Hayatı boyunca başkanlık yapmış başkan: Başaran Ulusoy

Hayatı boyunca başkanlık yapmış başkan: Başaran Ulusoy
TurizmGüncel’in turizm kamuoyuna armağanı Turizm’den Portreler’in yeni konuğu Türkiye turizminin en çok konuşulan isimlerinden biri TÜRSAB Başkanı Başaran Ulusoy.
Hayatı boyunca başkanlık yapmış başkan: Başaran Ulusoy
Hayatı boyunca başkanlık yapmış başkan: Başaran Ulusoy
Hayatı boyunca başkanlık yapmış başkan: Başaran Ulusoy
Hayatı boyunca başkanlık yapmış başkan: Başaran Ulusoy
Hayatı boyunca başkanlık yapmış başkan: Başaran Ulusoy
Hayatı boyunca başkanlık yapmış başkan: Başaran Ulusoy
Hayatı boyunca başkanlık yapmış başkan: Başaran Ulusoy
Hayatı boyunca başkanlık yapmış başkan: Başaran Ulusoy
Hayatı boyunca başkanlık yapmış başkan: Başaran Ulusoy
Hayatı boyunca başkanlık yapmış başkan: Başaran Ulusoy
Hayatı boyunca başkanlık yapmış başkan: Başaran Ulusoy
Hayatı boyunca başkanlık yapmış başkan: Başaran Ulusoy
Hayatı boyunca başkanlık yapmış başkan: Başaran Ulusoy

Turizm'den Portreler / TurizmGüncel

Tam on sekiz yıldır TÜRSAB Başkanlığı görevini sürdüren Ulusoy hayatı boyunca Fenerbahçe Spor Kulübü’nden Trabzonlular Cemiyeti’ne kadar sayısız dernek, kulüp ve birliğin başkanlığını yapmış bir isim. İlk gençlik yıllarından bu yana lider rolünü başarıyla oynamış bir turizmci. Ulusoy TurizmGüncel için hayatının bilinmeyen yönlerini, TÜRSAB’la ilgili çarpıcı görüşlerini ve uğruna yaşadığı prensipleri anlattı. Sadece Türkiye'de değil dünyanın birçok ülkesinde de çalışmaları takdirle karşılanan Ulusoy farklı kişiliği ile sizlerle.



'KÜÇÜKKEN PİLOT OLMAK İSTİYORDUM ŞİMDİ UÇAKTAN KORKUYORUM'


Başaran Bey, Karadenizli olmanızın başarınıza katkısı nedir?
 
“10 Mart 1949’da Of’ta doğdum.Karadeniz’in yağmuru çetindir. Güneşi üveydir, ürünü yetimdir. Böyle bir bölgede doğduk. Tabii ki idare etmek, yönetmek, içinde bulunduğum toplumda beğenilmek, topluma yardım etmek, insanlar tarafından beğenilmek kişinin ruhunu okşayan bir şeydir. Ben hep amatörce başladım ve amatörce devam ettim. Hiçbir zaman siyaseti düşünmedim. Hiçbir zaman profesyonel bir yönetim anlayışına sahip olmadım. Bu TÜRSAB’da da Trabzonlular’da da böyle olmuştur. TEMA’da görev yaptığım zaman da Fenerbahçe’de ikinci başkanlık yaptığımda da bu böyle olmuştur.”
 
Çocukluk hayaliniz neydi?

“Çocukken pilot olmak istiyordum. Şu anda ise uçaktan çok korkuyorum. Yüzde 99 uçak kullanıyorum ama. ”
 
Hayatınız boyunca hep başkanlık yapmışsınız…

 “İlk başkanlığımı 19 yaşında Trabzonlular Cemiyeti’nde yaptım. Fındıkzade’de Trabzonluların yurdu vardı. O yurtta başkanlık yaptım. Lisede de Talebe Cemiyeti Başkanlığı yaptım. Gittiğim her yerde koşturdum. Bilgimi birikimimi artırmaya çalıştım. Zaman içinde de olgunlaşarak, sinir sistemimi terbiye ederek, ateşli Karadenizli yapımı frenleyerek yıllarca çalıştım. Fenerbahçe’nin en genç ikinci başkanı benim. Hala rekorum kırılmadı. 27 yaşında ikinci başkanlık yaptım. İki dönem ikinci başkanlık yaptım. Çok değerli büyüklerimle çalıştım. Faruk Ilgaz ile, Fikret Arıcan ile çalıştım. TEMA Vakfı’nda Hayrettin Karaca’nın yanında çömezlik yaptım. ÇEKÜL’de Metin Sözen’in yanında yetişmeye çalıştım.”



