Turizm gündemine ilişkin haberlerin her gün mail adresinize gelmesi için abone olun.