Mücella Tarhan: Ev turizmi hızla büyüyecek

Mücella Tarhan: Ev turizmi hızla büyüyecek
Ekonomi Gazetecileri Derneği (EGD) tarafından Yeni Arayışlar Girişimi Platformu Derneği (YAPDER) desteği ile EMITT Fuarı’nda "Turizmde Yeni Arayışlar" başlıklı bir panel gerçekleştirildi. Panelin konuşmacılarından TÜRSAB Ev Turizmi Komitesi Başkanı Mücella Tarhan, Türkiye'de ev turizminin daha da büyüyeceğini ifade etti.


Açılış konuşmalarını EGD Başkanı Celal Toprak ve Beylikdüzü Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun yaptığı panelin moderatörlüğünü EGD Yüksek İstişare Konseyi Üyesi Serap Girgin Baykal yaptı. Panelde, Habertürk  Gazetesi Yazarı ve EGD Yüksek İstişare Konseyi Üyesi Abdurrahman Yıldırım, TÜRSAB Başkan Danışmanı ve Ev Turizmi Komitesi Başkanı Mücella Tarhan, İstanbul Hilton Garden İnn Genel Müdürü Mehmet Emin Kocaaliler, Turizm Yazarları ve Gazetecileri Derneği (TUYED) Başkanı Kerem Köfteoğlu ve Turizm Yazarı, Yönetmen ve Yapımcı Esra Alkan konuşmacı olarak yer aldı.

"TURİZMDE NİTELİKLİ ARTIŞ ÖNEMLİ"

Turizmin çok önemli bir sektör olduğunu ve nicelikten çok nitelik artışının turizme değer kattığını söyleyen Beylikdüzü Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, konuşmasında alternatif turizm arayışlarına dikkat çekti. Bölge olarak en çok sağlık turizmine ağırlık verdiklerini belirten İmamoğlu, bir belediyeci olarak, sağlık turizminin gelişmesinden yana olduğunu söyledi. Belediyecilikte vatandaşın sağlığını ve güven içinde yaşamasını sağlamanın, doğru hizmet etmenin ve sağlıklı çevreyi oluşturmanın en önemli kriterler olduğunu vurgulayan İmamoğlu, “Yaşanılan çevreyi ve kenti, kaliteli ve bilinçli turisti düşünerek oluşturmalıyız. Yerel yöneticiler olarak kendimizi ve halkımızı turizme hizmet bilincine hazırlamalıyız. Ulaşımı kolaylaştırmayı hedefliyoruz. Beylikdüzünü Batı İstanbul’un başkenti ve merkezi yapmayı hedefliyoruz. Bir dünya kentinde bir kongre merkezine metro ile ulaşılamaması gerçekten açıklanamaz. Ne yazık ki Kanal İstanbul projesinden dolayı doğudan batıya tüp metro ulaşımı projesi 2003 yılından beri askıda. Kanal İstanbul nereden geçecekse metronun da ona yakın yerden geçeceği kesin. Siyasal irade ve yerel irade toplumsal iradeyle ne kadar iyi bir uzlaşı içinde olursa ülkeye gelen turist de o kadar memnun kalır.

"SEYAHAT EDEN HER ÜÇ KİŞİDEN BİRİ EV TURİZMİNİ TERCİH EDİYOR"

TÜRSAB Başkan Danışmanı ve Ev Komitesi Başkanı Mücella Kantaroğlu Tarhan, Avrupa’da ev turizminin 60 yıldır var olduğunu ve dünya geneline bakılacak olursa her seyahat eden üç kişiden birinin kesinlikle ev turizmini tercih ettiğini söyledi. Ev turizmin yasal düzenlemeler getirilmeden asla yapılamayacağını vurgulayan Tarhan, “Türkiye’de ciddi bir kaçak söz konusu. Turizmin geleceği kırsal bölgelerde, yani yerelde, ekoturizm ve agroturizmde yatıyor.  Bölgeleri kalkındırabilmek için yereldekileri tek tek kalkındırmak gerekiyor. Mevcut olan turizm potansiyelinin üzerine ev turizmi de katılarak turizmi çeşitlendirmeyi hedefliyoruz” dedi.