'34 KH 249...'

İş hayatına nasıl giriş yaptınız?

“Trabzon Lisesi’nde okurken babamın mağazasında çalışıyordum. Haftada 10 lira kazanıyordum. O paradan para biriktiriyordum. En sonunda beş tane kırmızı binliğim oldu. O binliklerle İstanbul’a geldiğimde Orhanlı’da bir arsa aldım. O arsayı  5 bine aldım, 10 bine sattım. Sonra bir arsa daha aldım. 25 bin lira kazandığım zaman bir tane Volkswagen kaplumbağa aldım. 34 KH 249. Plakasını hiç unutmam. Kendi paramla aldım o arabayı. Babam bana güvenip kefil olmadı. ‘Sen bu parayı kazanamazsın’ dedi. Ben de bu şekilde aldım. ”

 “Genel olarak hayatım güzel geçti çünkü ailemin imkanları vardı. Ancak iş konusunda ne yaptıysam kendim yaptım. Babamdan borç para alarak iş yapmadım.  Ulusoy Ailesi’nin hac kafilesini 1970 yılında, 21 yaşında Arabistan’a götürdüm. 39 gün. O parayla İstanbul’da kendime bir ofis aldım. Kendi işimi kurdum. Sigortacılık yaptım, Başaran Tur’u kurdum. “

 “23 yaşında Diyarbakır Güleman’da müteahhitlik yaptım. Dokuz ay Maden kazasında kaldım. 1974 yılında Üsküdar’dan Gebze’ye kadar olan çift yolun hafriyat işlerini yaptım ve böyle devam ettim.”

Genç yaşta büyük sorumluluklar almışsınız…

“Orta sondan beri çalışıyorum. Gençliğimi pek yaşayamadım ama hiç üzülmüyorum. Büyük oğlumun eşyalarıyla küçük oğlumu büyütmeyi öğrettim. Benim bindiğim arabaya Mehmet Ali, Mehmet Ali’nin bindiği arabaya Başar bindi. Başar’ın hala yeni arabası yok. 40 yaşına kadar böyle gidecek. Benim sağlığımda böyle. Çocuklarımı ölçülü yetiştirdim. Ölçülü harcarız, magazinle işimiz yoktur.”


'TÜRSAB'IN TEPESİNE PARAŞÜTLE İNİLMEZ'

TÜRSAB hikayeniz nasıl başladı?

“1972’de TÜRSAB kurulduğu zaman da Başaran Turizm olarak üye oldum. Türkiye’nin ilk seyahat acentesi olan TURHOL’ü satın aldım. Bakanlık belgeli ilk seyahat acentesidir o. TÜRSAB’ta ilk vakıf başkanlığını da ben yaptım. Lütfi Kırdar Kongre Merkezi’nde, Kuşadası Kongre Merkezi’nde ilk başkanlığı yaptım. Dolayısıyla gayet güzel olayları gerçekleştirdik.”

Ne zaman ilk kez başkan oldunuz?

“1991’de çok çekişmeli bir seçimle ilk kez TÜRSAB Başkanı oldum. Ondan önce 1981’de muhasip üye oldum. Ben tepeden gelmedim buraya. Bazı arkadaşlar buraya tepeden gelmeye çalışıyorlar. Buraya paraşütle inilmez. Burası piramit gibi oldu artık. Aşağıdan yukarıya çıkacaksınız. Önce çömezlik yapacaksınız.”

TÜRSAB gibi bir kuruma başkanlık etmek nasıl bir şey?

“Meslek örgütlerinde hizmet vermek çok zordur. Çünkü ayrı ayrı düşüncedeki insanları hiçbir ayrım gözetmeksizin idare etmeniz gerekiyor. Siyasi görüşleri, sportif görüşleri ve cemiyet görüşleri ayrı insanlar bunlar. Ortak tek noktamız var TÜRSAB’da, o da turizm.”


TÜRSAB açısından gelinen noktayı nasıl değerlendiriyorsunuz?

“TÜRSAB söz sahibi olan, itibarlı, dinlenen bir kamu kurumu oldu. Ben TÜRSAB’a kimin başkan olacağını kesinlikle bilmiyorum. Ancak kimlerin başkan olamayacağını artık biliyorum. TÜRSAB’ın geldiği durumdan, kültür varlıklarına olan katkısından zevk ve gurur duyuyorum.”

 “TÜRSAB vakfında 310 tane talebe okutuyoruz. Biz yalnız bir meslek örgütünün ticari faaliyetlerini yürütmüyoruz. Vakıfta da sosyal yardımlar, burslar veriyoruz. Sektöre eleman yetiştiriyoruz. Sekiz yıldır başarıyla sürdürdüğümüz meslek lisemiz var. Her sene 100 talebe okutuyoruz orada.”