Türkiye’de turizmin geliştirilmesi üzerine yeni arayışlar ileri sürüldüğü zaman, turizmin hep 12 aya ve bütün Türkiye’ye yaydırılması, yani sürdürülebilir turizmden söz edildiğinden yola çıktıklarını vurgulayan Tarhan, ev turizmi ile ilgili çıkış noktalarını buna dayandırıyor.

"EV TURİZMİ HIZLA BÜYÜYECEK"

Tarhan, yasallaşma sürecinden sonra hızla büyüyecek bir sektör olan ev turizminin geleceğinin çok açık olacağına inandıklarını, ev turizminin bulunduğu bölgede doğal, sosyal, kültürel ve tarihi çevrede yaşatıldığı için, yerel ve bölgesel kalkınmadan dolayı ekonominin de canlanacağını söyledi.

Tarhan, ev turizmi yapılan yerin; bakkalı, kasabı, hediyelik eşya dükkanı, araba kiralamacısı, yerel ürünler satan semt pazarları, manavı ve diğer esnafları ile birlikte büyüyüp geliştireceğini, dolayısıyla ev turizminin kendisiyle birlikte bu işlerin de gelişmesini ve yok olmamasını sağlayan bir turizm çeşidi olduğunun altını çizerek şunları söyledi: ”Çevredeki sosyal aktiviteleri izlemek, kültürel ve sanatsal etkinliklere katılmak da kaybolan değerlerin yaşatılması açısından son derece önemlidir. Ev turizmini Doğu Anadolu bölgesine yaydığımızda; aynı zamanda oradaki geleneklerin, göreneklerin, yemeklerinin ve kültürünün tanıtılmasına ve yaşatılmasına da katkıda bulunmuş olacağız. Gelen turist gelinen yerin, kültürünü, geleneklerini ve göreneklerini yaşamak isteğiyle gelir ve tercih eder. Ev turizmi amaçlı gelen turistin de otele gelen turistten farkı budur” dedi.

YILDA 42 MİLYON AVRUPALI TURİST EV TURİZMİNİ TERCİH EDİYOR

Ev turizminin dünyada ve özellikle Avrupa’da 60 yıldır var olan ve yükselen bir eğilim olduğunu belirten Tarhan, her şey dâhilin dışında sürdürülebilir turizme en önemli katkının bu alandan geleceğinin de altını çizerek şöyle dedi: ”Avrupa’da her dört kişiden birisi bu şekilde tatil yapıyor. Yaklaşık yılda 42 milyon Avrupalı turist ev turizmini tercih ediyor. Türkiye’de kayıt altında olmamasına rağmen yaklaşık 200 bin evin pazarlandığını düşünürsek 13 milyon turistin konaklamasına (hizmet almasın)  denk gelir. Oteli kışın kapatmak ve yazın açmak da ayrı bir maliyet unsuru. Ev ise, yaz kış her an hazır durumda. Çok kısa sürede çok büyük kapasiteler yaratma şansı var. Alanya bölgesinde örneğin ısıtma sorunu hiç yok. Havayolları açısından da karlı bir alan. Her bir rezervasyon ise 4,9 kişi demektir. Bu da her uçak rezervasyonunda dört koltuğa denk düşüyor. Hedefimiz bütün Türkiye’de bunu yaygınlaştırmak.”

"TÜYAP'A METRO OLMAMASI ÇOK DÜŞÜNDÜRÜCÜ"

Hilton Garden Inn Genel Müdürü Mehmet Emin Kocaaliler, Türkiye’nin 2014 yılında 4.5 milyon turisti ağırladığını hatırlatarak başladığı konuşmasında, yerli turistin müze kartına sahip olmasının önemine değindi. Kocaaliler, yerli turistin müzelere ören yerlerine ziyaret yüzdesi olan 45’ler seviyesini artırmanın bizim elimizde olduğunu vurguladı.

Turizmin en önemli etmenlerinin başında genel desteklerin geldiğini söyleyen Kocaaliler, Beylikdüzü Belediye başkanının konuşmasından umutlandıklarını, ancak yine Türkiye’nin en büyük kongre ve fuar merkezi olan TÜYAP’a metronun olmamasının çok düşündürücü olduğunu, buraya ulaşımın binek araçla veya toplu ulaşımla asla olmaması gerektiğinin altını çizerek, “Dünyada gelişmiş veya gelişmekte olan ülkelerin hiçbirinde metronun gitmediği hiçbir kongre merkezi yok” dedi.

SAĞLIK TURİZMİ 2015 BÜTÇE TASARISINDA NEDEN YOK?

Turizmde yeni arayışlar denilince ilk akla gelenin devlet ve yerel yönetimler desteği ile neler yapılabileceği olduğunu söyleyen Kocaaliler, bu destekler olmadığı sürece, hiçbir sektörün kendi lokomotifini tek başına çalıştıramayacağının altını çizerek şöyle konuştu: “Sağlık turizmi diyoruz, ancak Sağlık Bakanlığı’nın 2015 yılı bütçe görüşmelerindeki tasarıyı okudum. Turizm ile ilgili hiçbir kelime yok. Soruyorum şimdi, Türkiye Cumhuriyeti 2015 bütçesini yayınladı. İlk, ikinci ve üçüncü çeyrekte işsizlik oranlarının lokomotif sektörü ise turizm. Sağlık Bakanlığı katıldığı panellerde Turizm Bakanlığı ile entegre çalışarak bir sinerji oluşturacaklarını söylüyor. Peki bu 2015 meclis bütçe tasarısında neden yok? Bir söz ile söylenen, bir de icraat var. Turizm bölümlerinde çalışanlar bunun farkında, ancak basın yayın kuruluşlarından ricam bunu sadece turizm fuarlarında değil, sürekli dile getirmeleri, yazmaları. Ben turizmde üst düzey yönetici olarak direk Amerika’ya raporumu yapan bir insanım. Amerika ile her gün 50-60 telefon görüşmesi ve en az 20-30 kez Skyp üzerinden görüşüyorum. Bana hep sorulan soru şu: Evet Haliç Kongre merkezi var ve ABD’den şu kadar katılımcı gönderiyoruz. Peki ulaşımı nasıl sağlayacağız? Şimdi bu soru aslında belediye başkanına sorulması gerekir. Ancak ben bizim metrobüslerimiz ve minibüslerimiz var diyorum. Yani Beylikdüzü başkanının söylediği gibi Batı İstanbul’un yeni başkenti Beylikdüzü turizmde varolmak istiyorsa önce altyapıyı hazırlamak zorunda. Bizler de o zaman üstyapıyı en iyi hale getirebiliriz.”

"TEK TİPLEŞEN BİR ÜLKEDE TURİZMDE ÇEŞİTLİLİK NASIL OLSUN?"

Turizm Yazarı, Yönetmen ve Yapımcı Esra Alkan, Türkiye’nin turizmde yeni arayışlar yapmak zorunda olduğunu ve Turizmde Yeni Arayışlar Paneli’nin bu açıdan değerlendirildiğinde çok önemli olduğunu söyleyerek başladığı konuşmasında, “Pazar günü bu saatte EMİTT turizm fuarının son gününde bu katılımı da bu nedenle kaliteli ve çok güzel buluyorum. Burada alanında ‘bir kişi bin kişi olabilecek’ kadar çokluktayız. Türkiye turizmde yeni arayışlar yapacak ama diğer taraftan Türkiye hızla tek tipleşiyor. Tek tipleşen bir ülkede çeşitlilik nasıl olsun? Turizm de bundan payını almış ve kendini adeta deniz, kum ve güneş üçgenine sıkıştırmış. Biz bu durumda pes edecek miyiz? Elbette hayır. Bugün de bunun için bu paneldeyiz. Azız ama yine buradayız” dedi.

Bir araştırmaya başlayınca bazen araştırmacının konusunun önüne çıkıverdiğini söyleyen Alkan, Şişli gazetesinde Cüneyt Sağdıç’ın ‘Rakamlarla Türkiye Turizmi’ yazısından bir bölümü katılımcılarla paylaştı. Yazarın izni ile konuşmasında şu alıntıya yer verdi: ”Türkiye yıllardır turizmi önemli ölçüde teşvik ederek dış turizm gelirlerini artırma ve bu gelirlerle ödemeler dengesi açıklarını kapatma politikası benimsemiş durumda. Peki benimsemiş olduğu bu politikada önemli oranda başarı sağladığı söylenen Türkiye’de durum gerçekten böyle mi?”