“TÜRSAB’ın bir neferi olmaktan dolayı çok mutluyum. Çok hatıralarımız olmuştur. Karşı karşıya geldiğimiz arkadaşlarımızla dahi medeni ölçüler içinde bir araya gelmeyi başarmışızdır. Şimdiki, yeni nesil bunu yapamıyor. Biz karşı karşıya geldiğimiz insanlarla TÜRSAB nasıl daha iyi olur diye toplantılar yapıyoruz. Olgunluk budur. Cemiyetleri kuvvetlendiren de bu. Ben de bunu yaptım, cephe çoğaltmadım. Şahsiyetimle veya kurumun şahsiyetiyle oynayanlara da müsaade etmedim.”

Kendinizi başarılı bir başkan olarak görüyor musunuz?

“Burada 10 tane başkan portresi var. 10 resmin 9’u 20 sene, ben 16 sene görev yapmışım. Peş peşe yedi dönem seçilmek kolay değil. Talha Bey iki, Bahattin Bey bir kongre kazanmış. Ben sekiz kongre kazandım. “


'CEMİYET HAYATINI TÜMÜYLE BIRAKIYORUM'

TÜRSAB Başkanlığını bırakacak mısınız?

“Cemiyet hayatını tümüyle bırakıyorum. Deniz kenarında bir köyde yaşamayı çok istiyorum. Başka da hiçbir şey istemiyorum. Bunu eskiden de isterdim. Önümüzdeki sene bunu inşallah yapacağım. Bugün artık emeklilik yaşım geldi, 65 yaşına geldim. Bu yıl 64’ü bitireceğim. Yaşım ilerledikçe acılar yaşamaya başladım. Yaş grubum, arkadaşlarım gitmeye başladı. Rahmetli Kemal Sunal gitti, Teoman Ermete gitti. Ölenler, hastalananlar. Hayatını anlat deseniz beş dakikada da anlatabilirim ancak aslında camiada çok mücadelemiz oldu. Ben bir küçük Karadeniz takası yaptırıyorum. Düşündüğüm bu.Şunu söyleyeyim: Durursan izlerin silinir. Çok iyi bir noktada bırakmalısın.”

Yorgun musunuz?

“Yorgun değilim ama şurada yaşayacağım 10 – 20 sene kaldı. Bu seneleri kitaplarla, kendimle ve denizle birlikte geçirmek istiyorum.”


TÜRSAB’a başkan olacak kişi nasıl biri olmalı sizce?

 “Yeni başkan olacak kişinin önce pişmesi lazım. Yoksa bir sene sonra teneke çalarak gönderirler. Burası kolay değil. Çünkü durmuyor. Görevi devraldınız mı bu çark aynen dönemeye devam eder. Yeni seçildim, tebrik kabul edeyim diye bir şey yok. Bende de aynısı oldu.”

“TÜRSAB’a başkan adayı olmak bile bir gururdur. Olacakların da çok dikkat etmesi gerekir. Adaylık bile ciddi meseledir. Adaylar bana gelip ‘Ne yapıyorsun? Burası nasıl yürüyor?’ diye sormuyorlar. Tek söyledikleri ‘Ben TÜRSAB’a başkan olacağım!’. Çok yemek yiyen adam gece rüyasında Başbakan olarak görür kendini. Aynı sabah bakan tayin etmeye çalışır. Bunlarınki de bu. “

Başkanlığı bıraktıktan sonra nasıl hatırlanmak istiyorsunuz?

 “Bu arkadaş geldi, şunları yaptı desinler yeter. Başka bir beklentim yok. Bu yaştan sonra günde beş öğün yemek yiyecek halim yok. İki tanesini zor yiyorum. Bizler yüz sene, iki yüz sene sonra hatırlanacak insanlar değiliz. Bu ülkede böyle insan bir, iki tanedir. Atatürk’tür, Fatih Sultan Mehmet’tir. Biz ancak 50 yıllık dönemimizde hatırlanmaya çalışıyoruz.”

'HATA YAPTIYSAM GECE RAHAT UYUMAM'

TÜRSAB Başkanlığını bıraktıktan sonra otelcilik yapacağınıza dair haberler çıkmıştı…

 “Eşimin bundan 20 sene önce aldığı Asmalımescit’te bir yer var. Bir tane 35 – 40 odalı bir otel yapacak. Belki oraya emekli olduktan sonra yardımcı olurum. 

Peki, geriye dönüp baktığınızda keşke yapmasaydım dediğiniz bir şey var mı? 