Alıntıyı yorumlayan Alkan, yazarın ziyaretçi sayısıyla turizm gelirlerini karşılaştırdığını ve  bildiğimiz AB ülkelerinin bu alanda her geçen yıl kârlarını nasıl artırdıklarını yazdığını,  Türkiye için de:1990 öncesi 500-600 dolar olan ziyaretçi başına turizm gelirimizin 2000’li yılların ilk yarısında 700 doları geçtiğini, ancak ikinci yarısında 600 dolarlara geri döndüğünü ve bugün de 800 dolarda olduğunu vurguladı.

"MALİYETLER ARTIYOR, KARLILIK ARTMIYOR"

Bunun yeterli olmadığını anlatan Alkan şöyle konuştu: “Çünkü o zamanki maliyetler bugünkü maliyetlerin çok altındaydı ve yine de iyiydi. Bugün gelişen rekabet dünyasında en lüks uçaklarla, en lüks otobüslerle 5 yıldızlı otellerde yani maliyetler hızla artıyor ama maalesef karlarımız artmıyor. Hükümet bunun çaresini bulmuş ve turizm gelirleri reel olarak bir türlü artmayınca 2011 yılında hesaplama yöntemleri değiştirilerek son 10 yılın tüm turizm verileri geriye dönük olarak düzeltilmiş. Bu da turizm gelirlerimizin bir gecede kağıt üzerinde de olsa 100-150 dolar civarında artmasını sağladı. Kendi kendimizi kandırıyoruz. Hesaplama yöntemi değiştirilerek veriler geriye doğru düzeltildi ve bir gecede reel olarak turizm gelirlerimizi artırdık. Fakat problemin özü Sağdıç’a göre; Türk turizmin özü yanlış turizm politikaları ile kum deniz güneş üçgenine sıkıştırılması ve güney sahillerimizde birbiri ardına inşa edilen lüks tesislerimizin aklınıza gelecek herşeyin konaklama fiyatlarına dahil edilerek satılması ve bunun sonucunda güney sahillerimiz kendi ülkelerinde aldıkları emeklilik ve işsizlik paraları ile geçinemeyen Orta Avrupa’daki insanların gayet lüks uçaklarla gelip, Türkiye’de tatillerini son derece hoş bir şekilde geçirip tekrar ülkelerine geri bırakılmasıyla son buluyor. Burada orta Avrupa nüfusunun mekanı deniz, kum ve güneş olurken, katma değeri ve getirisi yüksek kültür turları gibi diğer turizm ürünlerine olan talep de neredeyse yok denecek azalmış durumda. Evet şimdi yeni arayışlar şart oldu. Herşey dahil turlarla bindiğimiz dalı kestik, hiç değilse dibine darı ekmeyelim.”

"TAİL KÖYLERİ GEZEN HAPİSHANE"

“Peki bunun için ne yapacağız?” sorusuna ise Alkan, “Güneşin mekanı tatil köylerine ben gezen hapishane diyorum. Kafa sayısı fazlalaşsın diye getirdiğimiz insanları denizimiz şurada dururken havuzların içinde onları eğlendirerek, tıka basa yedirip içererek uçaklara bindirip memleketlerine geri gönderiyoruz. Türkiye’yi sadece uçaktan görüyorlar. Gözü kapat nerede olduğunu anlamazsın ister Türkiye olsun ister Honolulu olsun, hiç fark etmiyor” şeklinde yanıt verdi.

Öğrenmenin en keyifli yolunun seyahat etmekten geçtiğini ve bunun hem gezene hem de turizmde çalışana çok şey anlattığının önemini vurgulayan Alkan, turizmin yeni arayışının ülkemiz için seyyah bilincini yukarı taşımak olacağını söyledi. Bunun için de dünyada yaşamın zaman dilimini geçirmek olmadığını fark eden ve yaşamın yaşanmadığında içimizde patladığını bilen insanların çoğaldığını anlatan Alkan, “Bakın bunlar bizim hep şanslarımız. Farkları yargılamayan, bütün farklılıkların farkında olan bilen, kabul eden insanlar çoğaldı. Bize burada düşen sadece kendi coğrafyamızın, dağlarımızın, ovamızın farkına varıp, bu insanları ülkemize çekmek kalıyor. Bunu da belgeselci olarak belgesel filmlerle merak uyandırarak yapmak gerekiyor. Valiliklerin yaptığı Tanıtım filmi değil kastettiğim. Merakı ve geçmiş bugüne taşıyacak olan, bize ve insanlığa geleceği yaşatacak olan belgesel filmlerdir” dedi.

"HEP, HELGALAR, HANSLAR GELECEK DİYE TURİZM YAPTIK"

Turizm Yazarları ve Gazetecileri Derneği  (TUYED) Başkanı Kerem Köfteoğlu konuşmasına başlamadan önce katılımcılara turizm deyince ne anladıklarını sordu ve çok kısa yanıtlamalarını istedi. Katılımcılardan gelen ‘mahvettiğimiz doğa, ekonomi, iyi bir gelir, kalkınma, bir sırt çantası ile dünyayı gezme’ gibi yanıtların aslında hiçbirinin turizmi tam olarak anlatmadığını söyleyen Köfteoğlu şunları söyledi: “Yıllardır hep turist gelecek döviz kazanacağız, ekonomiye katkısı olacak, birileri gelecek, ülkemizi görecek, kültürümüz tanıyacak gibi düşüncelerle avutulduk, oyalandık. Yanlış şurada. “Turizm benim gezmem ve benim ülkemi tanımam” diyemiyorsak orada biz turizm yapmıyoruz demektir. Hep Helgalar, Hanslar gelecek diye turizm yaptık. Turizm bu değil. Gelişmiş ülkelere Almanya’ya, İngiltere’ye bakın turizmde yüzde 60 -70 kendi halkı geziyor kendi ülkelerini, yani iç turizm güçlü. Geriye kalan yüzde 40 ve yüzde 30 yabancılar geliyor. Dolayısıyla biz turizmi kurgularken hep yabancılara yönelik bir algı yarattık. Bu yanlış. Bu artık çok şükür değişmeye başladı. Bu fuarda yapılan röportajlara baktık. En fazla öne çıkan cümle iyi ki iç turizmimiz var ve gelişiyor. Bölgemizdeki sıkıntılardan dolayı ve bizim en büyük ikinci pazarımız olan Rusya’daki devalüasyon ve benzer ekonomik sıkıntılardan dolayı Rus turist gelemeyecek. İşte Rus gelemeyecek, terör ve savaş endişesiyle Alman turist gelemeyecek diye biz hep gözümüzü yurt dışındaki geleceklere dikersek, o zaman burada bir yanlış yapılıyor demektir. Öncelikli olarak iç turizm gelişmeli.”

"TURİSTİN 5 ÖZELLİĞİ DİKKATE ALINMALI"

Dünyada turizm örgütü uzmanlarının oturup kafa yordukları yeni bir turist tipini de katılımcılara anlatan Köfteoğlu, bu yeni turist tipinin 5 özelliğini şu maddelerle açıkladı:  “Yeni ürünler geliştirmek, hayal eden turistler, araştırma yapan turistler, tatilini online olarak rezervasyon yapan turistler, deneyimleme yapan turist profili, yaşadıklarını sosyal medyada paylaşanlar. En önemlisi de sosyal medya paylaşımı. Butik otel, acenta ya da pansiyonumuz varsa, iyi ya da kötü bunu hemen bütün dünya duyuyor. Yeni arayışlarda perspektifimizi mutlaka bu 5 maddeyi dikkate alarak yapmamız lazım.”




Bu Haber 27.01.2015 - 12:07:21 tarihinde eklendi.
Kullanıcı Yorumları
Henüz yorum yapılmadı.
En Çok Okunanlar
Bunları Okudunuz Mu?
Yazarlar
Tüm Yazarlar
GÜNCEL HABERLER
SEKTÖREL HABERLER

Turizm gündemine ilişkin haberlerin her gün mail adresinize gelmesi için abone olun.