 “1991 – 1993 yıllarından sonra TÜRSAB’a altı yıl ara verdim. Bu benim o zaman ki tecrübesizliğim. O süre boyunca arkadaşlarıma daha fazla destek verebilirdim. Ya da görevde kalsaydım bugün TÜRSAB’ın hala ihtiyaç duyduğu bankayı ve sigorta şirketini kurardım. TÜRSAB Başkanlığı’na 32 maddeyle geldim. Bir tek bankayı yapamadım. Onun için üzgünüm sadece.”

Hata yaptığınızda nasıl hissediyorsunuz?

“Ben yanlış yaptıysam, gece rahat uyumam. Mutlaka bir vicdan muhasebesi yaparım. Büyük yanlış yaparsan o yorganı tırmalarsın, terden boğulursun. Ben de yanlış yapmamaya çalışıyorum.”

TÜRSAB Başkanlığı’nın sizin için anlamı nedir?

“Örneklerle anlatayım; Efes Kongre Merkezi’nin deneme açılışını yaptık. Bu işten de alnımızın akıyla çıktık. Eser kazandırmaktan insan keyif alıyor. Arkeoloji müzelerini ayağa kaldırdık, eser kazandırdık. Beyoğlu’ndaki Garibaldi binasını yapıyoruz, eser kazandırıyoruz. Darphane’yi müzeye çeviriyoruz, bakanlığa destek veriyoruz. Ülke için bir şey yaptığınızda gece rahat uyuyorsunuz.”



'HAYALLERİMİN HEPSİNİ TÜRSAB'DA GERÇEKLEŞTİRDİM'

Hayatınızın çok önemli bir kısmını TÜRSAB’a, işinize ayırmışsınız. Keşke daha basit bir hayatım olsaydı da keyfime baksaydım dediğiniz olmuyor mu?

“Benim alınyazım böyleymiş. Ben de alınyazımı değiştirmeye değil geliştirmeye çabaladım. Hayatımı güzelliklerle doldurmaya çalıştım. Liseden beri cemiyet hayatında lider olmayı sevdim. Karşı tarafı memnun ettiğinizde, birisi kendisine yaptığınız iyiliği anlattığında bundan büyük zevk yok. Aynı şeyi Başbakan, Cumhurbaşkanı, Genelkurmay Başkanı da bunları yapıyor. Basit bir hayatım olsa daha çok zevk alırdım hayattan belki evet ancak ben düşünmedim hiç bunları. Düşünmeden yoluma devam ettim. Ben hayata ve ülkeme dair hayal ettiklerimin hepsini TÜRSAB’da yaptım.”

Biraz da ailenizden bahsedebilir miyiz?

 “Eşimle 39 yıldır evliyiz. İki oğlum var. Biri 38, diğeri 35 yaşında. Mehmet Ali ve Başar. Bana hiç dert getirmediler. Beni üzmediler. TÜRSAB’ın içine girmediler. Ben de zaten sokmadım. Eşim buradaki odama çıkmamıştır daha. Çünkü TÜRSAB beni seçti, onları değil. Biz bal düzenleyen bir kuruluş değiliz, bir meslek örgütüyüz. Eşim yılda bir kez benimle gelecekse Cumhurbaşkanlığı resepsiyonuna veya başka bir resepsiyona gelir. Ben ailemi hep TÜRSAB’ın dışında tuttum. Bunun dışında iki torunum var. Bir kız, bir oğlan.”

Kendinizi iyi bir baba olarak görüyor musunuz?

“İyi bir baba olduğumu söyleyemem. Çünkü meslek örgütündeki çocuklarımı daha çok düşündüm. Akşam karakola oğlum da üyem de düşse, üyemin yardımına koşarım önce. Oğlumun yanına daha sonra giderim. Eşim de çocuklarım da bu duruma anlayış gösteriyorlar. Sınırlarını zorladılar. Başka çare yoktu.”

İşiniz dışında ne yaparak vakit geçirmeyi seversiniz?

“Doğaya, çevreye, sanata ve kültüre eğilimim fazladır. İnsanlara yardım etmeyi severim. Elimdeki tüm imkanları bu uğurda kullanmaya çalıştım. Hem şahsi imkanlarımı hem de TÜRSAB’ın makul imkanlarını.”



'JOHN STEINBECK EN SEVDİĞİM YAZARDIR'

Evdeyken neler yaparsınız?

 “Evdeyken müzik dinlerim. Ağırlıkla Batı müziği, Türk Musikisi ve türkü dinliyorum. Şu sıralar Oğuz Haksever’in benim için yapmış olduğu CD’yi dinliyorum. Müzeyyen Senar, Safiye Ayla, Hamiyet Yüceses, Mustafa Sağyaşar, Behiye Aksoy ve Zeki Müren hayranıyım. Dario Moreno’yu çok dinlerim. Eve gittiğimde mutlaka bir, bir buçuk saat gazete okurum. Roman okurum. John Steinbeck ve Dostoyevski’yi çok severim. Yukarı Mahalle’yi herkese tavsiye ederim. Ben tekrar tekrar okuyorum.”

Yemek yapar mısınız?

 “Balık pişirmeyi severim. Özellikle buğulama balığı çok iyi yaparım.  Özel misafirlerime sık sık pişiririm.”

'BİLGİSAYAR KULLANMIYORUM, KAFAM DAHA HIZLI'

Peki, en sevdiğiniz yemek nedir? 

“En sevdiğim yemek balıktır. Sabahları da yerim. Sabahları balık çorbası, akşamları ızgara balık yerim. Kırk senedir Tarabya’daki Kıyı Restoran’a giderim. Orayı hiçbir yere değişmem. Kahraman’a, Borsa’ya, Beyti’ye ve Hacı Abdullah’a giderim.  Terzim, berberim de kırk yıldır aynıdır. Hiç değişmez. Dişçim seksen beş yaşındadır. Alışkanlıklarımdan vazgeçemem. 22 senedir aynı cep telefonunu kullanıyorum.”

Bilgisayarla, internetle aranız nasıl?

“Bilgisayar kullanmıyorum. Bilgisayarı açana kadar işimi halletmiş oluyorum. Kafam bilgisayarı geçiyor. Aklımda 250 tane telefon numarası yazılıdır. Yüz hafızam da kuvvetlidir.”

Tatillerinizi nasıl geçiriyorsunuz?

 “On dört senedir üç kez denize girdim. On dört senedir bir buçuk günü geçen tatil sayım ikidir. Bir kez Bozcaada’ya gittim, bir kez de bir arkadaşımın teknesinde iki gün kaldım. O kadar. Bizim öyle bir imkanımız yok. Bayramlar, tatiller TÜRSAB’ın en yoğun günleri. Nöbete kalıyoruz. Tatillerimi tatil yapanlara yardım ederek geçirdim.”

'HESLER'E YES DİYEMEM'

Siyasete girmeyi düşünüyor musunuz?

 “Siyaset için çok teklif geldi ancak hiç düşünmedim. Siyaset idare sanatıdır. Bizim yaptığımız da bir yerde siyaset. Politika ayrı. Ben politikayı ucuz görürüm. Türkiye’nin iyi siyasetçilere ihtiyacı var. “

Çevreci kimliğinizi de biliyoruz…

 “Ben bir çevreciyim. Türkiye’nin geleceği çevresini korumasına bağlı. Hayrettin Bey bunları bana öğretti. Karadeniz’de 20 tane çöp tesisi olmasını isterim. Eski balıkları yemeyi isterim. Keşke Karadeniz böyle olmasaydı. HES’lerin çoğu ölçüsüzdür. HES’lere YES demiyorum.”

Son olarak sizden Fenerbahçe için bir yorum alalım. Kulübün durumunu nasıl görüyorsunuz?

“Fenerbahçe büyük kulüptür. Her geminin ufak tefek fırtınalar vardır. Ben yönetimi de teknik direktörü de başarılı buluyorum. Her sene şampiyon olmak mesele değil. Mesele güzel futbol oynamaktır. Yeniden futbol yöneticiliği yapmayacağım.” 
 
 
  


Bu Haber 19.02.2013 - 21:17:52 tarihinde eklendi.
Kullanıcı Yorumları
  • Ali Sami 06.03.2013 - 01:03

    Başaran bey ağabey, size sağlıklı huzurlu uzun bir ömür ve çok güzel bir emeklilik diliyorum. Güzel hizmetleriniz ve çevrenize olumlu katkılarınız için çok teşekkürler.

  • Serhat Diker 01.03.2013 - 02:45

    Mükemmel bir röportaj Başaran beyi yakından tanıdık teşekkürler.

  • Füruzan 22.02.2013 - 10:10

    Kıskandım.

  • Nil Canal 20.02.2013 - 11:47

    Zevkle okudum.. Resimler de muhteşem. Başaran Bey çok renkli bir insan.

En Çok Okunanlar
Bunları Okudunuz Mu?
Yazarlar
Tüm Yazarlar
GÜNCEL HABERLER
SEKTÖREL HABERLER

Turizm gündemine ilişkin haberlerin her gün mail adresinize gelmesi için abone olun.